“Hükümetin önündeki çay bahçesine gelir misin?” dedi tanıdığın ses. Kardeşime “Çay bahçesine çağrılıyoruz,” Dedim.
Arabayı otoparka bıraktık. Çay bahçesine geçtik. Deniz tarafında ağabeyiyle oturanları tanımadım. Yakınlarımız mı? diye düşündüm. Kardeşime baktım, tanıdık değil diye başını salladı.
“İyi günler hoş geldiniz” dedik ve oturduk. Ağabey “Sizi anlamazlar,” dedi. Misafirlerin, Yunanistanlı bir aile olduğunu dedelerinin buradan göç ettiğini söyledi. Ağabeyi de onlarla çok iyi anlaşamadı. “Bildiğim Rumca bunlara uymuyor” dedi. Onun için çat pat anlaştılar.
Göç olaylarının tarihini ve gelişmeleri kardeşime sordu ve onlara anlattı. Ağabeyi, bölgede Rum dediklerimizle kız alışverişinin, karşılıklı husumetin ve kin gitmenin olmadığını söyledi. Burada kalan ailelerin vilayet merkezinde ve İstanbul da yerleşik olduklarını söyledi.
Kurtuluş savaşının olaylarını kardeşim, anlattı ve o da misafirlere nakletti. Ağabeyi, burada kalan ailelerin bir problemi oluyor mu bilmiyorum dedi. Misafirler, dedelerimiz anlattığı; İngiliz kışkırtmasıyla savaşa girdiklerini yoksa Anadolu da çok rahat olduklarını, hiçbir problemlerinin olmadığını söylerler.
Yunanistan’a göç ettikten sonra çok zor günler geçirmişler. Yunan halkı dedelerimizi iyi karşılamamışlar. Doğru dürüst arazi vermemişler. Bütün bunlar İngilizlerin başının altından çıkmış dedi. Çocuktuk babam anlatıyordu. Karadeniz gerçekten çok güzel. Denizi ormanı fındık bahçeleri harika dediler. Yalnız, toprağınız tamamen fındık dikili, peki fındık olmasa ne yapıyorsunuz. Yarısını mısır ekseniz olmaz mı?
Misafirler, derelerin suyundan yararlanmıyorsunuz. Tesisleriniz olmayınca sulamayı nasıl yapıyorsunuz? diye sordular. Bizim ürünlerimizi hükümet satın alır. Onun için seneye daha çok yetiştirmeye çalışırız. Resmi kuruma haber vermeden evine çivi bile çakamazsın. Köyler de dahi evler belirli plan dahilinde yapılır dediler.
Kardeşim, ağabey İzmir’e çıkmaları yanlıştı dedi. Kardeşimin sözü üzerine misafirler, Atina’da bir konferansta demiş ki, yenilmemiz kaçınılmazdı. Çünkü, Bizi İngiliz’ler kışkırttı. İkincisi bizim Atatürk gibi dehamız yoktu. Bu durumda İngilizlerle birlikte Egeye döküldük.
Dedem anlatırmış çok yokluk çekmişler. Hep buraları sayıklarmış. Bizimkilerin çoğu Almanya, Hollanda ve Fransa’ya yerleşti. Biz de Almanya’ya yerleştik. Yunanistan’a ziyarete gidiyoruz.
Kaç ülke gezdim, tanıdım ve günlerim geçti. Sizin ülkeniz kadar, farklı yönleriyle güzel ülke görmedim. Ayrıca insanları kadar sıcak kanlı ve duygusal kişilere rastlamadım.
Ağabeyinin ikramlarına çok memnun oldular. Kalkmak istediler, misafirimiz olun dedik vilayete gideceklerini, oradan Sümela’ya çıkacaklarını söylediler. Yarın da doğrudan Almanya’ya gideceklerini açıkladılar.
Yunanlı aile ile sohbetimiz, tatlı sona erdi.