13.BÖLÜM VE 7. KISIM
Yeni Bir Çalışma Yaşamına Başlama
Yirmi dokuz yıl hizmet ettiğim eğitim öğretim ortamından ayrılıp, emekli olunca sudan çıkmış balığa döndüm. Her zaman ki gibi saat yedide uyanıp kalktığımda, işsiz kalmanın ne demek olduğunu o kalkışla anladım. Ne gidecek bir okulum, nede karşıma alıp ders verecek bir öğrencilerim vardı. Uzun uzun düşünmeye de fazlaca zamanım yoktu. Kesin bir karar vermeliydim. Ya başka emekliler gibi kahvehaneye gidip pişpirik oynayacaktım. Ya da yeni bir yaşama merhaba diyecektim. Bu düşünceler içinde gezip duru iken, bir marketin önünde yazılan bir devir yazısına gözüm takıldı. Kendi kendime bir hesap yaptım, acaba ben bu marketi alırsam günümü değerlendireceğim gibi ek gelir sağlayabilirim, diye düşünmeye başladım. Evde hanıma ve çocuklarıma düşüncemi söylemeden, birkaç gün bu marketi kontrolüm altında tuttum.
Bir gün yine markete girip çıkmamın ilgisini gören tezgâhtar, beyefendi, siz kaç gündür gelip gidiyorsunuz. Bir şeyciklerde almadan burada bekliyor ve gelene, gidene bakıyorsunuz. Eğer bir sorununuz varsa yardımcı olayım dedi.
O anda tam kararımı vermek durumunda kaldım. Evet, bir sorunum var delikanlı, dedim.
Neymiş sorununuz dediğinde, bu marketi almak için kiminle görüşebileceğimi düşünüyorum.
Bak amca, şimdi telefon ediyorum, iş sahibi gelir konuşursunuz, dedi.
Beş dakika sürmedi, beyaz bir minibüs kapıya yanaştı. Minibüsü kullanan kelli felli bir şahıs dükkâna girdi. Hemen de tezgâhtara giderek, kendini bekleyen kimin olduğunu sordu.
Tezgâhtarda beni gösterdi. Marketin sahibi yanıma gelerek kendini tanıştırdı ve hal hatır sordu. Beni beklemediğim bir sorguya tabi tutu. (Tabi bu şahsın çok uyanık birisi olduğunu sonradan anladıysam da iş işten geçmişti.) bende kendimi anlattım ve şartlarımı söyledim. İstediğim şekilde anlaşırsak, bu marketi devir alabilirim, dedim.
Bir gün sonrasına görüşmek üzere karalaştık. Sebebine gelince, en son söz büyük ağabeylerinde bitermiş.
Olsun dedim ve bir gün sonra bir akrabamı da yanıma aldım sütçü caddesinde olan ikinci marketlerine gittik. Hoş beş sohbetinden sonra maksadı durumu arz ettim. Zaten beni bekliyorlarmış. Adamlar marketler zinciri kurmuş, sonrasında marketi satıp, inşihata yönelmek istiyorlarmış. Tam aradıkları adamdım. Beni tam gazla, devir dâhil pazarlık oyununa getirerek, marketi devir ettiler.
Pazarlık sonucu birlikte markete geldik, tezgâhtarı kasadan kaldırdı, buyurun burası sizin artık, dedikten sonra kapının anahtarını teslim etti. Sonrada çekip gitti. Ben tezgâhın başında kala kaldım. Hiç bir şey bilmeyen birisi olarak, gecenin on ikisine kadar satış yaptım. Sonrasında, dükkânı kapatarak eve gittim. Yapmış olduğum işi anlattım ve akşama kadar yapılan alış veriş parasını ortaya attım. İyi bir iş başardığımı anlatarak yatıp uyudum. Aslında ticaret yapma hevesine düşerken, ileride neleri kayıp edeceğim hiç aklıma gelmemişti bile.
Marketi beş yıl idare ettim. Tabi para kazanmadım dersem yanlış olur. Çünkü Ümraniye’de en büyük market bendim. Ne zamanki yapancı sermaye dâhil, Türkiye sanayicileri büyük alışveriş merkezlerini açtılar, ben ve benim gibi alış veriş yerleri tökezlenmeye başladı.
Marketçilikten kurtulmak için devir sözleşmesini devreye sokup ilan ettiysem de, bu kez mülkiyet sahibi izin vermedi. Meğerse marketi devir aldığım şahıslar beni oyuna getirerek, sahte imzayla kontratı imzalayarak, bana devir yapmışlar. Benim için ya sahtekârlara dava açmak, ya da durumu kabullenmek gerekirdi. Dükkân sahibi, siz burada kaldığınız sürece itirazım yok diyor, ancak devir vermem söz konusu olamaz, diyordu.
İşte o günden sonra başıma gelmedik olaylar kalmadı.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair





















