Kara oluk, dağın düzlüğündeydi. Asırlardır aynı coşkuyla akıyordu. Oluk ve çanağı kara taştan yapılmıştı.
Kara taş çanak, yolculara su adına dermandı. Problem suyun soğukluğu idi. Peş peşe üç yudum su içilemiyordu.
Püsküllü camadanıyla çanağa yaklaşan nine, ineğini içirdi ve peşinden suya kandı. Kızının oğlunu da çanağa yaklaştırdı ve içmesini sağladı. Nine kenara çekildi ve soluklanmak için oturdu. Camadanını indirdi ve yiyecek bir şeyler çıkarttı.
Nineye köfte ve un helvası yapmışlardı. Nine ekmeğin içerisine köfteyi koydu ve torununa verdi. Sonra kendisi aldı.
Nineye, afiyet olsun diyen yolcu, aynı obaya gidiyordu. Nineye suyu kaç yıldır bilirsin? Diye sordu. Nine yetmiş yıldır bilirim. Yetmiş yıldır da akmasında azalma veya artma olmamıştır.
Obaya giden yolcu; “Dağlar bir garip yazları şenlenir, soğuk kışlarda ise söner.” Dedi. Nine yolcunun ana ve babasını sordu. Köyde sağlıkları yerinde, idare edebiliyorlar. Onlarda yaşlandı, gelemiyorlar. Nine, insan arabaya atar ve buraları görmelerini sağlar. Onlarla ne günlerimiz vardı.
Dağların değişen insanlar ve yaşantıları. Yaylalara yürüme giderdik. Şimdi oğlum, kimse yürümüyor. Dağ yolları ıssızlaştı. Buralarda hanlar vardı. Hanlarda geceyi geçirir, sabah yola çıkardık.
Obaya hep birlikte girerdik. Obaya girişimizle şenlik başlardı. Obada en az üç ay kalırdık. Oba olmasa geçinemezdik. İneklerin bakımı ve beslenmesi büyük problem olurdu. Evlerimizde aynı, değişmedi. Sizin evinizi geçen sene örttüler, yenilenmiş oldu.
Nine ilerlemiş yaşına rağmen dinçti. Obanın en yaşlısı ve tarihini bilendi. “Dağlar benim için sağlık” dedi.
Yolcu, nineye hamsi zamanı satıcıyla aranda geçenleri anlatır mısın? Diye sordu.
Nine anlatmaya başladı. Hamsi satana yaklaştım. Yerde kar ve önümde de iki kişi vardı, beklerken; “Uşağım hamsi taze mi? Diye sordum. Hamsi satan, başını hafif kaldırdı ve biraz da kızarak, “Görmüyor musun? Çabalıyor” dedi. “Bende çabalıyorum taze miyim?” Dedim.
Nine dahil yolcu da çok güldü. Bu defa yolcu nineye bu su çok soğuk nasıl herkes üç yudum alırken sen on yudumdan bile fazla içebiliyorsun. Nine gülüyor ve sırrımı söyleyeyim. Dişlerim olmadığı için, problem olmuyor.
Yolcu, ninenin yükünü sırtladı ve yola koyuldular. Yolda obaya giden bir göçü yakaladılar. Göçün ineği hastalanmış ve yürümüyormuş. Nine onlara yakındaki obadan tuzlu hamsi yedirin inek canlanır dedi. Yolcuyu gönderdiler ve hamsiyi buldular. İneğe yedirdikten sonra iyileşmesine şaşırdılar.
Obaya geç vardılar. Akşam kararıyordu. Nine, “Bugünümüze de şükür, rahat geldik,” dedi.