Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Şükran GÜNAY

Hikmetlere Tutundum Güvercinleri Yuvadan Uçurdum (I)

Şükran GÜNAY Yazar Şükran GÜNAY
24 Temmuz 2020
Şükran GÜNAY
2
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

“Yuvayı iki kuş yapar. “Şükran Günay

Ne yaptımsa başaramadım. Güvercinler bıkmadan usanmadan balkonuma geliyor, bin bir zahmetle büyütmeye çalıştığım çiçeklerimin dallarını budaklarını kırıyorlardı. Sabah akşam kovalamak zorunda kalıyordum. Kovalarken; yüreğim için için yanıyor, bağrımın ortasına doğru ateşi yayılıyor, göğsümün sıkıştığını hissediyordum.

 

Kovalamasam bir türlü, kovalasam bin türlü. Kovalamasam balkonumu dışkıları ile dolduracaklardı. Düzenli temizleyerek bu sorunu çözebilirdim, ama asıl sorun çiçeklerime verdikleri zarardı. Uslu uslu bir yerde otursalar, aşna fişne etseler hiç de rahatsız olmayacaktım. Kasımpatlarım, begonyalarım, maydanoz, nane, kırmızı biber, süs biber ve kuzukulaklarım kırgın kırgın bakıyorlardı. Kovalasam; vicdansızlığımın karşılığını kim bilir hangi köşelerden, nice bilinmez ellerden binlerce katıyla geri alacaktım. Ektiğimi biçeceğimi biliyordum.

 

Güneş, nurdan saçlarını balkonuma uzatmıştı. Fırsat bu fırsat diyerek çiçeklerimi sevmek, onlarla dertleşmek istedim. Balkon kapısını açar açmaz bizimkiler ‘pır!’ uçtular, karşı evin çatısına kondular. Dans edercesine dönüşleri, birbirlerine yaklaşıp uzaklaşmaları içimi ferahlattı. Ömrümün son demlerinde taksitle kaliteli bir fotoğraf makinası alabilmiştim. Koşarak çalışma odama gittim, makinamı aldım, izlemeye başladım. İnan, şaşırdım kaldım. Uzağı göremediğim için karşı çatılarda olanları tam görememişim. Şu teknolojiye nasıl hayran olmazsın? Ne güzel! Tüm detaylarıyla izleyebiliyordum. Vay çapkınlar vay!

 

Erkek güvercinler dişilerin peşinde koşuyor, çeşitli kurlarla onlara yaklaşmaya çalışıyorlardı. Köyden kente nerelere gitmedim ki? Kimler gelmedi ki gözlerimin önüne? Aşk peşinde koşan kızımız oğlumuz, kadınımız erkeğimiz. Açıkçası hepimiz… “Başkasına zarar vermeden sevmek sevilmek ve bunu yaşamın her kesiminde gerçekleştirmek varken; bir de yaptıklarımıza dönüp bakabilsek, vicdanımızı teraziye koyabilsek…” diye düşünürken gözlerim daha uzaktaki çatıya takıldı:
A! Sadece iki güvercin. Tanrım! Kimseler umurlarında değil. Birbirlerine kur yapıyorlar. Önce gagalarıyla öpüşüyorlar, sonra birbirlerinin etrafında Kafkas halayı çekercesine dönüyorlar, yan yana gelerek ufku seyre dalıyorlar, sevdalı nazarlarla bakışıyorlar, kısacası tam anlamıyla aşklarını yaşıyorlardı. Doğada nice güzellikler ve hikmetler var. Bunları yakalayacak zaman ve imkânlar veren Yaradan’ıma şükürler olsun. Güvercinlerin aşkını hem seyrettim, hem resimlerini çektim. O sahneleri görsen çok beğeneceksin. Hepsini baştan sona düzenleyerek Genel-Ağ (İnternet) ortamında kısa videolar olarak paylaştım. Lütfen izle, olur mu? https://www.youtube.com/feed/my_videos

Bilmem bilir misin? Egelilerin mutfağından ot yemekleri eksik olmaz. Hafta sonu Nürnberg/Dutzendteich bölgesinden hardal, dalgan topladık. Arkadaşım Hilmiye onları Ege usulü pişirdi, bana getirdi. Birlikte şapur şupur yedik. Almanya’da ot bulmak, hele de şehirlerde ne mümkün? Bulsan da kedi köpek uğramıştır diye toplayamazsın. Kesinlikle şehir dışına çıkmalısın. Günlük güneşlik havanın gelmesini beklemekse bir başka sıkıntı…

 

