30 yıldır, İzmir’e hizmet veren; ekonomisine ve turizm potansiyeline katkıda bulunan, uluslararası kamuoyunda, adını duyuran Hilton Oteli’nin, Ekim ayında faaliyetine son verecek olması, her İzmirli gibi,(özellikle projenin de sahibi olarak)beni de üzmüştür. Ümit ediyorum ki yeni işletmeciler bulunacak ve faaliyet sürdürülecektir.(Ms. İzmir Ticaret Odası bu işi başarabilir. Bu konu da en az üniversite kadar önemlidir.)
-Bu arada, konu ile ilgili olarak, bilen/bilmeyen herkes konuşmaya/fikir üretmeye ve mesnetsiz suçlamalar yapmaya başlamıştır. İstemezükçü zihniyet yine ortaya çıkmıştır.(Bu zihniyet; Basmane utanç çukurunun devam etmesinin/Kordon Yolu’nun engellenerek İzmir trafiğindeki sıkıntıların devamının/İzmir’e büyük yararlar sağlayacak Alsancak Limanı ile Turan Kavşağı arasındaki, Manhattan Projesinin durmasının vb. güzel yatırımların yapılmamasının da sorumlusudur. Aynı zihniyet; durmaksızın, Ege Palas’a/Özdilek Otel’e/ Otogara/Konak Pier’e vb. icraatlara da karşı çıkmışlardır. Metro ve Büyük Kanal yatırımlarında gecikmelere ve maliyet artışlarına sebep olmuşlardır.)
-Bir terslik de; Türkiye’de icraat yapanların devamlı olarak tenkit edilmesi/suçlanması/önünün kesilmesidir. Hiçbir iş yapmayanlar, sorumluluk almayanlar, suya sabuna dokunmayanlar, hiç gündeme getirilmez tenkit edilmez, teftişlere/tahkikatlara muhatap edilmezler.
-Hilton Oteli; belediyeye bir kuruş harcatmadan kazandırılmıştır. Rahmetli Kemal Yamak Paşa(Ege Ordu Komutanı)bize bu arsayı kazandırmış, ABD mülkiyetinde iken bize geçmesini sağlamıştır. Biz de ciddi çalışmalardan sonra başta Devlet Plânlama Teşkilâtı olmak üzere, Ankara’daki yetkili mercilerin denetim ve izinlerini alarak, uluslararası ihaleye çıktık. Yani ihale şartnamesi, her türlü hukuki normlara uygun olarak hazırlanmıştır. Neticede; İzmir Büyükşehir Belediyesi yüzde 23 hisse sahibi olmuştur. Otoparktaki payı da %50’dir. Hiçbir şekilde, hisselerinin düşürülmesi söz konusu olamaz.
-Ayrıca; kurulan şirketin, hem yönetim hem de denetim kurulunda, belediyemiz temsilcisi vardır. Bunların yanı sıra,(tüm belediye şirketlerinde olduğu gibi )titiz biçimde, yeminli Mali Müşavir denetimi söz konusudur.
-Otel, ben görevi devrettikten sonra,1990 da açılmıştır.(Açılışa, beni davet etme nezaketi de gösterilmemiştir.)
-1994’te göreve geldiğimde; şirket astronomik bir borç yükü altındaydı. Birikmiş zarar tutarı da çok büyüktü. Başta (Başkan Vekili Ertan Ülkü ve Belediye Şirketlerinin Mali Koordinatörü Mustafa Aran olmak üzere, çok ciddi çalışmalar yapıldı. O günün Vakıf bank Genel Müdürü Fehmi Gültekin de, büyük destek sağladı. ) Neticede şirketi düze çıkardık, rahat bir nefes aldırdık. Faizlerin büyük bir bölümünü sildirdik.
-1994/99 döneminde; geçmiş yıllar zararları sebebiyle, kâr dağıtımı kanunen söz konusu olamazdı. Daha sonraki yılları elbette bilmem mümkün değildir.
-Bu arada kendi döneminde hiçbir ciddi yatırım yapmamış, belediyenin imkânı yok diyerek, Büyük Kanal Projesini durdurmuş; Beş yıl boyunca SSK ve vergi ödemelerini hiç yapmamış, maaş ve ücretleri devamlı geciktirmiş, TANSAŞ’ı ve tüm belediye şirketlerini çok büyük zararlara uğratmış, belediyeyi ağır borç yükü altına sokmuş, (Varan 1 ve Varan 2 duyuruları ile 1994’te durumu, İzmir halkına aktarmıştık) hiçbir hukuki dayanak olmadan, İtalyan gemisi getirmiş, encümen kararı olmadan alımlar yapmış, çok hatalarla dolu bir metro ihalesini gerçekleştirmiş, belediyede çaycılık yapan bir garibandan bile milyarlarca liralık borç aldığını kayıtlara geçmiş, halâ seçim mağlubiyetinin hıncını taşıyan birisinin; iftira ye suçlamalarına şahit oluyorum. Hiçbir sözünü ciddiye almıyorum. Zira İzmir halkı hepimizi tanımaktadır. Kimin iş, kimin lâf ürettiğini bilmektedir.
Hayret bir şey? Başkanlığı bırakalı,21 yıl oldu. Bazılarının husumeti ve kini halâ devam ediyor…
