Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Resul KURT (Dr.)

İş kazalarında Samimiyet Testi

Doç.Dr. Resul KURT Yazar Doç.Dr. Resul KURT
02 Kasım 2014
Resul KURT (Dr.)
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
Karaman’ın Ermenek ilçesindeki maden ocağındaki facia hepimizin yüreğini dağladı. 18 işçi yerin yüzlerce metre altında suyun içinde mahsur kaldılar.
Onsekiz kişi deyince bir rakam oluyor, bir istatistik oluyor, öyle kolayca söyleyip geçiyoruz… “18 kişi”…

İş kazaları Türkiye’nin aslında gizli gündemi…
Ne var ki, bu gizli gündem yalnızca kitlesel ölümler olduğundan hatırlanıyor, sonra yine unutulup gidiyor… Milli hasletimiz unutmak!
Soma’da da aynisini görmedik mi daha dört ay önce?
301 işçi ayni gün ölünce hatırlıyoruz iş sağlığı ve güvenliğinin önemini, sonra toplumca unutup gidiyoruz…
İş Kazalarında Kim Sorumlu?
Kitlesel iş kazaları sonrasında oluşan kamuoyu duyarlılığını anlamak mümkün…
Öte yandan iş kazasını bahane ederek ortalığı birbirine katmayı, Mecidiyeköy’ü savaş alanına çevirmeyi ise demokratik bir hak kullanımı olarak görmek mümkün değil.
“Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür” lafı bu kadar mı cuk oturur? Ölüm olunca feryad-u figan eden herkes, işçiler güvensiz ortamlarda çalışırken piyasada görünmüyor…
Birileri sorumluyu hemen bulmuş görünüyor: Siyasetçi suçlu, işveren suçlu…
Ama gerçekten durum öyle mi?
Yoksa iş güvenliği zerre kadar umurunda olmayanlar, işçiyle hiçbir bağı kalmamış işçi örgütleri sırf işlevsel değerinden dolayı, sırf malzeme bulduk iştahıyla mı ilgi gösteriyor iş kazalarına?
İlk taşı günahsız olan atsın, albatrosu günahsız olanın boynuna asalım diyesi geliyor insanın…
İş Kazalarında Samimiyet Testi
Her büyük iş kazasında sendikalar ve siyasetçiler iş kazaları konusunda bir samimiyet testine giriyor.
Bunlar işçi örgütleri… Beklersiniz ki işçilerin bu gizli gündemini onlar takip etsin…
Ama nerede? Fikr-i takip hiçbir alanda yok ülkemizde de; sendikalarda, işçi örgütlerinde, emekçiler lehine politika yaptıklarını iddia eden siyasetçilerde hiç yok…
Güvensiz ve sağlıksız ortamlarda çalışırken işçileri hatırlamayanlar ölüm olunca şov peşinde koşuyor…
İş kazalarının yoğun olduğu inşaat, madencilik gibi sektörlerde sendikalar iş sağlığı ve güvenliği konusunda ne yapmış, bilen varsa söylesin…
Allah aşkına, bir işçi örgütünün, “işçi dostu” tek bir siyasetçinin iş kazaları konusunda kapsamlı bir strateji ürettiğini, politika ve gündem belirlediğini gören var mı?
İşçiler yalnızca öldüklerinde, o da propagandif değeri ölçüsünde değer kazanıyor. Hani o da üç gün, üç gün sonra kimsenin hatırladığı yok işçinin güvensiz çalışma koşullarını…
Mecidiyeköy’ü birbirine katanlar zamanında görevlerini yapmadıkları, işçinin sorunuyla ilgilenmedikleri, sivil toplum olarak duyarsız kaldıkları için ölümler oluyor.
Benzer bir durumu Soma’da da görmüştük.. Üç gün canlı yayın yapanlar, dördüncü gün unutuverdiler işçileri…
Oysa o işçiler güvensiz şartlarda çalışma devam etti…
Siyasete ve Bürokrasiye Görev Düşüyor
70 bin iş kazası oluyor bu ülkede her yıl…
