Kervan Yürüyor!…

(ibretlik bir paylaşım)

18. dönem Sakarya Milletvekili ve 2001, DP Genel Başkanı Yalçın Koçak’tan geldi:  “Demokrasi kökleşiyor, derinleşiyor mu, yaşanılan sıkıntılar daha Demokrat devlet olabilmenin verilen mücadelesi midir? Örgütlü toplum, Özgür Birey olabilmenin olmazsa olmaz üçüncü şartı Demokrat Devlet olmasıdır. Ya da Devletin Demokrat davranmasıdır.

Anayasasında bu kadar yasaklarla ve de yasakçı mantıkla, bu hiç olmayacak bir şeyin istenmesidir. Sokma, Dayatmacı, Bencil, Dediğim kadar zihniyetleri Anayasada olduğu, bu zihniyet devrimi yapılmadığı müddetçe tam, kesintisiz demokrasi ve bağımsız cumhuriyetten söz etmemiz imkânsızdır.

Yargı kendi hükümranlık alanından ödün vermiyor. Hükümet ben siyasi iradeyim yaparım diyor. Miadını doldurmuş, çoktan fersude olmuş Anayasanın, değişen son maddeleri tekrar değiştiriliyor. Parti kapatmak zorlaştırılmıştı, şimdi daha da zorlaştırılıyor, imkânsızlaştırılıyor. Yasalar halkın ihtiyaçlarına ve devletin yasaklarına karşı gelen suç’u tarif eder, yapanı suçlu ilan eder, karşılığındaki cezayı hukuk yapar, uygular.

Suçlular yasa yaparsa ne olur. Demokrasi adına acı esaretler kurulur…

Musul’da Petrol Çıkaracaktık… ?

Kuzey Irak’ta, Türklere ait toprak ve petrol hakları; diliyle reddedenlerin dahi şuuraltı kabul ettikleri bir tarih ve coğrafya hakkıdır. Bu hak Barzani tarafından da teslim edilmişken, MGK’nın bu konuda da mutabakatı hazır olduğu, siyasi iradenin bu kararın ardında durduğu halde 7 kız kardeşin (global petrol şirketleri) parmak oynatmasıyla bal yalayan dış işleri monşerleri nerelere Büyükelçi tayin edildiler? Bu proje ne karşılığı akim kaldı. Ergenekon davalarında önemli, milli menfaatlerimizin peşkeş çekilmesi, mideye girecek üç beş kuruşa koca bir ülkenin ve milletin menfaatinin feda edilmesi dayanılacak bir durum değildir.

Ey Cumhuriyet Savcıları, bu hesap Fırat’taki kuzudan öte bir hesaptır. Cumhuriyet idaresi demek yapanın yanına kâr kalır idaresi demek değilse, bu işin arkası aranmalıdır, araştırılmalıdır. Hesap sorulmalıdır.

Evet, sıkıntılarımız vardır. Devlet kurulurken biraz Germen, biraz İngiliz, biraz Rus öğretileriyle kurulmuş, güçler ayrılığı Anglosakson hukukuna göre dizayn edilmiş, medeni kanunu İsviçre’den, gelir vergisi Fransa’dan v.s. alınmış. Bu çorbanın içinde iğneyi bulmak size görev verilmiş uluslar arası haklarımı hangi savcı dile getirir, nerede yazar bilmem, bilmem amma hakkın iadesini sizden isterim, dilerim.

Mahkemelerimiz de demokratlaşmalı, hukukumuz da şeffaflaşmalı.

Salim Başol’un Yassı Ada mahkemesi dahi Radyo’dan naklen yayın yapıyordu. Silivri mahkemeleri hiç değilse bir televizyon kanalından canlı yayınlanmalı. Millet adına karar verenler, Milletten gizli davranmamalı. Çürükler elbette ayıklanmalı, her kurum ve kuruluşta kese menfaatini kamu menfaatinden önde tutanlar, hüpletenler, lüpletenler 657’yle yaşayanlar yani Bürokrasi harcama tarhiyatına tabi tutulmalı.

Maliye kontrolörleri özel sektör mükelleflerini değil esas yetimin malını yiyenleri tespit etmeli, elleri ve çantaları hiç boş kalmayacaktır inanın. Bu konuda Ankara’da öten düdük tüm ülkeyi hizaya getirecektir.

İşte bu güruh esas dokunulmazlar olana dokunmaktır, temizlik. Ye, iç, çal, çırp emekli ol yedir, parlamentoya at kendini, beş sene – on sene müruru zaman olmadı af çıkar, olmadı yasa, daha olmadı anayasa nasıl olsa değişir. Sana kim hesap sorabilir?

Bürokrat meclisten, demokrat meclise temennilerimle… (30 Nisan 2010) 

Bir yorum: “Suçlular yasa yaparsa, ‘demokrasi adına acı esaretler kurulur’ Bu iki cümle çok şey söylüyor..Acı esaretlerin acı olduğunu tatmadan bilebilsek, görebilsek o zaman tamam olduk, olgunlaştın demektir. Hüsniye Kaya”

(*) Yalçın Koçak: 1952 Adapazarı doğumlu. İnşaat Yüksek Mühendisi (1974); 18. dönem (1987) ANAP Sakarya Milletvekili; 1993 BDP kurucusu; 2001 DP Genel Başkanı

                                                                                                                         ***///***