Eski bayramları ben özlüyorum,sizi bilmem… Benim çoukluğumda bayramlar gurbette olanları görmek için büyük bir fırsattı. Ta Alamanyalardan gelinirdi. Şimdi köyüme ben de gitmiyorum, çünkü köyde bir kaç ihtiyar var bir kaç emekli… Koca köy dışarda… Ve gelen yok. Herkes gelse ben de gideceğim… Görmek istediklerim gelmeyince ben de gitmiyorum. Köyün yaşlıları için git diyorsan onları git istediğin zaman gör.
Kapıların gözleri yollarda kaldı yine… Görüntülü konuşma imkanı var Allahtan… Ona yine şükürler… Ona şükret Allahın şefkatinin tecellisi bu… O nice şefkat ki, mutlaka engelleri yok eden ve sana ulaşan bir şefkat var şu evrende… Görüntülü konuşuyorsun tknoloji sayesinde… Sen istersen teknolojiye teşekkür et… Ben ona şükredeceğim.
Sen de ona şükret, teknoloji nasıl bu kadar gelişti… Rahman ismi akıl aynasını yıldızlaştırdı… Teknoloji aklın işi… Esmanın iz düşümlerini görmeliyiz, her sahada her saha kutsal çünkü; her saha kutsallaşır o iz düşümleriyle ancak. Mesela, Adl isminin iz düşümünü mahkemelerde görsek ah… Rahman isminin iz düşümünü neden bu günkü camilerde göremiyoruz da sadece teknoji üretimi için kurulan binalarda görüyoruz sorusu geldi aklıma… Para uğruna… Paracılar oluşturuyor bu imkanı… Bu kutsal saha onların elinde… Teknoloji sahası iz düşümü ile kutsallaşmış… En azından bu iş bu üretim sahası kutsal teknolojinin silah üreten sahası da var… Allaha adanmış insanları görmeliydik oysa her meydanda. Her sahada. Vakıflar kursalar yeterli paraya kavuşsalar…
Esmanın iz düşümü dedik, izah edelim, güneştir her bir esma şu evrende… Her yaratılan yıldızlaşsın istiyorsan o izdüşümü düşmeli… Para harcamazsan emek sarf etmezsen layık hale getirmezsen o sahada iz düşümü arama. Mü’mine düşen görevler belli… Yani Allaha bunun da hesabını vereceksin… Sadece namaz kılan imkanlarını kullanmışta başaramamışsa hesabı verir, imkanlarını kullanmamışsa… Günahlar terazisi ağır basabilir…
Esmanın her biri bir güneş… Hırsazları helak etse, Kahhar isminin iz düşümünün hedefleri belli… Ya da biz mü’minler bir yumruk olsak dünyanın azılı hırsızlarına karşı… Kahhar isminin iz düşümü hırsızların üzerine düşse… Ama biz bir beddua ile yetiniyoruz. Haram yiyenin bedduası kabul olur mu?..
Eski bayramları özlüyorum… Eski insanları özlüyorum eskileri özlüyorum ben hep… Osmanlı bir mü’min yumruktu… Dünyanın hırsızına arsızına… Birleşmiş Milletler var deme… Birleşmiş milletleri hazırlamazsan iz düşümüne… İz düşümünü bulamazsın… Mü’minin bir görevi de bu bu gün… Cuma mescidi gibi kuruluşlar oluşturmalıydın dünyada… Her hafta toplanacaklardı ve bir cuma hutbesi hazırlayıp verilecekti ellerine… Ben eski cumaları da özlüyorum… Eskimeyen bütün eskileri özlüyorum… Her biri için ağlıyorum…
Bayramlar “Yar ile bayramı gönlün” amenna… Ama bayramlar sosyal yaralarımızı görme günleri de oldu… Tek kapılar üzmedi beni yine… Şu kapıdan şu ihtiyarın oğlu geçseydi ve şu ihtiyarla kucaklaşsaydı da dedim…
Eski Komşuluklar
Komşum çay içiyorsun
Denize nazır balkonunda…
Komşumun içtiği çayın sıcaklığında buz şimdi
Elini uzatmış denizin tuzuna
Ve yalnızlığa
Ve karanlığa…
Komşum eski komşulukları arıyor
Eski güneşler geçmiş komşum
Acı kahvenin tatlıydı tadı
O ikindi vakitlerini hiç unutmam
Sıcak komşuluklar vardı
Gülen yüzler vardı caddelerde…