Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ertuğrul ERDOĞAN

Kan Kırmızısı Gözler

Ertuğrul ERDOĞAN Yazar Ertuğrul ERDOĞAN
16 Aralık 2010
Ertuğrul ERDOĞAN
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Sevgi, verilen yeşil reçeteli ağır ilaçların gücüne fazla direnemeden uykusuna daldı. Parmak ve yüzündeki hareketleri istem dışıydı. Hayatın yükü, bu kez eşi Umut’a bir başka yüklenmişti. Umut, ev işleri ile kendi işinin üstesinden nasıl geleceğini bilemedi. Üstüne üstlük, çocukları Yağız’ın da küçük olması, her şeyi bir kat daha zorlaştırıyordu.

Doktorlar, deneme tahtası gibi ilaçları değiştiriyor, her değişen ilaç da narin vücut üstündeki baskısını gittikçe artırıyordu. İlaç sonrası gelen sıkıntılar, bayılmayı tetikliyordu. Sevgi için gece ve gündüz, artık anlamsızdı. Umut ise, aylardır biriken iç dünyasındaki gerginliğini, oğlu ile birlikte parklarda atmak istedi. Hava soğuktu. Erguvan ağaçların arasından süzülen güneş ışınlarının gökyüzü maviliğini ve bulutların hızlı hareketleri arasında sessizliği dinlemenin, kendisine iyi geleceğini düşündü. Henüz yürümeye başlayan oğlunu da yanına alarak, çimlere uzandı. Uzanmasıyla birlikte, cep telefonuna düşen ses, yüreğini derinden titretti. Kayınvalidesi,
“ Sevgi iyi değil! Çabuk gel! Cankurtaranı bekliyoruz!” sözleriyle bulutların parçalanması uzun sürmedi. Şarap rengi erguvan ağaçlarının arasından süzülen ışığın, birden kaybolduğunu, gökyüzü maviliğinin karardığını hissetti. Dili, damağı kuruyarak yattığı yerden, birden doğruldu. Lise yıllarında edebiyat dersinde unutmadığı, Baki’nin, ‘Erguvan üzre dökülmüş katarat-ı emtar Dürr ü yakut ile bir nahl-i murassa sandım/ (Erguvan üzerine dökülmüş yağmur damlalarını görünce, inci ve yakutla süslü bir fidan sandım) dizelerini anımsadı. Adımlarını, hızla atan yüreği ile birleştirdi. Evin önüne geldiğinde cankurtaran’ın yanıp sönen kırmızı ve mavi ışığı arasında eşinin baygın yatan bedeni yanında soluklandı. Cankurtaran içindeki sessiz bekleyiş, yerini acil servisin koridorlarında koşuşturmaya bıraktığında Hemşire,
“ Yine aynı hasta doktor bey,” Acilin kalabalığından ne yapacağını şaşıran pratisyen doktor;
“ Hemen rahatlatıcı bir iğne yapın! Sonra da tansiyonunu ölçün!” dediğinde, Sevgi’nin gözlerine çöken kan kırmızısı bakışlar yorgundu. Halsizce çevirdiği sözcükleri anlamak ise oldukça zordu.
“ Doktor bey, hastalığıma psikolojik diyorsunuz. Her seferinde sakinleştirici iğne yapıp gönderiyorsunuz. Yok, mu bunun çaresi?”
“ Hanımefendi biraz dinlen. Bu çağımızın meşhur depresyon hastalığıdır. Seni üzen bir olay mı oldu? Yoksa kocan mı?”
“ Hayır! Doktor bey, aksine kocamla hiçbir problemim yok! Üzüldüğüm bir şey de yok. Ne olduysa televizyonda belgesel programını seyrederken oldu.”
“ Aldığınız ilaçlarla ilgili olabilir.”
“ On- on beş gün geçmeden, her doktor farklı ilaç veriyor. Onları kullandığım zaman, geceleri kâbus görüyor, içime de bir sıkıntı giriyor. Son zamanlarda kendimi hiç de iyi hissetmiyorum.”

Hastane dönüşü gece yine sıkıntılıydı. Yeşil reçeteli xanax ilacı minicikti ama Sevgi’nin içerisini dağıtmaya yetmişti. Yatak odası, her günden daha sıkıntılı olmaya başlamıştı. Umut, sevdiğinin sıkıntılı hali, yüreğini deldikçe, isyanları oynuyordu. Sevgi’nin uykuda varsanım görmesi, hiç de hayra değildi. Gelişmeler ve gecenin bitmemesi ve yalnızlık Umut’u, ürkütmüştü. Beklenti içinde kalbi neredeyse yerinden fırlayacaktı. Sevgi’nin hali, hiçte iyi değildi. Yüzdeki değişiklik ve birden yataktan fırlamalar arasında gelen bayılma ile Umut yine çökmüştü. Yan odadan kayınvalidesine seslendi.
“ Anne Sevgi yine kötü! Allah’ım bu acılar, hep bana mı? Artık Allah’ıma isyan etmek istiyorum. Tövbe tövbe, beni de gör yarabbi! Artık mutlu olmak istiyorum!”
“ Sabret evladım. Tövbe de. Allah büyüktür, bunlarda geçecek”
“ Artık sabrım tükendi! Ben isyan etmeyim de kim isyan etsin anne? İşime mi, oğluma mı, ev işlerine mi, yoksa Sevgi’nin her an bayılmasıyla mı ilgileneyim?”
“ Sabredeni Allah görür oğlum. Üzme kendini, merak etme sen, biz elimizden geldiğince sana yardımcı oluruz.”
“ Öyle deme Anne, sizinde ayakta duracak haliniz yok. İş yerinde telefonlar çaldığında, inan yüreğim hopluyor, bakmak bile istemiyorum. İçim titriyor. Bu gidişle bende hasta olacağım.”

