Sevgili okurlarım bu göç içinde benim sulalem olan Adıgüzelli ocağından Hıdıroğullarından olanlarda vardır.
Karapapak aşiretin ileri gelenleri yeni bir göç için, Kemaloğulları’nın isteğini onaylamış oldular. Bu göçün içinde bir kısım Adıgüzelli Ocağından Hıdıroğlu aşiretinden olanlarda yer almaktaydı. Bu kararın akabinde gerekli olan hazırlıkları yaptıktan sonra, önceden tespit etmiş oldukları Cevahat yöresine doğru yola koyulurlar. Uzun ve yorucu bir göç yolculuğundan sonra, kendilerine Anadolu da yeni yerleşim yerleri bulup yerleşmiş olurlar.
Zaten akil kişiler söylemişlerdi. “Arayacaksın ki bulasın, aradığının kendisi gelip işte ben geldim demez.” Bu sözün anlamına gelince, “Senden hareket, benden bereket.” demek olur. Kısacası “Arayan Mevla’sını da, belasını da bulur” Adıgüzelli Ocağından Hıdıroğlu aşiretinin büyük bir kısmı, bu göçün dışında kaldılar. Onlarda Borçalı bölgesinde kalmaya devam ettiler. Hâlâda bu bölgede yaşamaya devam etmektedirler.
Bu bölgede Borçalı ve kazak olmak üzere iki ana boya ayrıldılar. Borçalı boyu içinde olanlar Mistizme gönül verirler. İbadetlerini tarikat ve tekkelere yönelerek yapmaya devam ederler. Bu halleriyle zikir yönleri kuvvetlidir. Kazak boyu olarak ayrılan Adıgüzelli Ocağından Hıdıroğlu aşireti, daha laik bir yola yönelirler. Bunların haricinde Kemaloğulları ile birlikte iş birliği yapan bir kısım Adıgüzelli Ocağından olan Hıdıroğlu aşireti, Karapapak soyunu devam ettirmenin öncülüğünü yaparlar. Adıgüzelli Ocağından Hıdıroğlu aşireti fertlerinin karakter yapıları bakımından, seküler bir çizgiyi takip etmekteydiler. Yanı laik yönleri daha ağır basmaktaydı. Her iki aşiret bu bölgede uzun yıllar Cincavat yerlileriyle yaşamaya devam ettiler. Ancak oluşturdukları sürü ve yılkılarına, daha verimli topraklar ve yerler bulmayı ve aynı zamanda Cincavatlardan ayrı yaşamayı da istemekteydiler. Bu düşünceyle birlikte yapmış oldukları çalışmaları sonuçlandırmaya karar verirler.
Kendilerine çok uygun gördükleri yerlerin başında Ardahan ve Çıldır bölgesinin güney doğusunda yükselen Göydağ ve onun simetriği olan Akbaba dağları bölgesiydi. Bu bölge Ermenistan, Gürcistan ve Osmanlı Devleti sınırları içinde kalmaktaydı. Bu bölgeyle ilgili genel bütünlüğü düşündüğümüzde, Çıldır, Arpaçay, Hanak, Damal ve Posof hudut boyunca Ahiska’ya kadar uzanan geniş bir bölgeyi içine almaktaydı. Göçe katılan Karapapaklar, bu bölgeyi yerleşik alanları olarak seçmişlerdi. Göç sonrasında gelip bu bölgeye yerleşmişlerdi. Bu bölgeye yerleşen Karapapaklar, el sanatları yönünden de çok tecrübeli ve bilgiliydiler. Yerleşmiş oldukları yerlerde, sanatsal çalışmalarını devam ettirirler.
Her türlü çeşnide halı, kilim ve diğer el dokumacılıkların yanında, şal ve bez türlerini de dokumaktaydılar. Kendi icat etmiş oldukları el tezgâhlarında yapmış oldukları çeşitli dokumaları, Ermenilere ve Gürcülere öğretirler. Onlardan da, taş ve duvar ustalığını öğrenirler. Bunun haricinde, gümüş işlemeciliği sanatını da öğrenerek çok başarılı çalışmaların içinde yer alarak, yaşamlarını rahat bir biçimde sürdürmeye devam ederler.
Devam edecek.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair





















