Gönlün ilahi aşka hazırlanması ülkemin insanına ancak kırklı yaşlarda nasip oluyor…
İbadetlerin maddi olanı da var… Zekât ve hac… Meselâ kırk yaşından önce hacca gidenlerin oranı çok azdır ülkemizde… Fakirdir o yaşa kadar ve kutsal toprakların özlemiyle yanıp tutuşurlar…
Bir vakıf kurulsa “ücretsiz” yaptırsa bu ibadeti… Gerçi bazı kişiler görevleri sebebbiyle yirmi beşli yaşlarda hac ibadetini yapma imkânı buluyor ama oran az…
“Yar ile bayram etti bu gönlüm” diyebilecek insan sayımız yok denecek kadar azdır… Osmanlı gibi bir devlet kurmuş ecdadın torunları engellenmiştir bir şekilde. Meselâ medya beyin yıkamış…
“Hac paranızı, umre paranızı bir fakire verin diyen çok çıktı da. Bayramlarda dokuz günlük tatil paranızı bir fakire verin diyen hiç çıkmadı.” Birbirimizin şeytanı olur hale geldik…
“Hasretli gönül sahibi olmak ne güzel.” çocukken top aşkı, gençken kız aşkı öneriliyor… Allah aşkına sıra gelinceye kadar kırklı yaşlara geliyoruz…
Marifetullah her kula farz. Aklın vahye ihtiyacı yok bu bilgiye, yetenekli akılların derece farkları var. Görev veren yetenek vermiş. Ben cahilim sözü mazeret değil… “Bana kul olsun diye yarattım”bdiyen kulluğun önündeki engelleri kaldıracak akıl da vermiş… Aklı vahiy güneşiyle de desteklemiş…
“Hasretli bir kalp” Allah için arştan kıymetlidir… Allah kalplere bakar ve Musa olanlara Tur dağında tecelli eder…
Kul olmak görevimiz… Kulluktan kasıt da “İlahi aşktır ve Aşk; sandığın kadar değiI, yandığın kadardır.
Kul olmak görevimiz… Denilmiş ki, “Odun yanınca küI oIur, insan yanınca kuI oIur…”
Kul olmak görevimiz denilmiş ki, “AIIah’a uIaşacak birçok yoI var. Ben Aşk’ı seçtim.”
“Beni rabbim terbiye etti” buyurmuş efendimiz… Cahiliye devrinin şartlarında bile olsan Allah seni terbiye eder… İstemesini bilmeli insan …Denilmiş ki,Aşk davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.
Bir şiirimde “Kırk yaşım çok bereketli oldu “demişim ama otuz ama kırk geç kalsak da “Hasretli bir gönle sahip olalım” “Yar ile bayram eden bir gönle sahip olalım.” Var oluş amacımız bu… Dilimizin ucundaki cılız kelime-i şehadet… Hamlık olur… Ham gönülle ona gidilmez..”Hasretli gönül sahibi” olanlara selam olsun
Hasretli gönül sahibi olmak en büyük amacın olsun… “Ayağına batan dikenIer, aradığın güIün habercisi mi? Ne aradığını bil…
Mutmain olabileceğin yarin var mı? Kafanı duvarlara vurursun… Faniler seni aldatmasın… Bir İbrahim olsun gönlün. Yani muvahhit ol… Denilmiş ki, “Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de…
İnsanımın hali ortada… Yusuf peygamber gibi kuyularda gönüller… Mısıra varmayan Zelihayı nasıl bulur denilmiş ki, “Ey gönüI. Ne tuhaf değiI mi? Bir ömür, şah damarından daha yakın bir sevgiIiyi aramakIa geçiyor.”
Yunusu Yunus yapan Taptuğun kapısı denilmiş ki, “BiImeyen ne biIsin seni gamIanma deIi gönüI, gönüIden anIamayana bağIanma deIi gönüI.”
Gönlümde Dağ Gibi Şimdi Sevgin Yunus
Otuz yılı kırk yılı kaybolmayan kim var
Ülkemin insanının bir kaderi bu
Kırk yaşım çok bereketli oldu
Gönlümde dağ gibi şimdi sevgisi yunusun…
Gönlüm dağ gibisin şimdi
Yaş kırk olunca
Dost ile bayram ettin gönül…
Nerdeydin otuz yıl kırk yıl
Hatan affedilir gibi değil.
Gönül vardır dağa benzer Hira dağı
Altaylar gibidir…
Sakarya gibi dertlidir gönlüm
Kuyularda gönüller
Gönül vardır veysel kadar aşık
Terki diyar eder
Hicrettir işi
Gönül vardır sevgisi dağdır..
Hep olacaksın gönlümde
Gönlümde dağ gibi sevgin Yunus
Ey aşık Yunus
Gönlümde dağ gibi sevgin
Hakkın senin dağ gibi sevgi
Gönlüme bahar taşıdı şiirlerin…
Gönlümde dağ gibi şimdi sevgin yunus
Şiirlerine yıldız desem azdır…
Aşksız hayat gönle ateştir közdür…
Hep olacaksın gönlümde
Buldum seni
Gönlümde dağ oldu sevgileri güneşleri
Gönlümde dağ sevgileri Mevlanaların
Buldum seni
Buldum aşkı
Yandıkça yanacak gönlüm
Işığa yolcu olsam ömrümce
Hep olacaksın gönlümde
Işığın sarmaşık çiçekleri var
Binlerce ömür…
Perde perde yansa gönlüm
Secde secde alnım koşsa ışığa…