Üç yıla yakın devam eden yazı serüvenimde mevcut iktidarı açık kapalı eleştirdiğim çok nadirdir.
Yapıp ettikleri arasında yüzlerce sevaba mazhar mesele varken günahlarını veya hatalarını yazmak doğrusunu söylerseniz çok aklıma yatmıyordu.
Ama kafamdaki bardağı taşıran bir olay oldu ve bundan dolayı beni öfkelendiren bu arıza dahil bir çok arızanın da konuşulması gereğinden hareketle ana hatlar etrafında kalarak yazımı yazmağa çalışacağım.
Başbakan en son olarak medya patronlarını dinlemeyen köşe yazarlarından bahsetti.
Yazarların patronların sözlerinden çıkmamaları ve onların istedikleri yazıları yazmaları başbakanın hoşuna gitse de bu demokrasi iddiasında bir ülke için korkunç bir şey olurdu.
Başbakan uzun zamandır herkesi terbiye edip susturma telaşında.
Mersinde ki çiftçiden , oğlu şehit olmuş acılı babaya,oradan tekel işçilerine ve oradan da basına bütün insanları bütün zümreleri susturarak iktidarını devam ettireceğini düşünüyor.
Herkesi azarlamak , ağzının payını vermek, köşe yazarını patronuyla kavga ettirecek mesajlar vermek demokratik ülkelerin başbakanlarının görevi olamaz.
İnsanların konuştuğu bir ülke demokrasi ülkesi.
Fikir özgürlüğünün var olduğu bir ülke demokrasi ülkesi.
Bir yandan şiir okudum diye içeri alındım diyerek isyan edecek öte yandan senin gibi düşünmeyip hak arayışına girenlerin sesini keseceksin.
Bu milletin sesi böyle kesilmez.
Bu iktidar eğer hakkı gasbedilenlerin ,hakkı elinden alınmışların ,mağdurların iktidarıysa ,başbakanın ifadesiyle fukara ve gurebanın iktidarıysa bunu hiç yapamaz.
Mekke’nin fethinde tevazudan bindiği merkebin başına başını yapıştırıp gelen bir liderin kaynağından beslenen hiç kimse bunu yapamaz.
Fetih sonrası geri döneceği payitahta girerken geceyi seçip gurur ve fahirlenmeye karşı önlem alan ,gündüz girersem gururlanırım endişesi yaşayan büyük ecdadın torunları bunu yapamaz.
Bir tahta barakada vefat eden koca halifenin yolundan gidenler bunu yapamaz.
Sayın Başbakan siz hata yaptığınız sürece insanlar bunu yazacaklar söyleyecekler konuşacaklar.
Halife Ömer gibi çıkıp ta Dicle’nin kenarında ki koyunun hesabını bana sorarlar diyebilmeliydiniz.
Partinizde görev alan yüzlerce kişinin yapıp ettikleri sizin tavrınıza çok bağlı.
Siz böyle öfke patlamaları altında , sizin partinizden olmayanları ezmek ,püskürtmek ve susturmak davasında olduğunuz sürece mensuplarınız da aynı çeşmeden su içtikleri için aynı yoldan gidecekler.
Ve hatta aynı yoldan gidiyorlar.
Bu ülkede sizin partinize oy vermeyen azımsanmayacak bir kesim var.
Bunların korkularıyla sizin iktidarınız bir silah gibi kullanmanız arasında bir ilişki olmadığına mı inanıyorsunuz.
Bir iktidarı böyle silah gibi kullananlar önce kendi çocuklarını öldürüyorlar.
Yapmayın.
Bu ülkede yaşayan her fert sizin şefkatiniz ve kuşatıcılığınız etrafında yığılmalı.
Medyadakiler sussa veya patronlarının dedikleri gibi adam olsalar bu ülke hiç yaşanmaz bir karanlıklar ülkesi olacak.
Onca güzel icraat var diye basını sustururum ya da tek çizgide yazanların basını yaparım iddiası bir sonuç vermez.
Basın içinde yalan yanlış yazanların hesap vereceği makamlar mevcut.
Cumhurbaşkanının liderlerin kavgalarını yazmayın diyerek basına vermiş olduğu ince mesajı ,gelinim sana söylüyorum kızım sen anla diye algılayanlardan neden olmadınız?
Bir ülkenin her türlü zenginliği bütün meselelerini olduğu gibi ve gerektiği kadar konuşabilmesinden geçtiği sizin içinde geçerli bir nokta değimlidir?
