Hayatın kuralları ertelemeye gelmez. Bu kurallar bütün hâlinde ancak bir mana ifade eder. Geçerliliği kabul edilir. Kuralların birini uygularım, diğerini uygulamam diye bir keyfi hareket yapılamaz. Çünkü böyle bir keyfilik, yaşantını törpüler, yanlışa vardırır.
Hayat kurallarının bütünlüğünde, yer alınmalıdır. Sonuçta hayat, tesadüfen oynanan bir tiyatro değildir. Ağaçlar arasında denize nazır parkın masalarında oturan insanlar gibi, gelişi güzel bir dağılım, hayat kurallarının bütünlüğüne karşılık olamaz. Hayatın bütünlüğü, masalarda bilerek ve belirli bir düzen içerisinde oturmuş sanatçılar gibidir.
Parkta, oturanlardan birinciler, gelişigüzel gelen ve dinlenmek amaçlı sohbet eden, böylece varlıklarını sürdürenlerdir. İkinciler ise; her masaya yerleştirilmiş, özel ses sanatçılarıdır. Ses sanatçıları müzikle birlikte, sanatlarını icra etmeye başlarlar. Masalardan yansıyan müziğin ahengi, tek ses gibidir. Müziğin ritmi, izleyenlerin gönlünü fetheder. İşte hayatın kuralları da masalara titizlikle yerleştirilmiş ses sanatçıları gibidir. Böyle bir düzen sayesinde, müziğin güzelliği ortaya konulur. Yoksa, sanatçının biri, masaya doğru uzansa, öteki ayağını masaya atıp sandalyesinde sallansa veya masaya sırtını dönse, müziğin ritmi yakalanabilir mi?
O hâlde hayat kuralları, acımasız olarak oyununa devam eder. Bu oyuna katılmak isteyen, baştan kuralları kabullenmek zorundadır.
Masadaki müzisyenler gibi, parçayı belirli düzende icra edersen, yaşantın mesleğin adına düzenli olur. Toplumda yer edinir, sözün dinlenir. Aksi hâlde yanlışınla sürüklenir gidersin. Fakat sanat ile uğraşan, belirli kurallarda icralarına devam eder.
Buna göre, masadan kalkıp kendini denize atan kişi, intihar etmiştir. Bu kişide hayatın kurallarına uymamış, aykırı davranmıştır. Bu davranışından çıkarılacak sonuç, kişi olarak, hayatın anlamını kavramadığıdır. Hayatın anlamını kavramış olsa, müzikle beraber, arkadaşları gibi masasında düzenini koruyarak, icraya başlamaz mıydı?
Masadaki sanatçılardan biri kalp krizinden vefat etse, onu bir kenara aldıktan sonra, müzikle beraber sanatçılar eseri icra etseler, topluma aynı nefis müzik ziyafetini yansıtırlar. O hâlde ölüm, hayatın kurallarını yaşantısına tatbik edecek kişi için değişmez. Kısaca şöyle diyebiliriz. Bir sanatçının ölmesi, kural gereği sanatın icra edilmesine engel değildir.
Hayatın kurallarını uygulamada figürler ertelemeye gelmez. Aksine ertelememekle hayat içinde anlamlı hareket etmiş olursun.
Hayatın kurallarına uyma konusunda, anlamlı hareketlerimizden beslenme, zamanı iyi kullanma ve yaşantıya ters düşmeme gibi işlevler vardır. Bu işlevlerin anlam bütünlüğünü bozan, iç ve dış etkenler karşımıza çıkar.
Hayat kuralları ertelenmeye gelmez. Bu kurallar birlikte bir mana ifade eder.