Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Edebiyat & Sanat

Eğitimde Köy Enstitüleri Gerçeği

Mehmet ÖZDEMİR (Dr.) Yazar Mehmet ÖZDEMİR (Dr.)
02 Şubat 2022
Edebiyat & Sanat, Eğitim & Kültür, Mehmet ÖZDEMİR (Dr.)
0
403
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Nerede köy enstitülü bir öğretmenle karşılaşsam sohbet etmek için fırsat kollarım. Bu değerli eğitimcilerin yaşama bakışlarına, eğitimci ve üretken kişiliklerine hayran kalmışımdır. Bir başkadırlar. İleri görüşlü, yaratıcı ve yaşam dolu insanlardır. Şimdi cumhuriyetin ilk yıllarına uzanalım. Yıl 1924, Atatürk’ün daveti üzerine Amerikalı eğitimci filozof John Dewey (1859-1952) Türkiye’ye geliyor. Dewey, “eğitimde yaparak, yaşayarak öğrenme” yaklaşımın öncüsü. Yurdun birçok yerini gezip gözlem yaptıktan sonra kapsamlı bir rapor hazırlıyor. Rapor özetle; Türkiye’de ulusal refahın gelişmesi tarımın gelişmesiyle mümkündür. Bu bakımdan köyün, köylünün kalkınmasına öncülük edebilecek nitelikte okullar kurulmalıdır demektedir. “Eğitim bir milleti ya özgür, bağımsız, yüce bir toplum haline getirir ya da tutsaklığa, yoksulluğa sürükler” diyen Atatürk ulusal, bilimsel ve toplumun gereksinimlerine cevap verebilecek bir eğitim arayışı içerisindeydi. Okullar köylüyü birçok alanda eğitmeli, bilgi beceri sahibi yapmalıydı. Eğer köylü eğitilir ve üreterek kalkınırsa toplum da dengeli bir biçimde kalkınabilirdi. Bu amaçla 1940 yılında köy enstitüleri kuruldu. Edirne’den Kars’a kadar tam 21 ayrı bölgede köylere öğretmen yetiştirecekti. Enstitülerin programında temel derslerin yanı sıra “tabiat ve okul sağlık bilgisi”, “resim iş”, “beden eğitimi ve milli oyunlar”, “müzik”, “askerlik”, “ev idaresi ve çocuk bakımı”, “öğretmenlik bilgisi”, “zirai işletme ekonomisi ve kooperatifçilik”, “tarım”, “kümes hayvancılığı”, “arıcılık ve ipekböcekçiliği”, “balıkçılık ve su ürünleri”, “tarım sanatları”, “köy demirciliği, dülgerliği ve yapıcılığı”, “ köy ev ve el sanatları” gibi dersler de yer alıyordu. Köy enstitüleri geniş arazilere kurulan büyük yerleşkelerdi. Örneğin, Hasanoğlan Köy Enstitüsü 600 dönümlük büyük bir alanda 82 yapıdan oluşuyordu. Bu binalardan bazılarını öğrenciler imece usulüyle kendileri yapmıştı. Eğitim-öğretim sadece dört duvar arasına sıkıştırılmıyordu. Öğrenci edindiği teorik bilgileri uygulama olanağına sahipti. İş eğitimi vardı, yaparak ve üreterek öğreniyorlardı.

Köy enstitülerinin eğitimde neden bir başarı öyküsü olduğunu bilgi, öğrenme ve beceri kavramlarına kısaca bakarak yanıt aramaya çalışalım. İsviçreli eğitimci pedagog Johann Heinrich Pestalozzi (1746-1827) iş ile eğitimin birleşmesi gerektiği ve karma eğitimin çocukların akranlarıyla sürekli etkileşimini sağlayarak öğrenme sürecini desteklediği tezini savunur. İsviçreli ünlü psikolog Jean Piaget’ye (1896-1980) göre öğrenme, zihinsel yapılarının oluşturduğu bir süreçtir. Bilgi ise zihinsel süreçlerin bir ürünüdür ve insanın dünya ile etkileşimleri sonucunda ortaya çıkar. Rus psikolog Lev Vygotsky (1896-1934) diyor ki; öğrenme denilen şey sadece zihinsel yapıların bir süreci olarak tanımlanamaz. Bilginin oluşumunda toplumsal ve kültürel yapıların da rolü vardır. Dolayısıyla dil, sosyal ve kültürel çevre öğrenme sürecinde etkilidir. Bu bakımdan öğrenenlere karma grupların oluşturduğu sosyal ortamlar yaratmanın yanında, öğrenenlerin sosyal kültürel çevreyle teması da sağlanmalıdır. Piaget de, Vygotsky de kalıcı öğrenmenin bilginin yapılandırılmasıyla mümkün olduğu savını ileri sürüyorlar. Şunu söylemek mümkün; öğrenenin deneyimleri, yaşantıları, akranlarıyla, kültürel çevresiyle etkileşimi ve yaptığı işbirliği süreci bilgiyi yapılandırıyor. Öğrenci ezberlemiyor yani, kafasında anlam oluşturuyor. İşte gerçek öğrenme bu. Bireyin bilgiyi yapılandırabilmesi için öğrenme ortamlarına aktif bir biçimde katılımı gerekiyor. Ne demek öğrenme ortamlarında aktif olmak? Sorgulamak, tartışmak, uygulama yapmak, keşfetmek demek. Çağdaş eğitim yaklaşımları uzun bir zaman sürecinde araştırarak, deney ve gözlem yaparak bu kuramların doğruluğunu ispat etti. Kalıcı öğrenme, yani bütüncül öğrenme bilgi alanlarının kendi aralarında ve gerçek yaşamla ilişkilerinin kurulabildiği oranda gerçekleşiyor. Beceri denilen şey kendiliğinden ortaya çıkmıyor, bilgi yapılandırılabildiği ölçüde beceriye dönüşüyor. İşte bütün bu kuramların bileşkesi köy enstitülerinin eğitim felsefesinin kuramsal temelini oluşturuyordu.

