Haşat ağa kasabada, paltosundan tanınırdı. Çünkü palto, parça parça yamanmış ve her yamadan renkli iplikler sarkıyordu.
Haşat ağa cadde ve sokakları arşınlar ve herkese selam verirdi. Kasabada evsizler kralıydı. Onun için, nerede akşam orada sabahtı. Hava muhalefetinde metruk binalardan birinin içine girerdi.
Fırına gelen odun kamyonunun boşalmasına yardım eder ve odunların üzerinde de ekmeğini yerdi. Bazen odunların arasında uyurdu. Paltosu yıllara meydan okuyordu. Renkli palto, yorgan yerine geçiyordu. Boyunlu kazağı ve botları tarihiydi. Botları eski askerlerin kar ve soğuk havalarda giydiği cinstendi.
Derenin denize döküldüğü yerde suya girer ve tekrar kasabaya dönerdi. Ona göre soğuk sıcak fark etmezdi. Yalnız, yaşı ilerledikçe, çocukların oyuncağı olmuştu. Çocuklar Haşat ağaya taş atar veya paltosuna, kutu bağlarlardı. Haşat ağa yürüdükçe, kutular yerini belirtirdi.
Paltosuna takılı kutuların takırtısı ve yenilerin eklemesiyle, sürüklenerek giden ağa görülmeye değerdi. Gürültüden rahatsız olanlar, zaman zaman onu kutulardan kurtarırlardı. Çocuklar kutuların içerisine çakıl taşlarını koyup paltosuna bağladıktan sonra gürültü ayyuka çıkardı.
Durakta uyuyan, Haşat ağanın iki ayağındaki zincirler dikkat çekmişti. Bu defa görenler, bu kadarı da olmaz, demişlerdi. Kendine yapılana, bir şey demeyen ağa zincirlenmiş ayaklarla fırının arkasında ekmek yiyordu.
Fırın çalışanlarından biri, zinciri kırdı. Ağa elini salladı ve dolaşmaya başladı. Geçmişini bilmeyen kasabalı, onun köylerden geldiğini sanıyordu. Halbuki kasabada bekçilik yaptığı bilinirdi.
Geçenlerde yağmurdan korunsun diye kilimden yağmurluk yapıp giydirdiler.
Haşat ağa akşam üzeri, elbiseleriyle denize girdi. Fakat bir daha çıkmadı. Bu haber kasabada yayılınca arama çalışması başladı. Aramalarda bulunamayınca, sahilde herhangi bir yerden dışarı atılacağı sanıldı. On beş gün geçtiği halde deniz onu dışarı atmadı. Haşat ağa kaybolmuştu. Denize girenlerin bilgisine tekrar başvuruldu. Görenler denize girdiğini onayladı.
İlçenin yakınında, kilim kıyıda görüldü. Fakat Haşat ağa suya gömülü kalmıştı.
Haşat ağa uyuyor diye espri konusu olmuştu.
Hasan TANRIVERDİ