İş kazalarında günde dört çalışanı kaybediyoruz, her gün üstelik. Her gün 12 çalışan engelli hale geliyor kazalar sonucu…
Peki bu tabloda siyasilerin hiç mi günahı, sorumluluğu yok?
Var elbet! İş kazalarına karşı düzenlenen yasaya olur olmaz her konudaki talebi sokarak yasalaşmasını zorlaştıran da, sırf hükümetin eli güçlenmesin diyerek yasama organını tıkayan siyasetçi de suçlu…
Siyasetçiler iş kazaları ve ölümleri durdurmak değil, ölümlerden yek diğerine vurma peşinde, siyasi rant ve şov peşinde… Herkes ölümlerin arkasından nutuk atmaya hazır; ama ya sorunu çözmeye, elini taşın altına sokmaya gelince?
Esasen üç gün sonra rezidansta ölen 10 işçiyi o siyasetçiler de unutacaklar, bunu çok iyi biliyor herkes… En çok da güvensiz yaşamaya alışmış işçiler biliyor…
Asansör bakımsız mıydı? İş güvenliği uzmanı mı sorumlu? İşvereni mi taşlayalım? Siyasetçileri mi topa tutalım? Kaza geliyorum dedi mi?
Mesele bir günah keçisi aramak değil…
Mesele üzüm yemek, sorunu çözmek için hep birlikte el ele vermek olmalı…
Denetim Birimleri Güçlendirilmeli
Daha önce de defalarca yazdık, üstüne basa basa söyledik; yine söyleyelim.
Türkiye’de sorun mevzuat sorunu değil denetim sorunu.
2012 yılında çıkan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası sonrasında en ileri Avrupa demokrasilerinde olan gibi bir iş güvenliği mevzuatına sahip şuan Türkiye.
Yeni yasanın alt mevzuatları da hemen hemen tamamlandı. Yönetmelik’ler her sektörde ve her iş riskinde neler yapılması gerektiğini tek tek sayıyor döküyor.
Yani şuan iş güvenliği ve işçi sağlığı alanındaki yasalarımız Avrupa Birliği’nin 89/391 sayılı Direktifi ayarında, ileri bir standarda kavuşmuş bulunuyor… Kısacası mevzuat şuan mükemmel…
Ama iş yasa yapmakla bitiyor mu?
En iyi yasayı yapsanız bile uygulama ve denetim olmayınca bir kıymet-i harbiyesi oluyor mu?
Müfettiş Hangi İşyerine Yetişsin?
İşte zurnanın zırt dediği yer de burası: Ülkemizde iş güvenliği ve iş kazaları denetimi konusunda büyük eksiklik var.
Önleyici iş güvenliği denetimi yapan İş Müfettişlerinin sayısı çok yetersiz. Sayıları bini bulmayan iş müfettişlerinin yalnızca birkaç yüz tanesi önleyici iş güvenliği denetimi yapıyor.
Yani, 1,5 milyon işyerine, kayıtdışını da hesaba katınca 25 milyondan fazla çalışana yalnızca birkaç yüz müfettiş.
Yanlış okumadınız! 25 milyon çalışana birkaç yüz müfettiş! Olacak iş mi?
Gece gündüz uyumadan çalışsa böyle bir yükün altında kalkabilir mi o müfettiş… Hangi bir ihbara yetişsin, hangi şikayete baksın, hangi sektörü denetlesin…
Denetlese bile, elindeki iş yükünü yetiştirmeye çalışmaktan nasıl bir etkin denetim yapabilsin? Bir denetimini bitirmeden öbür işin yükü altında eziliyorsa nasıl en ince hususları bile işyerinde denetleyebilsin?
Böyle bir tablo, kâğıt üzerinde yeterli gibi görünse de, ILO’nun 81 Nolu Sözleşmesinin emrettiği etkin bir denetim mekanizması olmaktan uzak…
Peki neden daha fazla müfettiş istihdam etmiyor devlet? Bu da bir muamma… Muammadan çok bürokrasinin ufuksuz insan kaynakları politikalarının bir sonucu…
İş Kazalarına Karşı Müfettiş Ordusu Oluşturulmalı