Çiçeğe durmuş hardallardan birini köklemiş eve getirmiştim. Saksının içine diktim. Ona bakınca ot topladığımız tarlalara gidiyordum ışık hızıyla. Anında doğada geçen çocukluğum, yıldırım hızıyla beynimin gizemli odalarında canlanıyordu. Şu insan beyni nasıl yaratılmış hiç araştırdın mı? Bir kök hardalın yaptıklarını görüyor musun? Çocukluğumu üç boyutlu film halinde gözlerimin önüne getiriyordu. Dolanıyordum benliğimle yemyeşil doğada. Turp, arapsaçı, ebegümeci, gelincik, hardal, gündöndü, iğnelik, yaban soğanı, yaban sarımsağı ve çeşit çeşit rengârenk açmış kır çiçekleri… Etrafımda uçuşan, doğadan bezenmiş renk ve desenleriyle kelebekler, su birikintilerinden zıplayan irili ufaklı kurbağalar, arada oradan oraya sıçrayan çekirgeler… Sözün kısası çocuk oluyordum hardallı saksıyı görür görmez. Duygularımdan kanatlarla canım ülkeme uçuyordum. Hurdasız hilesiz, tertemiz küçük kız saflığımla… Anlıyorsun değil mi?

 

Okul hazırlıklarım için çalışma odama girdim. Balkondan “Gruuu! Gruuu!” sesler geliyordu. Dikkatim dağıldı. Çalışamadım. Benimkiler yine gelmişlerdi. Kovalamak için balkon kapısına yaklaştım. Cam kapıdan önce dışarıyı gözledim. Ne göreyim? Hardallı saksıda buluşmuşlar! Güya hardalın arkasına gizlenmişler, kuyrukları dışarıda, oynaşıyorlardı. Allah’ım bu ne güzellik! Bitkinin koyu yapraklarının arkasında aşklarını yaşıyorlardı. “Yine mi siz!” diyecekken sustum. Sessizce ve çok dikkatlice, onları rahatsız etmemeye özen göstererek kapıyı açtım. Ne kadar da hassaslar! Hareket eden kuyruklar sus pus oldular. Öylece kaldılar. Tetikte bekliyordu ikisi de. ‘Kış!’ desem hemen uçacaklardı. “Artık buna dayanamam!” dedim ve ne olursa olsun onlara müdahale etmeme kararı aldım. İçimde kopan fırtınayı anlamışlar mıydı? Görünmez bir güç kulağıma fısıldar gibiydi: “Korkma! Bu garipler, bırak sığındıkları yerde kalsınlar. Yuvalarını kursunlar. “Nefesim daralırcasına oracıkta kaldım. “Yuva yıkanın yuvası yıkılır.” atasözü geldi aklıma. Kararımın doğru olduğuna yeniden inandırdım kendimi. Kaçmadılar. Tetikte oldukları, ‘süt dökmüş kedi’ misali hallerinden belliydi.

 

Bir ara balkona baktım, gitmişlerdi. Birinden vazgeçmek zorundaydım. Ya hardal ya da güvercinlere yuva yatağı! Onlara yer açmak için hardalı söktüm, attım. Çok geçmedi, geldiler. Gurlamalarından anladım. Balkonun kapısını kedi sessizliğiyle açtım. Aman! Prensler prensesler gibi kurulmuşlar saksının içine. Uslu dursalar bari diye düşündüm içimden. Daldım gittim bir yerlere… Benim sessiz kalışım onlara cesaret vermiş olmalı ki sevişmeye başladılar. Erkek güvercin eşine yer açıyor, saksının kenarlarında durmaya çalışıyordu. Dişisini gagasından, sağından solundan yokluyor, ona bir şeyler fısıldıyordu. Birbirlerini delice sevdikleri, arzu ettikleri hallerinden belliydi. Onların varlığından mutluydum. Çiçeklerim de benim gibi miydiler? Beni bağışlamışlar mıydı? Hardalı söküp attığımda kim bilir ne kadar canları yanmıştı.

 

Karşıya uçtukları anı fırsat bilerek evde bulundurduğum aşurelik yarmaları saksının içine döktüm. Baktım ki severek yiyorlar, olmadıkları zamanlarda saksının içine koymaya devam ettim. Biliyordum, yumurtlama zamanıydı. Geçen sene oğlum, sonra da komşum güvercinlerin yumurtalarını içleri sızlamadan fırlatıp atmışlardı. Çok ağlamıştım. Komşum ve oğlum açıklamaları ile beni sakinleştirmişlerdi ama, sen gel de benim yüreğimdeki sancıya sor! Vicdan azabından kurtulmanın, af dilemenin tam zamanıydı. Kanunlar ne derse desin, bu meleklerin yavrularını balkonumda büyütmelerine yardımcı olacaktım. Nasıl olsa haziran ayının sonunda yeni evime taşınacaktım. İlahî bir güç beni buna zorluyordu. Güvercinler kanalıyla bana verilen sinyaller vardı. Alacağım dersten emindim. Kim ne derse desin desem de umurumda değil diye düşünmek istesem de içimde bir korku vardı tabii olarak. Neden mi? Yasalar. Güvercinlere yem atmak bile yasakmış duyduğuma göre. Büyük abdestleri hastalık taşıyıcıymış. Bütün bunları unutmak istercesine ve inadına kararımdan şaşmadım. Yüce Allah’a sığındım.

