11. BÖLÜM VE 9. KISIM
İl Disiplin Kurulu Kararı.
Zaman zaman yazması gereken yazı ve raporları yazmayı beceremediğinden, sınıfıma geliyor ve dersi alıyor, bende odasına gidip yazılarını yazıp hazırlıyordum. Beş ay gibi bir zaman içinde mevzuatı ve yazışma kurallarını öğrettim. Bu süre içinde benden hiç ayrılmadı. Gittiğim yerlerde her daim yanımda olmaktaydı. Bana yakın olması ve beni örnek almasıyla, içinde bulundukları kılık kıyafet tarzını bile terk ederek, çağdaş yaşamın kılık kıyafetini giyinmeye başladılar. Artık onun en yakın sırdaşı olmuştum. Kafasını karıştıran konular olduğunda, mutlaka bana danışırdı. Benim fikrimi öğrendikten sonra kararını veriyordu. Bu davranış içinde olmasından dolayı, benim daha çok bilgi aktarmamı ve destek olmamı sağlıyordu. Artık bir birimize güven duyan iki dost olmuştuk. O bana bütün hayatındaki yaşantılarını anlatıyordu. Anılarını anlatırken, içtenlikle anlatımına özen gösteriyordu. Zaman zaman benimle ilgilide, şimdiye kadar siz neler yaptınız, diye soruyordu. Bende hiç ya işte boş ver diyordum. Başımdan geçen olaylarla ilgili hiçbir husus anlatmıyordum. Anlatmadığımın bir sebebi olduğunu anlamış olmalıydı ki, Bir daha sen neler yapıyordun diye sormaz olmuştu. Aradan bir yıl gibi bir zaman geçmişti. Bir gün beni odasına çağırdı. Elinde ağzı açık bir zarf uzattı. Zarfın ağzını açtığından dolayı da mahcup olduğunu belli ediyordu.
Zarfı aldım, ağzı açık olmasının nedenini sormadan, içindeki evrakı çıkarıp sessizce okuduktan sonra, vay be, dedim. O anda vay be değişime, himencik geçmiş olsun kardeşim, dedi. Kusura bakma, merakımdan değil, bana bu evrak tebliğ edilişi nedeniyle zarfı açmış okudum. Acemilik işte kusura bakma. Bunu cahilliğime say, dedi.
Hayır, hayır önemli değil, zarfı açman gayet tabi normaldir. Mahcup olacağın bir durum söz konusu değildir, dedim.
O’da bu sözüme rahatlamış olduğunu koltuğa yaslanmasıyla belli etmiş oldu.
Gelen yazı ise, Kars İl Disiplin Kurulunca hakkımda verilen karar tebliğiydi. Bana isnat edilen suçun asılsız bir suçlamadan ibaret olduğunu, bu nedenle İl Disiplin Kurulunca oy birliği ile hükümsüz kılındığına, suçlamanın ortadan kaldırıldığı yönünde görülen işlemin, karara bağlandığıydı. İstediğim takdirde eski görev yerime dönmemi ve tekrar okul müdürlüğü görevine başlamam belirtiliyordu. Bu kararın okul müdürüne gelmesiyle, böylece okul müdürü de bana kurulan tuzakları ve başımdan geçen olayları öğrenmiş oldu. Sonrasında gözün aydın olsun, dedi. Hemen peşine, seni asla ve asla buradan gitmeni istemiyorum. Vallahide, billâhi de asla ve asla seni bırakmam. Ne olur geriye dönüp gitme. Eğer müdür olmak istiyorsan, hemen yarın gidip istifa edeyim. Sen müdür ol, başımızda kal, dedi.
Bu önerisine gülerek karşılık verdim. Yok, öğle bir niyetim asla ve asla yok artık dedim. Sonrasında başımdan geçen olayları kısmen de olsa anlatmaya başladım.
İşte bu gelen Kars İl Disiplin Kurulu Karar yazısı benim yaşadıklarımın ve haksızlığa uğradığımın tarihsel belgesidir. Bu yeter bana. Sen müsterih ol, ben iç bir tarafa gitmeyeceğim, dedim.
Konuşmamız bittikten sonra, durumumla ilgili arkadaş çevresi dâhil bir başkalarının da bu hususla ilgili bilgi sahibi olmamasını rica ediyorum, dedim.
Kesinlikle emin ol dedi ve koluma girdi, sınıfımın kapısına kadar refakat etti. Ders çıkışında birlikte kahveye gittik. Çayımızı içtik, sohbetimizi yaptık. Eve dönme zamanı gelip çatmıştı. Kalktık eve doğru yürümeye başladık. Tam oturduğumuz lojmana yaklaştığımızda, akşam müsaitseniz eşimle birlikte size oturmaya geleceğiz dedi.
Bende buyurun gelin dedim. Hanıma gerekli hazırlıkları yapmasını söyledim.
Nihayetinde eşi ve çocuklarıyla birlikte geldiler.
Elimizden geldiğince ilgi gösterdik. Hoş sohbetten sonrası, konuşma bana gelen yazıya dayandı.
Tabi kendince, benim hâlâ geriye döneceğimi düşünüyordu. Gitmemem için eşi de eşime, ısrarla gitmememizi ve kalmamızı istiyordu. O zaman anladım ki bana gönderilen yazı bir önceki günden tebliğ edilmiş. Eşi de durumu bildiğine göre, evde aralarında bu planı yapmışlar. Tabi konu yeniden açılınca, geriye dönüş yapmayacağımıza karşı gerekli olan düşüncemi yeniden açıkladım.
Eşi de geçmiş olsun dileğini bildirdi. Sizi çok seviyoruz, asla ve asla gitmenizi istemiyoruz. Siz burada kaldığınız kadar bizde kalacağız, dedi.
Müdürde, siz bana ağabeylik yaptınız. Bundan sonrada, yapmaya devam etmeni istiyorum.
Bu kadar ısrarlarınıza binaen, bende kaldım gitti dedim.
Her ikisi de bu kararıma çok sevindiler.
Müdür ayağa katlı ve elini uzattı, o zaman yarın ilk işiniz odama gelip benim gözümün önünde cevabı yazınızı yazacaksın. Şimdilik size iyi geceler diliyorum, deyip kapıya yöneldi.
Bende eşimle birlikte kapıdan uğurladık. Zaten kapılarımız yan yanaydı. Onlar kapıyı açıp içeri girdikten sonra, bizde kapımızı kapadık.
Sabah derse girmeden odasına gittim, daktilonun başına geçerek, Kars Valiliğine diyerek, aklamamın yeterli olduğu, eski görev yerime ve müdürlük görevime dönmek istemediğimi, Balıkesir Şamlı İlkokulunda öğretmen olarak çalışmak istediğimi beyan ederek, dilekçemi yazıp imzaladıktan sonra, zarfa koydum ve müdüre uzattım. İşte istediğini yaptım. Artık gönderebilirsiniz, dedim.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair





















