Bu konuda defalarca yazdım, hatta en son yazımda konteyner limanını Ünye’ye yapmanın ekonomik intihar olacağını söyleyecek kadar da ileri gittim. Özet:
Ünye’nin mevcut limanı şu anki ve yakın gelecekteki yük trafiğine yetiyor.
Dereyolu denizle buluştuğu yer, arka bölgedeki yaklaşık 40 ilin kuzey ülkelere yönelik yük trafiğini yönetmek için bir konteyner liman istiyor.
Ünye, Samsuna yakın, Samsun’da 3 büyük liman var ve 60 km ötemizde. Ünye’ye kadar gelen yük Ünye Limanını değil Samsun limanlarını tercih edecektir. Çünkü samsun’un limanları, tamamlayıcı diğer artıları ile de öne çıkacaktır.
Fatsa ve Altınordu’da 2 OSB var ve 2’de devam eden OSB çalışması var.
Ordu’ya liman kazandırmak için emek verenleri kutluyorum ancak yer seçimi Ünye olursa bunun ekonomik intihar olacağını düşünüyorum.
Yapacağımız konteyner limanı ile;
Güneyden kuzeye 40 civarı ilimizin kuzey ülkelerine yönelik yük trafiğini sağlamalıyız,
Kuzey ülkeleri ile Ortadoğu ülkeleri arasındaki yük trafiğini sağlamalı, bu limanda aynı zamanda tamamlayıcı hizmetleri de verebilmeliyiz.
Aynı zamanda Türk Cumhuriyetleri’ni de bu denkleme dahil ettiğimizde meselenin hacminin inanılmaz noktalara vararak Ordu’yu uluslararası bir lojistik merkeze dönüştürdüğünü de dikkate almalıyız.
Kuzey ülkeleri ile Ortadoğu ülkeleri arasındaki karşılıklı hammadde trafiğinin Ordu konteyner limanının etrafında işleme merkezlerini kurmalı ve gelen hammaddenin mamul ürüne dönüştürülerek ihracatını hedeflemeliyiz. Bunun için; ihtisas OSB’ler, depo-antrepo vb. lojistik hizmetleri, gümrük sigorta vb. tamamlayıcı hizmetleri gibi çok yönlü çalışarak hazırlıklar yapmalıyız.
Konteyner limanının yük ihtiyacını karşlılamaya yönelik ilimizde; tekstil, su ürünleri, makine imalatı, gıda-çikolata, mobilya vb. kümelenme potansiyeli olan sektörlerde ihtisas OSB’ler kurmalıyız.
Konteyner limanının yük ihtiyacını karşılamaya yönelik ilimizde; Organize küçükbaş üretim bölgeleri, organize besi bölgesi, organize süs bitkileri üretim bölgeleri, organize çilek üretim bölgesi gibi toplu üretim ve yetiştiricilik potansiyeli olan alanları değerlendirerek büyük ölçekli üretimlere dönüştürmeliyiz.
Tüm bu sektörlerin yan sanayilerini titizlikle çalışarak kurmalıyız. Bildiğiniz gibi yan sanayisi olmayan-gelişmeyen sektörlerin ana sanayisi gelişmiyor malesef.
Karadeniz çanağı ülkelerinin liman kentleri arasındaki yük trafiğini yönetmeyi hedeflemeliyiz.
İŞLEME, YETİŞTİRİCİLİK, ÜRETİM vb. oluşacak yoğun çalışmalara yönelik nitelikli işgücü oluşturmaya yönelik kapsamlı ve titiz çalışmalar yapmalıyız. Yani iddaa ediyorum: konteyner limanı ve tamamlayıcı işleme, yetiştiricilik ve üretim alanlarıyla birlikte muhtemelen üçte biri nitelikli olmak üzere 100.000’e yakın istihdama ihtiyaç olacak. Çalışanları aileleriyle birlikte
düşünürsek (karı koca iki çocuk) 400.000 kişi buradan ekmek yiyecek. Yani bu kadar önemli bir konuyu çok sığ ölçülerle geçiştirerek sıradan bir liman çalışmasına dönüştürüyoruz ya yuh olsun bize.
Son kez söylüyorum: TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN KUZEY ÜLKELERİ, TÜRK CUMHURİYETLERİ VE ORTADOĞU ÜLKELERİ ARASINDAKİ TÜM TİCARİ TRAFİKLERİNİ YÖNETMEK ÜZERE STRATEJİK BİR KONTEYNER LİMANINA İHTİYAÇ VAR.
Tarih, bize tarih yazacak asırlara meydan okuyacak büyük bir fırsat sunuyor. Kara bizim: tarih mi yazacağız? Denizin ortasında bir çukur kazıp ölü yatırıma mı dönüştüreceğiz?


