 

Şaşkındım! Ben onlara saksıda yer açtıktan sonra sadece orada kaldılar. Diğer çiçeklerime zarar vermediler. Onların tek derdi yuvaymış. Benim gibi zavallı biri bunu nasıl bilebilsin? Kovulmadıklarını anladılar. Bitimsiz bir hız ve hazla yuvalarını kurmaya başladılar. “Yuvayı dişi kuş yapar.”demiş atalarımız. Senelerce buna inandım. Kıt aklımla yorumlar yaptım. Meğer hiç de öyle değilmiş. Yaşadıkça, gözlemledikçe nelerin farkına varıyor düşünen ve algılayan insan… Birbirini tamamlamayan iki insan yan yana gelmişse neye yarar? Ruhlarda buluşmamışsa birliktelik, ikiden bir olamamışsa iki yürek, nasıl bir yuva kurabilirler? Onlardan kurulan yuvanın bacası nasıl tüter? Arkadaşlarımız, dostlarımız, evlatlarımız veya yeni tanıdığımız kim olursa olsun, olgu yine aynı değil mi? Birbirimizi tamamlayamadığımızı bile bile sürdürmeye çalıştığımız ilişkiler eninde sonunda çatırdamıyor mu?

 

Bu meleklerim hiç de öyle değillerdi. Öylesine bir tutku ve dayanışma vardı ki aralarında, bunu ancak çektiğim resimleri izlediğinde birazcık anlayabilirsin. İzlerken dünyasını unutuyor insan. Bir başka âleme dalıp gidiyor. Komik bulacaksın belki, rahmetli annemle babamın kopyasıydılar sanki. Birbirlerine olan davranışlarını, yakınlıklarını onlara benzettim. Aralarındaki sevecen tutum, çalışkanlıkları ve küçücük saraylarındaki sıcacık aşkları ne kadar da çok benziyordu canım annemle babama… Bunu belgelemeli, bu öyküyü resimlerle geleceğe taşımalıydım. Yine o tanımsız güç, yüce Yaradan sayesinde içimdeki ses bana güç veriyordu: “Doğru, haydi! resim çekmeye başla!”

 

Paylaş
Etiketler: arapsaçıebegümeciEgelilerin mutfağıGelincikgündöndühardaliğnelikkır çiçeklerirenk ve desenleriyle kelebeklerTurpüç boyutlu filmYaban sarımsağıyaban soğanı
Önceki Yazı

Aksaçlılar Bildirisi: İnsanın ve Hayatın İçinden Sesleniyor

Sonraki Yazı

Kıntsugı

Şükran GÜNAY

Şükran GÜNAY

İlişkili Yazılar

Sonbaharda Aşk
Doğa-Çevre

Sonbaharda Aşk

12 Kasım 2025
5k
Her Kasımda Hallerim
Anma

Her Kasımda Hallerim

10 Kasım 2025
5k
Dün-Şimdi-Yarın
Edebiyat

Dün-Şimdi-Yarın

07 Kasım 2025
5k
Sonbaharda Hallerim
Doğa-Çevre

Sonbaharda Hallerim

20 Eylül 2025
5k
Sonraki Yazı

Kıntsugı

Yorumlar 2

  1. Mustafa Kemal ÖZGÜRSOY says:
    5 yıl önce

    Kuşların, börtü böceklerin, büyük ve küçük patili dostlarımızın yaşam alanlarını biz insanlar, onların ellerinden zorla aldık. Şimdi ise gerçek sahiplerine yaşamlarını çok görüyoruz. Dün benim balkona peygamber atı dediğimiz bir tür çekirge gelmiş. Salatalığı dadanmış. Sesimi çıkarmadım. Zira ben de suçluyum onların yaşam alanlarına müdahil olduğum için. Bir gün kaldı. Birkaç koca yaprak yemiş gece. Amma sabahleyin yoktu. Gitmiş. İnanın çok üzüldüm. Kalsaydı asla müdahale etmeyecektim.

  2. Şükran GÜNAY says:
    5 yıl önce

    Ne kadar da haklısınız Mustafa Bey.
    Aslında doğa zaman zaman isyanda ve biz insanlar tam olarak dersimizi ne zaman alırız bilmiyorum.
    Sonsuz teşekkürler yorumunuz ve doğaya duyalığınız için.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap