Ekmeğini kömürden kazanan bir emekçinin karası, kir değildir. kömür karasıdır o, yüz karası değil!.. Su temizler onu! Duvar ustası, boya ustası hoş görünmez göze iş kıyafetiyle, kirlilik değildir bu. Aksine ekmeğin emekle kazanıldığının kanıtıdır o görüntü. İş bitiminde eser kalmaz kirlilikten.
Kirlilik erdemlerin kaybedilmesidir.
Erdemlerini kaybeden birey kirlenmiştir. Kirli bireylerin çoğunlukta olduğu toplum da kirlenmiş demektir. Kirlenme, bir toplumda, tepeden başlayıp dalga dalga yayılmışsa tabana, toplum tehlikede demektir. Bazıları bu durumu, balığın baştan kokması olarak nitelerken, bazıları da tuzun kokması olarak adlandırır. %90’ı Müslüman olan ülkemizde ise, arkasında kıyama durduğu imamı örnek alan cemaatin davranışı ile ilişkilendirmek en doğrusudur. İmamın yaptığını, cemaatin daha ileri götürmesi psiko-sosyal açıdan doğaldır. Ancak, bu kirlenmeye masumiyet kazandırmaz!.. Kirlenmenin önlenmesinde imama(!) büyük iş düşmektedir bu noktada.
En iğrenç kirlilik, bir görevin ifası için verilen yetkinin çıkar amaçlı kullanılmasıdır. Bunun için yandaş yaratılmasıdır. Örgütlenme illaki, silahla dağlara çıkmak değildir. Uyuşturucu baronunun emrinde olmak değildir örgüt üyesi olmak… Var olduğu iddia edilen malum örgütler içinde yer alıp, gizli ve gayri meşru yollarla hükümetleri devirmek gayretleri de değildir. Rant için ihaleler ayarlamak, çıkar sağlamak ve yeni yandaş kitleleri yaratmak, kanunların arkasından dolanarak kılıf uydurma amaçlı teşkilatlanmanın da adı örgütlü olmaktır. Hem de en gizlisinden!.. En soysuzundan!.. Hem de en pisinden!..
Hırsızı korumaktır kirlilik.. Hırsıza, arka çıkmaktır.. Yolsuzluğun üstüne gitmemektir. Hem garibin gurabanın yetimin hakkını yedirmem deyip, tersi duruma zaman hazırlamaktır kirlilik. Yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik ülkenin sorunu değilmiş gibi davranmaktır. Toplumsal yaraları görmeyip, patlamaya hazır toplumsal çığlıkları duymayıp, inatlaşırcasına “yola devam” naraları atmaktır kirlilik.
Toplumsal talepleri yok sayıp, her gün yeni gündemler yaratmaktır..
Siyasette öfkeyi hakim kılmaktır, hele bu öfkeyi hitabette bir sanatmış gibi yutturmaksa kirliliği katmerleşmektir. Kirlenen bir siyaset, ülkeyi açmazlara, açmazlar kavgaya, kavgalar yıkıma götürür!.. Bu ülkeyi inat ve öfkelere, kurban etmek hiç kimsenin haddi ve hakkı olmamalıdır!..
Aç çoksa bir ülkede, hırsızı çok demektir!.. Tutuklusu çoksa bir ülkenin orda hukuk yok demektir. Ne ile suçlandığını bilmeden, 20 aydır içerde tutulanlar, “adil, hızlı dışarıdan ve eşit hukuk kurallarıyla yargılanmak istiyoruz” diye feryat ediyorlarsa, ve bu feryatlar ilgili makamlara ulaşmıyorsa, orada hukuk da kirlenmiş demektir.
Dokunulmazlık kirliliktir… 600’ü aşan dosya sayısı da bu kirliliğin açık göstergesi!.. Kirlilikten kurtulmak için, halkın siyasilere olumsuz bakışına neden olan dokunulmazlık konusunun göz ardı edilmemesi çok önemli bir konudur.
Yanlışları doğru göstermektir. Halkın aldatılmasıdır.. Takiyyedir kirlilik!.. Vicdanları esir almaktır. Esir almak için yeni vicdan avına çıkmaktır kirlilik. Hemfikir olmadıklarını ‘çirkinlikle’ suçlamaktır. Düşüncelere ipotek koymaktır!.. Dayatmaktır!.. Evet’i hayır gibi yutturmaktır. Ya da hayır’ı evet gibi..Yanlışı doğru gibi… Bir gün önce söylenenden cayarken bile, karşı tarafı izansızlıkla suçlamaktır!..
Kavramların içini boşaltmaktır!.. Demokrasinin, parmak sayısındaki üstünlüğün tahakküm ve dayatma gücü olarak görülmesi, barışın, yandaş dayanışması olarak algılanması, özgürlüğün, devletin temel ilkelerinin ortadan kaldırılma hakkı olarak görülmesidir kirlilik…
Duyguları köreltmektir, insanları etkisizleştirmektir. Kurumları, işlevsizleştirmek, itibarsızlaştırmaktır.. Güvensizleştirmektir!.. Yandaş olmayanlara olmadık hakaretler yağdırmaktır.. Korkutmaktır, gözdağı vermektir. Korkmanın doğal, korkutmanın sapkınlık olduğunu bile bile.. Muhalife duyulan kini, küçümsemeyi, istihzalı gülümsemeye dönüştürüp rakibi alaya almaktır. Bir siyasetçinin rakibine hakaret ederek, küçüldüğünün bile farkına varmamasıdır kirlilik. Siyaseti kirleten, siyasetçinin kendisidir., ve bu kirliliği temizleyecek bir temizlik ürünü henüz imal edilememiştir. Tek çare, kirli siyasetçiden kurtulmaktır. Kirletmenin hesabı da gelecek nesillere bırakılmadan ödetilmelidir. Siyaseti gizli emeller için araç olarak kullanmaktır kirlilik
“Mahkemeleri kadıya mülk görmektir!.. Bireysel ve siyasi geleceği bu düşünceye göre şekillendirme gayretleridir. Bu gizli emelin halka demokrasi olarak yutturulmasıdır. Ulusal temel değerleri hiçe saymaktır kirlenmek!… Komşularla “sıfır sorun” politikasıyla kırmızıçizgileri bir kalemde silip geçmektir. Hukukun üstünlüğü, tehlikeye düşmüşse kirlilik had safhadadır.!… hukuku, siyasetin emrinde bir genel müdürlük pozisyonuna düşürme gayretleri sürdürülüyorsa, kirlilik için alarm zilleri susmuyor demektir. Kirlenmiş siyasetten medet ummak, çareyi kaf dağının ardında aramaktır!.. İnanıyoruz ki;
Yoksulu çoksa bir ülkenin; Hırsızı çok demektir!.. Tutuklusu çoksa bir ülkenin; Adaleti yok demektir!… Güneşi balçıkla sıvanıyorsa bir ülkenin; İnsanlar ışığa muhtaç demektir!.. İşte, o gün, tek çare; ‘Bursa nutku’ devreye girecektir!. Son çağrı!.. Durum acil…
Çevresel kirlilikten kurtulmak için, çevreciler; toplumsal kirlilikten arınmak için toplumcular!.. Görev başına!..
