Bir Erzurum türküsü “Eledim eledim, höllük eledim/ Aynalı beşikte bebek beledim” diye başlıyordu. Kaç yıllık bir türkü bilmiyorum ama en az yarım asır önce duymuşluğum var.
Daha televizyon dünyaya arzı endam etmeden önce radyo hemen hemen her evin demirbaşıydı. Zamanın şartlarına göre yayın yapardı. Yurttan sesler korosu, arkası yarın, beraber ve solo türküler ve şarkılar, yarışma programları, çiftçiye dair programlar. Radyo tiyatrosu ve haber bülteni başlıca programlardı.
Müzik programları olarak; Türk Halk müziği, Türk Sanat Müziği, Türkçe Sözlü Hafif Müzik gibi programlar da yapılıyordu.
Bazen türkülerin hikâyeleri bazen de atasözlerinin dilimizde yer alışının sebepleri işleniyordu. Yani hem bilgilendirici, hem eğlendirici, hem de haberdar edici programlar vardı.
Ben başlıkta da belirtilen türkü sözünü duyunca pek anlam verememiştim. Aynalı beşik ne demekti, höllük neydi, höllük neyse niye eleniyordu ve beşikte işi neydi?
Bundan yarım asır önce her bilgiye ulaşmak kolay değildi.
Zaman içinde höllük denilen şeyin beşikte bebeklerin altına konulan özel bir toprak olduğunu öğrendim.
Anadolu’nun bazı bölgelerinde bebeklerin altına konulan, konulmadan önce elenip toprak veya toz haline getirilen, bebekler altını ıslattığında sıvıyı çekip bebeğin altının ıslak kalmamasını sağlayan toprak türü imiş. Hatta bazı yörelerde bebeklerin tenini yakmayacak kadar ısıtılıp öyle yerleştirilirmiş beşiğe. Böylece uzun süre bebeğin üzeri açılmadan durması sağlanıyormuş. Bu da özellikle kış aylarında bebeğin üşümemesini sağlıyormuş.
Ben Karadeniz’in sahil kısımlarında yaşadığımdan bizim oralarda böyle bir adet yoktu. Bizim oralarda bebeklerin beşiklerine küçük bir kap yerleştirilir, kamışlar birbirlerine sarılır bir ucu kabın içinde, diğer tarafı bebeğin idrar çıkaran yerine olurdu. Böylece sıvı maddeler doğrudan kaba akardı. Bu kaba “havrizlik” denirdi bizim oralarda. Doğrusu höllük ismini duyunca çok şaşırmıştım.
Şimdi hazır bezler olduğu için ne “havrizlik” ne de “höllük” diye bir şeye ihtiyaç yok. Bize sadece bir döneme ışık tutan türküsü kaldı.
Aynalı beşik konusu ise bundan ayrı değerlendirilmeli.
Türkülerimiz bir devre ışık tutan gönül nağmelerimizdir bizim…