Önce doğup büyümüş olduğu vatanındaki lideri ve kendi soyu olan insanlar tarafından evleri ateşe verildi.
Bombalar atıldı.
Aileleri, çocukları öldürüldü.
Şimdi de belki yaşama, hayata tutunma umuduyla Avrupa’ya yürüdüler.
Ve ilk kapı Yunanistan’dı.
Yunanlıların genetiğinde zaten zulüm ve kıyım duyguları varmış ki…
Yunanlılar onların son umutlarını da öldürdüler.
Hem de üstleri başları soyularak…
Hem de kış ortasında çırılçıplak bırakılıp darp edilerek…
Hem de kimliklerini yırtıp Meriç Nehrine insanları atıp ölüme sürgün edilerek…
Aynı Yunan yurdumuzu EGE’DEN girip 1919 – 1920 yılında işgal edip 1500 Türk kadınını soymuş, tecavüz etmiş, başlarını bağ testeresiyle kesmiş, evlerini soyup ateşe vermiştir. Binlerce masum, silahsız insanı öldürüp savaş suçu işlemiştir.
O yıllarda TV, Bilgisayar yoktu.
Dünya o yılların kanlı karelerine tanık olamamıştı.
Ama arşivlerimiz Yunan Mezaliminin kanıtlarıyla doludur.
Aynı Katil Ruhlu Yunanlılar;
Bugün adalarında, topraklarında inşaa ettikleri MÜLTECİ KAMPLARINDA Suriye, Pakistan, Afganistan Mültecilerine benzer işgenceler yapıp, ölüm korkularını yaşatıyorlar…
YUNANLI POLİSLERİN, ASKERLERİNIN kıyıcılığını, zalimliğini dünya görsün, görmeli artık.
Yazık..!
E. P





