Umut, bayılan karısını kucağına aldığında heyecandan dili damağından midesine kadar yapıştı. Yutkundukça nefesinin daraldığını hissetti. Dizlerini yere sürüyerek karısının ağır bedenini kapı çıkışına kadar taşıdı. Kısık sesiyle;
“ Anne, ufaklığı uzaklaştır, ortamı görmesin bari!”
“ Sen merak etme, Sevgi’nin terliklerini unutma.” Umut, kucağında cansız yatan karısını dizleri yerde asansörü bekledi. Asansör çıkış kapısına geldiğinde, cankurtaranın mavi kırmızı lambası da balkonlarda bakan meraklı bakışların yüzlerini aydınlatıyordu.

Yine teşhis konulmadan, rahatlatıcı iğne ve doktorun, yarına verilen psikiyatriye gidilmesi önerisiyle eve gelindiğinde, çaydanlıkta ocağa çoktan konulmuştu. Umut;

“ Sevgi, yarından tezi yok seni araştırma hastanesine götüreceğim. Devlet Hastanesinin doktorları sakinleştirici iğne yapmaktan başka bir şey bilmiyorlar.”
“ Bende bıktım bunlardan, kaç kere söylüyorum ama beni anlamıyorlar ki. ”

Umut, sakinleştirici ile uyuyan sevdiğine baktı. İri gözlerdeki kirpiklerin uzunluğuna, ‘maşallah‘ dedi. Sevgi’nin saçlarını okşayıp, yanağına öpücük kondurarak yanına uzandı. Gece yine bitmek bilmiyordu. Gözlerini kapatıp uyumayı denedi. Beceremedi. İçini bir şeyler kemiriyordu. Sıkıntı, midesinden yukarıya doğru kaynıyordu. Boğazının düğümlendiğini ve nefes alamadığını hissettiğinde yatağından doğrulup kendini pencere kenarına attı. Dışarının oksijeni bile yüreğini ferahlatmıyordu. İçinden, “ Yoksa ben de mi depresyona giriyorum.” diye ürktü. Geri yatağa geldiğinde güçte olsa uykuya daldı.

Araştırma hastanesinin alanı oldukça genişti. Genç doktorlar, hocalarının peşinde, yeni bir şeyler öğrenmenin telaşı içindeydiler. Sevgi, nöroloji bölümünde başına bağlanan aletlerle, on gün odada hapisti. Umudu ise hemen yanı başındaydı. Doktorlar her gün aldığı raporlar ile tedaviyi sonuçlandırdığında karar umut vericiydi. Bölüm başkanı,

“ Siz eşimi oluyorsunuz?”
“ Evet”
“ Korkulacak hiç bir şey yok. Biz buna, epilepsinin bir çeşidi diyoruz. Yani, beynin bir bölgesindeki elektriklenmenin fazlalığı bayılmaları tetikliyor. Vereceğimiz ilaçla bunu önleyeceğiz. Yalnız ilaçları saatinde aldığı sürece artık bayılmalarda olmayacak. Hiç merak etmeyin” sözü Umut’un içini ferahlatmıştı. Yeniden dünyaya geldiğini hissetti. O kadar isyanına içinden “ tövbe, tövbe” diyerek kayınvalidesinin nasihatleri aklına geldi.

Sevgi, şimdilerde eski işine döndü.

Umut ise, eski günleri unutmuşçasına kan kırmızısı gözlerin içine bebek gibi bakıyor ve biliyordu ki, Sevgi emek isterdi. İnsan sevdiği için; saçlarının beyazlığını, gözlerinin uykusuzluğunu, bacaklarının dermansızlığını, yüreğinin atışını vermezse, gerçek sevda olur muydu? Sorusu arasında yeni aldığı arabanın kontağını çevirdiğinde dikiz aynasından kendisine doğru gelen sevdiğinin yürüyüşüne gülümseyerek baktı.

Paylaş
Etiketler: Kan Kırmızısı Gözler
Önceki Yazı

Hayaller Yaşatır

Sonraki Yazı

Gölgedeki Yiğitler

Ertuğrul ERDOĞAN

Ertuğrul ERDOĞAN

İlişkili Yazılar

Edebiyat

Miğfere Küçük Yumruk

14 Nisan 2022
5k
Ertuğrul ERDOĞAN

Nare

16 Şubat 2022
5k
Ertuğrul ERDOĞAN

Âdem İle Havva’nın Kemikleri Sızlamaz mı?

01 Şubat 2022
5k
Edebiyat

Âdem İli Havva’nın Kemikleri Sızlamaz mı?

20 Ocak 2022
5k
Sonraki Yazı

Gölgedeki Yiğitler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap