Annem
Annem
Ah annem;
Önce senli cümleler kuruyorum. Çünkü sensiz olmuyor, kendimden biliyorum.
Babam.
Hasretini çektiğim koca çınarım.
Çeyrek yüzyıldır babasız ve desteksiz yürüyorum özlemle.
Ancak size bir sır vereyim mi ‘baba ölünce ocak söner’ diyorlar ya hani; annen gidince memleketin ölüyormuş, onu anladım. Ağabey, abla, kardeş candır ama herkes önce kendi çocuğunu çağırıyor sofraya.
Hani görmesek de bir ahizenin ucunda sesini duysaydım o da yeterdi anne babamın.
Sevgili velilerim;
Bizim için çok önemlisiniz.
Bir ebeveyn için yaşarken ölmek demek evlatları ile ilgilenmemesi demektir. Tersten yazayım; ilgisiz ebeveyn ölü ebeveyn demektir.
İşte biz babalar kahvaltısı ve anneler çayı etkinlikleri, atölye çalışmaları ile farkındalığı artırarak velilerimizi eğitim süreçlerine dahil etmek istiyoruz.
Biliyoruz ki eğitim, anne-baba-öğretmen üçgeninde kurulur; bir kenar kırılırsa bütün yapı çöker.
Veliler, eğitim sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır; ancak katkılarının niteliği her zaman olumlu sonuçlar doğurmuyor ne yazık ki.
Bazı veliler eğitim sürecine gereğinden fazla müdahale ederek öğretmenin otoritesini zayıflatırken, bazıları da tamamen geri planda kalarak çocuğun gelişiminde ciddi boşluklar oluşmasına sebep oluyor.
Ebeveynin çocuğuna vakit ayıramadığı için nakit ayırdığı zamanlardayız. Velinin ilgisizliği ya da aşırı ilgisi öğretmenin omuzlarında taşınmaz yük oldu bu aralar.
Eğitim anlayışları arasındaki farklılıklar da okullar üzerinde baskıya dönüşmektedir. Kimi veli başarıyı sadece sınav notlarıyla ölçerken, kimi sosyal gelişimi önceler. Bu çelişkili beklentiler öğretmeni “herkesi memnun etme” çabasına iterse eğitimde gerçek amaçların gölgede kalmasına neden oluyor.
Üstelik ekonomik eşitsizlikler, velilerin katkısında belirgin bir uçurum yaratır. İmkânı olan veliler çocuklarına avantaj sağlayabilirken, diğerleri aynı desteği veremiyor böylece fırsat eşitliği zedeleniyor.
Kısacası, veli katkısı değerlidir ama sınırları iyi belirlenmediğinde eğitim sürecini zorlaştırabilir. Daha dengeli, bilinçli ve pedagojik temelli bir veli iş birliği, hem öğrencinin gelişimi hem de okulun sağlıklı işleyişi için gereklidir.
Sevgili Velilerim;
Çocuğun karakterini inşa etmesi gereken ev, sorumluluktan kaçıp her suçu okula havale ederse eğitim çöker. Öğretmen ne sihirbazdır ne de mucize mühendisidir.
Biz ailenin yerini dolduramayız, anne babanın eksikliğini kapatamayız ki…
Çocuk sabah evden sevgisiz çıkıyor, yorgun bir öğretmenin omzunda huzur arıyor. Bu yük adil değil ki.
Sorumluluğunu unutan ebeveynler bilmelidir ki, öğretmen onların eksikliğini tamamlamakla değil, geleceği aydınlatmakla mükelleftir.
Altını kalın bir çizgiyle çizelim hiç kimse kendi görevini yapmadan öğretmeni günah keçisi ilan edemez. Çünkü öğretmen, toplumun vicdanıdır; o vicdanın üzerine sorumsuzluk yüklenemez.
Karanlıkta kaybettiğimizi aydınlıkta aramayalım.
Öğretmenlerimizin şevkini, çalışma motivasyonunu düşürmeyelim.
Ve evlatlarımız için son not;
Çocuklarımıza zaman ayırmazsak zaman bizi çocuklarımızdan ayıracaktır, vesselâm.
Erhan Ziya SANCAR
Eğitimci Yazar
























