Yolunuz açık olsun sayın Babacan. A n c a k: “Frenleyemediğimiz kuşkularımız nedeniyle, vaadlerinizin yakın takipçisi olacağımızın da bilinmesini isteriz. “
Diyorsunuz ki;“İnsan hakları ve özgürlükler konusunda en yüksek standartları hedeflemek, ileri demokrasi için ısrarla çalışmak, hukukun üstünlüğü ilkesini tavizsiz bir şekilde savunmak, itibarlı kurumları ve kuralları esas alan bir ekonomi politikası uygulamak, çevreyi korumada güçlü bir irade ortaya koymak ülkemiz için yeniden önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir.”
Bu sözlerinizin her cümlesine yürekten katılmakla birlikte, ülkenin getirildiği durumda, o günlerde “Ümmetin bir parçası olarak” payınız olduğu gerçeğinden hareketle kuşkulu TAKİBİMİZDE OLACAKSINIZ.
Siz “toplumumuzun hür, müreffeh, mutlu ve barış içinde yaşayan bir toplum olmasını isteğinizi” dile getiriyorsunuz. Yıllardır bizim talebimiz de tam budur.
Kuşkumuz, sizlerin bunun farkına yeni varmış olmanızdandır..
Diyorsunuz ki;“Halkımızın ve özellikle de gençlerimizin geleceğe umutla ve güvenle bakmalarını arzu ediyoruz”
Bu sözlerinizin aksini talep etmeyi ülkeye ve millete ihanetten sayarız.
Ancak bakışınızdan kuşkuluyuz… Kuşkumuz, 4 milyonu aşan işsizimizin yarısının yaş ortalamasının 25 civarında oluşunun farkına yeni varmış olmanızdandır. Bunca güveni kaybettiren, köprüleri atmakla sadece geride bıraktıklarınız mıdır?
Madem ki; ülke yönetiminin bir ucundan yeniden tutmak için soyundunuz; bu hedeflere ulaşmak için,; yapacağınız çalışmayı bizler de siyasi ve toplumsal sorumluluğumuzun bir gereği görüyor izlemeye alacağız. Girişimlerinizden umutlanmak istiyoruz. Ülkenin düştüğü siyasi, ekonomik, hukuksal, toplumsal bataktan kurtarılması adına umutlanmak istiyoruz.
Umutlanmak istiyoruz; zira ülkenin demokratik sistemi her alanda yaralar alırken, kuşkularımızın temelini oluşturan dirayeti bu kez göstereceğiniz umuduyla umutlanmak istiyoruz. Bunu yapabildiğinizde siliniverir geçmişiniz hafızalarımızdan. Zira bizler “Türklerin “nisyan ile malul” bir hafızaya sahip olduklarını biliriz.
En önemli çalışma ilkelerinizden birisinin katılımcılık ilkesi olduğunu belirtip, çoğulcu demokrasiden ve (Farklı görüş ve düşünceler arası) diyalogların esas alınacağından söz etmektesiniz. Kapsayıcı çözümlere elbette ki evet. Hemfikiriz bu konuda. Tam da beyan ettiğiniz şekilde özgürlükçü tam demokrasiye ulaşılacağına inanıyoruz bizler de…
Tam da bu noktada “Dünlerde” neredeydiniz sorusu aklımıza yine takılmıyor değil!.
İçinizden kimin kafasına taş düşüp de gerçekleri- doğruyu-iyiyi güzeli bir anda görür olmuşsa olmuş, kötü gidişin dönüşü, zarardan dönüşün başıdır. Ve kârdır. Sakın yanlış anlaşılmasın, bu konuda eleştirdiğimize bakmayın. Çıkışınızı, geç de olsa ibretle hatta biraz hayretle ama alkışla karşılıyoruz ve u m u t l a n ı y o r u z! . . .
“Eğitim, Hukuk, Özgürlük, Sanayi, Turizm, Tarım, İhracat, İthalat, Doğa katliamları… Ve her türden yıkım, kıyım, yolsuzluk, soygun, vurgun, talan, peşkeş hukuksuzlukları ülke üzerinde hakimiyet kurarken sizler nerelerdeydiniz?” derken iyiye doğruya güzele hasretimizi dile getiriyoruz.
Keşke bu cesareti, ülkenin ekonomisi, tarımı, sanayisi “tek adam” insiyatifine ve insafına bırakılmadan, içinizden üçü beşi çıkıp “Aklımızı başımıza alalım – gidişat kötü” diyerek uyarıp gösterebilseydi de işler “batak” noktasına kadar gelmeseydi.
Keşke “Ümmet” değil “Millet” olduğumuzu yıllar önce göre bilip gereğini yapabilseydiniz.
Söyleyeceklerimizin çoğunu erteleyerek; “Biz toplumumuzun hür, müreffeh, mutlu ve barış içinde yaşayan bir toplum olmasını istiyoruz” temenninize “Özlemle – bizlerde!” diyerek katılıyoruz.
*
Başarılarınız daim olsun….
Zaman sizi, “Demokrasiyi araç görüp” Tek Adam’lığa evrilenlerden eylemesin.
Salt bizim değil, 82 milyonun takibindesiniz Sayın Babacan.
Demokrasi, özgürlük, hoşgörü, huzur, güven, hak, hukuk, adalet diyerek bu yolda atacağınız her adım bu ülkenin içerde ve dışarıda hem barışına hem saygınlığına katkı koyacaktır.
İtibarı saraylarda arayanlara ders verin… Ki gönüllerde tahtınız olsun.