Oysa SGK’nın 800 civarında müfettişi, 1400 civarında da denetmeni var. SGK müfettişleri ve denetmenleri de yıllardır iş kazalarını ve meslek hastalıklarını inceliyor, çalışma yaşamında iş güvenliği ve iş kazaları konusunda oldukça deneyimli.
Bunların hepsinin ortak bir denetim birimi altında birleştirilip çalışma hayatının denetiminin iş kazalarına karşı mücadele edebilecek güçlü bir yapıya kavuşturulması gerekiyor.
Çalışma hayatının denetimi bir bütün: Testi kırılmadan önce yada sonra yapılan denetim diye ayırmaya; iş hukuku- sosyal güvenlik hukuku denetimi diye ayırmaya ne gerek var… Çalışma yaşamının denetim birimleri birleşmeli, tek elden ve güçlü olmalı…
Oluşturulacak bu güçlü denetim biriminin derhal içerisinde uzmanlaşmaya giderek etkin bir işbölümü yapması ve tüm sektörleri kapsamlı bir iş güvenliği taramasına alması gerekli…
Bu dahi yetersiz; derhal açılacak içlerinde her teknik bölümden kadro alınacak en az 2 bin kadro ile çalışma hayatının denetimini yapan bir müfettiş ordusu kurulması gerek.
Hem de bir dakika bir kaybetmeden hemen yapmak gerek bunu…
Türkiye’nin 2023 hedefleri, sürdürülebilir kalkınma planları bunu zorunlu kılıyor; ekonomik kalkınma hamlesi ve milli menfaati bunu gerektiriyor.
Sorunun Köküne İnmek Gerek
İş kazalarını önleme konusunda devlete büyük görev düşüyor dedikte, iş devletle bitmiyor.
Güvenli çalışma kültürünü bilmiyoruz toplum olarak, işçisi de ayni zihniyeti taşıyor işvereni de, bürokratı da…
İşveren “nasıl olsa diğer işveren yapmıyor, denetim az” diyerek ihmal ediyor, işçi de “bana bir şey olmaz” sahte özgüveni içerisinde vurdumduymaz.
İşçisine baret vermeyen işveren elbette ki suçlu… Ama verilen bareti bile “bu sıcakta baret takmam” diyerek giymeyen işçiye ne demeli?
Denetime yetişemeyen müfettiş suçlu da üyesi işçilerin güvensiz çalıştığını ihbar etme zahmetine bile katlanmayan, güvensiz çalışma kültürüne alışmış sendikaya ne demeli?
Bakımsız alet ve makine ile iş yaptıran işveren suçlu da, bana bir şey olmaz diyerek o şartlarda çalışmaya devam eden, canını hiçe sayan işçinin yaptığı akıl karı mı?
Yani bu işin bir tek suçlusu yok… Toplum olarak güvenli ve sağlıklı çalışma kültürünü bilmiyoruz. Olayın kök sorunu da bu…
İş kazalarını önlemek istiyorsak, evet, daha iyi yasalar yapılmalı; evet, denetim ve teftiş arttırılmalı… Ama en temelde toplum bilinçlenmeli…
Yoksa ölen öldüğü ile kalıyor…
Paylaş
Etiketler: iş kazalarıİş kazaları Türkiye’ninişçiler güvensizortamlardasiyasetciler
Önceki Yazı

Günlük – İbişler Sarayı

Sonraki Yazı

İzmir’in İşsizlik Problemi…

Doç.Dr. Resul KURT

Doç.Dr. Resul KURT

1500 dollar loan today

İlişkili Yazılar

”Kısmi Süreli Çalışmada Hafta Tatili”
Ekonomi & Finans

”Kısmi Süreli Çalışmada Hafta Tatili”

30 Eylül 2023
5k
İkale Sözleşmesi
Ekonomi

İkale Sözleşmesi

27 Eylül 2023
5k
Stajyerlerin SGK Bildirimi
Ekonomi

Stajyerlerin SGK Bildirimi

23 Eylül 2023
5k
Orta Vadeli Program’da Teşvik ve Sosyal Güvenlik Tedbirleri
Ekonomi

Orta Vadeli Program’da Teşvik ve Sosyal Güvenlik Tedbirleri

16 Eylül 2023
5k
Sonraki Yazı

İzmir’in İşsizlik Problemi…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap