Eylülle gelen mutlak ayrılıklar vardır
Ne desen ne söylesen
dünya hep dardır
Bülbülün çilesi hep ahu zardır
Ömrün sonbaharıdır zaman çok dardır
Mis kokusu gelir bağın bahçenin
Hasadı gelmiştir artık üzümün narın
Gidip gelmeyenlere varsa intizarın
Ezer süzersin hayatı
İmbiklerden geçirir
Kaynatırsın katran karası
özlemlerini
Olgunlaşır acıların kaynar kazanlarda
Zamanıdır pekmezin şıranın
Ya da gezersin her renğinde yaprağın
Önce yeşil sonra alıal moru mor
Sonra sarının her tonu
Sonra bir türkü tutturur ağaç eziktir sonu
‘Yaprak gazel olmuş durur mu dalda
Vefasız güzelden bize ne fayda
Bu ayda olmazsa gelecek ayda
Ölürüm vazgeçmem sevdiğim senden’
Başın eğer dinlersin
Gezersin diyâr diyâr
İnlersin yâr yâr
Ne arar sorar ne de duyar
Derdini yoklarsın şuranın buranın
Derdi çeşit çeşitmiş
Her kulun her diyârın
Ağaca dedim ki dün
Derdim büyük
Ağaç dedi ki
Bak ben de derdimden ne haldeyim
Nar gibi kızarıp
Yeşilken sararıp solanım
Sonra gazel olup yollara dolanım
Dertlendi ağaç derdime
Ses verdi eylülüme
Taş olayım varsa bir yalanım
Ne olursa olsun kavlin kararın planın
Gelmişse ayrılık vakti
Yarımyamalak bırakır gidersin her işi
Canım cananım
Sonu yok ki
Adı yalan bu dünyanın
Şükran Uçkaç Yargı
Sazsızozan
19 Eylül 2019
Ankara























