Mavi bir deniz,
Serin serin esen rüzgar,
Sabah güneşinin altın ışıkları,
Dürbünün tersiyle bakıldığında
Karınca yuvasını andıran Kadıköy iskelesi
Ve Haydarpaşa:
Küçük bir dağ gibi karşımda!
Bir biriyle yarışan vapurlar,
Martıların çığlık çığlıya kanat çırpışları,
Acemi askerlerin türkü yaktığı
Kurt başı gibi boğaza doğru uzanan
Haydarpaşa garı,
Duvarında canlı tablolar
Ve her an kalkacakmış gibi duran tren!
Selvi ağaçlarının gölgeleri.
Ayın hilal halini andıran
Haydarpaşa camii.
Mermer merdivenler;
Yan yana, iki tarafta, bir birinin ikizi.
İnsanın ruhunu okşayan
Su sesi;
Allı, püsküllü, sarı sarı çiçekler,
Gök kubbede asılı duran güneş gibi avize,
Harika işlemeli mihrap, minber
Ve ay yıldız süslemeli kürsü!
Madde ile manayı birleştiren
Zarif, görkemli,
Muhteşem bir eser.
Taşı toprağı altın diyerek gelenlerin son durağı.
Asker ocağından dönenlerin,
Gururla vagonlardan el salladığı,
Anadolu İstanbul arasının gönül bağı,
Gurbet kuşlarının uykusuz kaldığı yer.
Marmara denizinin kucağında
Şanlı Haydarpaşa!






















