Geziye katılmışsan, faytonla tur atman gerekiyordu. Çünkü fayton turu, geleneksel hale gelmişti. Bu bir iç isteğini yerine getirmekti. Fayton döşeli ve atlar bakımlıydı.
Hanımla faytoncuya işaret ettik. Faytoncu yaklaştı:
-Dönüş var mı? Diye sordu.
Hanım:
-Hayır dönmeyeceğiz, dedi.
Gezi yoluna girmişsen, köprünün altındaki gölette kuğular için durulur ve onların dansları izlenirdi. Renkli ışıklarla gölette kuğuların dansını hayranlıkla izledik. Siyah ve beyaz kuğular, bize renkli anlar yaşattı.
Korkuluklardan kuğuları seyretmek doyumsuz bir zevkti. Faytoncunun dönüyoruz, sözü bizi kendimize getirdi. Bu arada, koşarak gelen genç, korkulukları aşıp göle atladı. Sırt üstü renkli ışıklara çarptı. Elektrikler kesildi, kablolarda patlamalar oldu. Gencin bağırması, gürültüyü bastırdı.
O heyecanla faytona geçtik. Atlar gibi insanların da olay, umurunda değildi. Bulutlar karışmış ve yağmur damlaları gelmeye başlamıştı.
Işıklı direklerden geçip bitiş yerine vardık. Faytondan indik, dönüşü yürüyerek geçirmeyi düşündük. Taşlara çarpan, dalgalar ilgimizi çekti. Kıyıya biraz daha yaklaştık ve dalgaların kayalardan aşmasını ilgiyle izledik.
Göletteki olayı sindirmeden, üç çocuk koşup dalgalara atladı. Bunlar ne yapıyor, dalgaların şakası olmaz. Gözümüzün önünde cereyan eden olay normal, değildi. Çocuklardan kısa boylusu dalgayla yere çakıldı ve hareketsiz, kaldı. Diğer ikisi sürüklendi. Çocuklara bakmak istemedim.
Irmağın denize döküldüğü yere yürüdük. Irmak bulanıktı, adeta çamur akıyordu. Deniz ile arasında bir çizgi oluşmuştu. Çizgi değişmiyordu. Akarsuyun önünde iki kayık bağlıydı. Kayıklar dalganın hareketine uymuş sallanıyordu. Kuğuların dansı değil kayıkların dansı, dedim.
İki gençten biri, kayığın bağlı olduğu yere yaklaştı ve ipi çözüp içine atladı. Dalgalar kayığa dans ettiriyordu. Dansa bakmayan genç, herhalde açıkta devam etmek için gayret ediyordu. Kayık ise dalgaların ritmine uymuş hareketliliği artmıştı. Arkadaşının bağırmasına aldırış etmeyen genç, kayıkla inip kalkıyordu.
Dalgalar öyle hale, geldi ki kayığı, duvara çarptı. Genç içerisinden suya fırladı ve son dansını yapıyor gibiydi. O kadar bağırmalara aldırmamanın sonucu bu olacaktı. Kayık yandan yarıldı. Arkadaşı hemen halat attı ve gence beline bağla seni kıyıya çekeyim, dedi.
Bağrışma sesleri duyulmuyor ve kimse kurtarmaya yanaşmıyordu. Dalgalar yükseliyor ve kayığı parçalarıyla dibe indiriyordu. Genç ise batıyor ve çıkıyordu. İki defa çıkarken el salladı ve üçüncüsünde eli bir daha görülmedi.
Akar suyun tarafına geçtiler ve oradan çocuğu çekmeye çalıştılar. Dalgalar aman vermiyordu. Biz de yakındaki polis karakoluna haber verdik. Polisler koştular. Biz taksi tutup geri döndük.
Gezi yolunda fayton zevkimiz; kuğuların dansını bozan genç, dalgalara atlayan çocuklar ve kayıkla dansa kalkan gencin acılarıyla son buldu.
Sevinçle başlayan fayton gezimizde, gençlerin akılsızlığı ile içimiz karardı.
Günün felaketlerine bizzat şahit olduk.
Hasan TANRIVERDİ























