“Sevgi, doğanın ikinci güneşidir.” Chapman
“Bir insanı sevmekle başlar her şey…”
Sait Faik Abasıyanık
Pembe zambaklı günlerimden söz etmek istiyorum. Afyon’da kızımın yanında olduğum zamanlarda tv kanallarından haberleri izledim.
Coranavirüs hastalığı (COVID-19), Çin’de hızla yayıldı. Ülkemizde de yayılacağı endişesindeydim! Düşündürücü bir olaydı ve gözle görülmeyen sinsi bir düşmandı! Bu düşmandan kendimizi ve sevdiklerimizi nasıl koruyacaktık?
Afyon’dan yeni dönmüştüm evime. Birkaç gün sonra haberlerden duyduğuma göre; Coranavirüs Salgını (COVID-19) ülkemizde hızla yayılmaya başladı ve sokağa çıkma yasağı geldi.
İhtiyaçlarımı temin etmek amaçlı markete gittim. Gerekenleri aldım. Kasaya yöneldiğim sırada oradaki çiçek soğanını gördüm. Evet, bir tane kalmıştı, onu ben aldım. Paketinin üzerinde görkemli bir zambak resmi vardı. Çok mutlu oldum!!
Bu görkemli çiçeğin soğanı biraz örselenmişti. Buna rağmen ben ekeceğim saksıya, ya çıkar ya çıkmaz dedim. Umutla ektim. Toprakla buluştururken şunları söylediğimi hatırlıyorum: Seni dikiyorum, sevgimle büyüteceğim!
Coranavirüs Salgınının evde tutuklu ettiği günlerimde bana teselli kaynağı oldu. Tam bir ay bekledim. Her balkona çıktığımda da gözlerim saksıya takıldı, durdu. Haydi, be çiçeğim çık artık. Seni dört gözle bekliyorum, beni üzme! Dedim.
Evet, ektiğim tohumun görkemli çiçeğini görmek istiyorum. Diye her gün en az beş kere söylendim. Sonraları çıkmasını beklediğim gün geldi. Yemyeşil sürdü, çıktı bir yaprak verdi! Sevincimi anlatmam olanaksız! İki gün sonra sürgün bir iken iki oldu, üç oldu, boyu uzamaya başladı. Sadece Yaprakları büyüme eylemi gösterdi.
Beklerken gözlemimi sürdürdüm. Tam bir buçuk ay bekledim. Ne gördüm dersiniz? İki tane tomurcuk… Tomurcuklar her gün biraz daha büyüdü, gelişti. Derken artık açılma zamanı yaklaştı. O görkemli çiçeğini yarın açar, diye düşündüm. Bir gün erken kalktım. Bir bakayım, diye mırıldanarak balkona doğru gittim. Gözlerimi ovuşturarak baktığımda ne göreyim; evet o görkemli çiçeğimin renk renk açıldığını… Belli ki, sevgime karşılık verdi ve açtı! Sevindim, mutlu oldum!
Asıl adı pembe zambak… Çok örselenmişti soğanı, çıkma olasılığı yok gibiydi. Emeğime ve sevgime cevap verdiği düşüncesiyle adını ‘Sevgi Çiçeği’ koydum.
Zambağın anlamını araştırdım: Binlerce yıllık tarihi birikimle inşa edilmiştir. Mitolojilerde kendine yer bulur. Saflığı, gücü, asaleti ve doğurganlığı simgeler. Zambak çiçeği ayrıca;
– Asalet (Batıda kraliyet aileleri ile özdeşleşir)
– Annelik ve doğurganlık,
– Yeniden doğuş ve canlanma,
– Temizlik, masumiyet ve saflık,
– Gençliğin ve güzelliğin anlamlarını taşır.
Bu nedenle zambak motifli bir kolye ya da bileklik şeklinde anneler günü armağanı olur. Sevgilinize ya da eşinize sevgililer günlerinde tercih edebileceğiniz pembe zambaklı bir motiftir…
Yazımızı sonlandırırken ‘Sevgi Çiçeğim’i şiirleştirmek yerinde olur kanısındayım:
Sevgi Çiçeğim
Umutla yeşerdi her an gözlendi,
Güneşi tenine emip köklendi,
Tomurcuk olması gün gün beklendi,
Ne de görkemlisin Sevgi Çiçeğim.
*



















Çok içten çok tatlı bir yazı okudum. O zarif duygularınızın ve altın kalbinizin güzelliğini ne kadar anlamlı yazıya dökmüşsünüz. Tebrik ederim sizi pembe zambaklı asil kadın.
Çok tşk ederim sevgili Harika hanım esenlikler dilerim.
Güzel ve üretici bir yazı. Sevgi o kadar kutsal ve içten ki toprağa atılan ölü bir tohumu işte öyle canlandırır…
Ellerinize, emeğinize sağlık. Sevgi her şeyin başı derler. İşte gerçek bu. Ben de bu duyguyu sokaktaki kedi ve köpeklerde yaşıyorum. Onları ne kadar çok severseniz, size olan yakınlıkları o kadar artıyor.