Bakın bugün mangalda kül bırakmayacaklar.
Kelli felli insanlardan tutun, benim gibi sıradan insanlara varıncaya kadar kutlamalar, kutlamalar, kutlamalar…
Dolu dolu övgüler, salya sümük methiyeler…
Şiirler, hikayeler, çiçekler, takılar, daha neler neler…
Göbek atan atana!
Çalgı, çengi….
Peki günün anlam ve önemi ne?
ABD’nin New York kentinde 1857 yılında yaşanan grevin ardından 120 kadın işçi feci şekilde can vermişti. Olayın sonrasındaki ilk yıllarda Kadınlar Günü için belirli bir tarih yoktu ve İlkbaharda kutlanıyordu. Ancak daha sonra tarihin belirlenmesiyle her yıl 8 Mart’ta kutlanmaya başladı.
İşte Dünya Kadınlar Günü’nün ortaya çıkış hikayesi bu.
Türkiye’de ise 1921 yılında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlanmış.
8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlamış. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can vermişti! İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katılmıştı.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü kısaca:
Amerika da, emeklerinin hakkını almak isteyen bir grup fabrika işçisinin grev yapmaya kalkışması! Faşist fabrika yönetimi ve iktidar tarafından müdahale sonrası, bu uğurda canlarını feda eden kadınlar anısına anılan bir gün…. 8 Mart.
Neymiş?
Anma günü!
Kutlama değil yani.
Günümüzde çok başarılı olan kadınlar olduğu gibi; hep geri planda kalmayı, bir erkeğe dört kadın hakkı, “erkek ister sever isterse döver” cahiliye geleneğini benimseyenler var! Erkeklerinin arka bahçesinde gezinip durmayı hüner sayanlar, öne çıkmak istemeyenler var! Mutfaktan çıkmak istemeyenler… “Kocamdır, ne yapsa yeridir” diyenler, “kadının yeri kocasının dizinin dibidir”, “karnından sıpayı, sırtından sopayı eksiltmeyeceksin” diyenler, saçının telini namus sayanlar, namustan sorumlu olanın kadın olması gerektiğini savunanlar var!
Bu özel ve anlamlı günde hatırlatmak isterim ki; tabandan başlayıp tavana doğru adım adım ilerlemek gerekiyor. En alt kademedeki, sayısı az bile olsa sivil toplum örgütlerindeki oluşumlarda yer almak, sayıyı artırmak sizin elinizde. Adım adım ileri, daha ileri demek için gün bugündür.
Yani efendim çengi çalgı günü değil.
Azim ve kararlılığın taçlandırılmış olmasını, sürdürülebilir olmasını göstermek, bunun başarıldığını kanıtlayıcı bilgi ve mesleki yazı ve pankartlar, makaleler, tiyatral oyunlar, gösteriler yapıp; bu özgürlük, başarı, iyileştirme ve eşitlik için can veren 120 kadının hakkını teslim ederek, mücadeleye devam edildiğinin, aksayan bir şeyler varsa da düzeltilmesi yönünde mücadele verildiğinin, gözler önüne serilmesi gerek.
Sözün Özü!
Yok eğer bugünün, bu mücadelenin farkına varmayıp, anlam ve önemini kavrayamayıp, bunu bir nimet bilmeyip, “vur patlasın çal oynasın” der, göbek atar, ANMAK yerine KUTLAMAYA ağırlık verirseniz, erkeklerin egemenliğinden asla kurtulamazsınız!
Bu mücadelenin başını siz kadınlar çekeceksiniz… Sizler davanızı sahipleneceksiniz… Kapıları zorlayacak olan sizler olmalısınız… Sesinizi duyuracak, tüm oluşumların kadrolarında yer almak da yetmez, İdari konumda olmayı hedeflemelisiniz ki, benim gibi feministler de size destek verebilsinler.
Kadınların, 08 Mart Kadınlar Günü’nü, verdikleri mücadelelerle perçinlemeleri gerekiyor. “İşte biz” demeleri gerekiyor. Ben inanıyorum ki kadınların girdiği her alan, çok daha sağlıklı, çok daha başarılı ve çok daha demokratik bir ortam olacaktır. Bunun için istemekten ziyade “ALMAK” hedef olmalıdır diyorum.
Yapın lütfen.
gazete2000@hotmail.com