Folklor, Fransızca bir sözcüktür. Bir ülkede ya da yörede yaşayan halkın kültür ürünlerini, edebiyatını, geleneklerini, göreneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, el işlerini, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini konu olarak seçer.
Bunların birbirleriyle ilişkilerini inceler. Kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeyi uğraş edinir.
Sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalı, anlamındadır.
Bu bilim dalı için dilimizde Türkçe olarak ‘halk bilimi’ karşılığı kullanılmaktadır.
Folklor ya da halk bilimi; yazılmadan kuşaktan kuşağa ak-tarılan töreler, masallar, boş inançlar ve gelenekleri de içerir.
Saptadığım kimi bilgilere göre: Her sokak başında bir Maraş öyküsüne
rastlayabilirsiniz. Mikdad’dan Ukkaşe’ye, Yemenli Eşter’den Tepedelen Halil Ağa’ya, Kundakçı Derviş’ten Mıllış Nuri’ye, Maraş’ın her sokağında bir kahramanlık öyküsü var. ‘Kahramanmaraş’ın Öyküsü’, zengin karakterlerle süslü bu destanı anlatıyor.
Kahramanmaraş Şairler Parkı’nda oturan çocukların ortama neşe katmak için anımsattıkları bir öykü: Ataması Maraş’a çıkan bir memur, ilk kez geldiği bu kenti tanımak için caddeleri turlarken, yanından geçen bir dolmuşun penceresinden haykıran çırağın sözlerine kulak kabartmış. Yolcu toplamak için çığırtkanlık yapan çırağın söylediği cadde-mahalle adları, memuru dehşete düşürmeye yetmiş. Neler mi? ‘Boğazkesen, Kanlıdere, Uzunoluk, Mağralı, Hastaneee!’
Duyduğu böylesi yer adlarından ürken memurun ilk fırsatta naklini başka bir kente aldırdığı da söylenir. Ancak Ahir Dağı’ndaki yaylalardan esen rüzgârla ruhları ‘zeytin dalına yeni tünemiş cubbal kuşuna’ dönen Maraşlıların kanlı sokaklardan bir şikâyeti yoktur. Zira Bedir Savaşı’nın tek süvarisi, Kâinatın Efendisi’nin sürekli olarak övdüğü, Allah yolunda ilk at koşturan Mikdad, buradadır. Kul hakkını ödetmek için kırbaçlamaya hazırlandığı Peygamber’in, sırtını açtığında mübarek mührünü öpen Ökkeş, buradadır. İşte bu nedenle her sokağına bir şehidin ruh verdiği Maraş’ta iki mızrak boyu Ökkeş vardır.
Maraş ağzını yansıtan aşağıdaki şiir, Maraş folkloruna örnek oluşturur kanısındayım.
Nolucu Böyle
(Maraş Ağzı)
Debiyakdan belli gafa yoriidim Hey yerde cangama hafsalam almii Gendaandime künde künde soriidim Bu dünyanıng halı nolucu böyle.
Her kiş yalan söylii gendin gandırii Göz felfecir ohii Cin’i andırii
Hısdamı gapışıp ona bandırii Bu dünyanıng halı nolucu böyle.
Zamanıng behrinde her kiş kibardı Güccücüg mudlulug gözel habardı Şindiki gullarda benlik gubardı Bu dünyanıng halı nolucu böyle.
Eniinden cücüüne saygii yitirik Heç bişey denmii ki dünyii bitirik Çaasi heç hüsmii gınaa getirik Bu dünyanıng halı nolucu böyle.
Ellaham o günner gelmiici geri Kimse esef edmii nolucu heeri Ayag, gafa olug… Bu miidi yeri Bu dünyanıng halı nolucu böyle.
Çarhıdı çıgdiise elleme galsıng Aşıg Kemal ancag hers marag olsung Tavatır diyenner çibidik çalsıng Bu dünyanıng halı nolucu böyle.
24.01.2017/Kahramanmaraş.
Kemal Bölükbaşı
***
Kahramanmaraş Yerel Deyimleri
Evlat babadan beller sofra yazmayı,
Kız anadan beller oba gezmeyi.
Hanımın hısımı gelince oklavalar tıkır tıkır,
Beyin hısımı gelince dişler şıkır şıkır.
Erkek söyler kadın dinler ev düzgünlüğünü,
Kadın söyler erkek dinler ev bozgunluğunu.
Gelen hediyenin azı olmaz,
Evde kalan kızın nazı olmaz.
Oğluna iyi deme koynuna elkızı girmeyince,
Karına iyi deme yoksulluk görmeyince.
Aptal ata binince ağa oldum sanır,
Şalgam çorbaya girince yağ oldum sanır.
***
* Karı koca sarıla sarıla, hısım akrabalık varıla varıla.
* Adam şaşırınca avradına dezze (teyze) der.
* Adam zengin olamaz, Zengin adam olamaz.
* Ağ itin pamukçuya zararı var.
* Arka gerek arka, düşman göre korka.
* Ağlayanın malı gülene hayır etmez.
* Ahmak çabalar, iş olacağına varır.
* Evinde yok bulgur aşı, kendi gezer bölükbaşı.
* 0 ne bilir bayramı, lak lak içer ayranı.
* Önceden gerekti tımar, öldü eşek kaldı semer.
* Sözünü gene Maraş dondurması gibi uzattın.
* İte biner göçten geri kalmaz.
* Deveyi kucağına almış, karıncaya biner.
* Ahır Dağı’na karyağdı, bizim eve deli yağdı.
* Avrat yerine kalayı kucakladım.
* Gündüz eser derinkuyu, gece yatar yüzükoyu.
* Cof cof eder şu keyiş, saz çalar bizim ibiş.
* Öküzü sabanı sattın, şor’a bir yalan kattın.
* Kalbin bozuk olduğundan kurran noksan çıktı.
* Göç oldu kemer kaldı, at öldü semer kaldı.
* Gelin ata binmiş gör kısmeti nereye.
* Eli işte gözü öynaşta.
* Evinde yok bulgur aşı, kendi gezer bölükbaşı.
* 0 ne bilir bayramı, lak lak içer ayranı.
* Önceden gerekti tımar, öldü eşek kaldı semer.
* Sözünü gene Maraş dondurması gibi uzattın.
* İte biner göçten geri kalmaz.
* Deveyi kucağına almış, karıncaya biner.
* Ahır Dağı’na karyağdı, bizim eve deli yağdı.
* Avrat yerine kalayı kucakladım.
* Gündüz eser derinkuyu, gece yatar yüzükoyu.
* Cof cof eder şu keyiş, saz çalar bizim ibiş.
* Öküz Öldü Ortaklık Bozuldu…
*


