Enstitüler genelde bozkırlara kuruluyor ve çevre ağaçlandırılıyordu. Her okul çevrenin kültürel merkeziydi sanki. Okulların oyun ve spor alanları, toplantı salonları, kütüphaneler, laboratuarlar, tarımsal üretimin yapılabileceği arazileri ve mesleki beceri kazandırmak amacıyla atölyeleri vardı. Öğrenciler genel kültür derslerinin yanında “demircilik”, “marangozluk”, “inşaatçılık”, “toprak işleme”, “bitki ve hayvanların bakımı” gibi meslekleri de öğreniyorlardı. Dahası var, okullar her öğrenciye bisiklet-motosiklet kullanma, yüzme, ata binme, sandal yelken kullanma, dağa tırmanma, bir müzik aleti çalabilme, iyi ve temiz giyinme, bedeni temiz tutma, sosyal yardımlaşma, ekip çalışması yapabilme, güzel-etkili konuşma ve ulusal oyunları oynama gibi beceri ve alışkanlıkları kazandırmayı hedefliyordu. Bu okullarda eleştiri-özeleştiri kültürü vardı. Enstitü öğrencileri okul yönetimine katılırlar ve sorumluluk alırlardı. Kız erkek hep birlikte dünya klasiklerini okuyorlardı. Tiyatrolar yapılır, müsamereler, geziler ve yarışmalar düzenlenirdi. Kız ve erkek öğrencilerin oluşturduğu müzik toplulukları Mozart ve Beethoven’ın parçalarını çalardı. Köylerden gelen zeki ve çalışkan çocuklar demokratik bir ortamda yaparak, uygulayarak öğrenme imkanlarına kavuşmuşlardı. Üstelik sanat öğrenmişler ve okuma alışkanlığı kazanmışlardı.
Köy enstitüsünü başarıyla bitiren her öğrenci artık bilgi becerileri kazanmış, bir meslek edinmiş bir öğretmendi. Enstitülü öğretmenin köyde biz dizi sorumlukları vardı artık. Köy çocuklarına nitelikli bir eğitim vermenin yanı sıra öğrendiklerini uygulayacak ve köylüyü eğitecekti. Onlara her bakımdan örnek olmalıydı. Özellikle köylüye tarımda yeni teknikleri kullanarak üretmeyi öğretecekti. Bu nitelikli okullar ülkeye 8675 eğitmen ve 17341 öğretmen kazandırarak kısa sürede eğitime ve toplumun kalkınmasına önemli hizmetlerde bulundu. Dewey’in “yaparak, yaşayarak öğrenme” kuramı ile Pestalozzi’nin “karma eğitim” ve “iş ile eğitimin birleştirilmesi” görüşü köy enstitülerinde hayata geçirilmiş ve doğrulanmıştı.

İster bilgisizlik, ister önyargı deyin ya da köylünün uyanmasını, üretmesini istemeyen çevreler deyin. Ne derseniz deyin, bu eğitim anlayışını kabullenemeyenlerin baskısıyla köy enstitüleri 1954 yılında kapandı. Bu üretime dönük okullara kilit vuruldu ama günümüze kadar yerleri bir türlü doldurulamadı. Eğitimdeki sorunlarımız katlanarak büyümeye devam etti. Bugün eğitim, ne yazık ki çoğunlukla dört duvar arasında yapılıyor. Kimi okulların fiziki imkanları oldukça yetersiz ve çocukların doya doya oynayabileceği bahçeleri bile yok. Bir tek binaya asılan üniversite tabelalarını görüyoruz. Bu ezberci sistemde çocuklar bilgiyi yapılandıramıyorlar. Eğitimin geneli üretime odaklı olmaktan epeyce uzak. Eğer köy enstitüleri güçlenerek devam etseydi kırsal bölgelerden başlayan kalkınma toplumun her katmanında hissedilirdi. Köyden büyük kentlere yoğun ve kontrolsüz bir göç yaşanmayabilirdi. Bugün metropollerdeki çarpık yapılaşma, sosyal ve kültürel sorunlar bu boyutta yaşanmazdı. En azından tarımda ve birçok alanda kendi kendine yeten bir ülke olurduk. Çevre bilincimiz daha iyi olurdu. Şu an yaşamakta olduğumuz ekonomik krizleri bu derinlikte yaşamazdık.
Ülkede kardeşlik bağı ve aidiyet duygusu daha güçlü olabilirdi. Gelişmiş, üreten ve dünyanın gıptayla baktığı bir ülke olmuştuk. O gün köy enstitülerini kapatan anlayış herhalde bir özeleştiri yapmıştır. “Biz yanlış yaptık. Yazık oldu bu memlekete yahu.” demişlerdir belki.

Paylaş
Etiketler: göçkarma eğitimKöy Enstitüleri
Önceki Yazı

Yap Gitsin

Sonraki Yazı

İnsan Nedir? İlk Çağ..

Mehmet ÖZDEMİR (Dr.)

Mehmet ÖZDEMİR (Dr.)

İlişkili Yazılar

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor
Din ve Ahlak

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
5k
Ve Bilirsin
Edebiyat

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
5k
Yaşlı Adam Yanıyor
Hasan TANRIVERDİ

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
5k
Yörüklerin Harika Öğütleri
Eğitim & Kültür

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı

İnsan Nedir? İlk Çağ..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap