Unutma ki senin oturduğun veya oturacağın koltukta senden önce başkalarında oturmuştu.
Asla benlik ve büyüklenme içinde girme, sen nasıl senden önce gelenlerin konumunu görüyorsan halk ’ta senin konumunu görüyor.
Yolumuzun temeli olan üç altın anahtar var.
O anahtarın birincisi el, ikincisi bel, üçüncüsü ise dil.
Kısaca eline, beline, diline düsturu.
El emektir, dil kimliktir, bel gelecektir. Bu bozuk düzende,
Elini tek, dilini pek, belini berk tutacaksın.
El, üretme, dil, düşünme, bel ise soyunu sürdürme güdülerini simgeler. Bu şifreleri çözebilirsen yolunu birlersin. Bunları yadsırsan benliktesin.
Yolumuz; insanoğlunun doğal içgüdülerine dayanan bu üç uzvun sıkı denetimi üzerine kurulmuştur.
Kısaca canlar bu dünyada ne ekersen onu biçersin.
Bizler her zaman bildiğimizin âlimi bilmediğimizin talip olmalıyız ki, benliğimize yenik düşmeyelim. Benlik en büyük hastalıktır. Hepimizde bu hastalık var, var olmasına ama bazıları var ki egoları adeta pas tutmuştur. Dilerim bir gün içlerindeki
Şeytanı taşlamayı becerirler de, bu ego pasından kurtulurlar.
Hani şifrelerden bahsetmiştik ya, işte özünde bilmeyi merak edenler için önemli olan o şifreleri çözebilmektir.
Ser çeşmeye, yani Hacı Bektaş’a gittiğimizde duvarlarında
Birçok yazılar resimler görürüz ya, önemli olan işte o şifreleri çözmektir.
Başka bir marifet ise deyişlerin, mersiyelerin şifrelerini çözmektir.
Aynayı tutum yüzüme, Ali göründü gözüme
Nazar kıldım ben özüme- Ali göründü gözüme deriz ya.(Aynayı yüze tutmak yani Ali’yi görmek, kendinle yüzleşmek)
Şimdi bunu şeriat, tarikat, marifet ve hakikat kapısına
göre şifrelerini çözmek, yani dört kapıya göre anlamlandırmak.
Gerçeğin kalemi sıralanmazsa; hakikat her dem bir zanla sır olur.
Muhabbette maya cana konmazsa, candan hakka bu yol nasıl kurulur.
Bu mekâna; dört kapıyı kırk makamı bilen gelsin işte meydan.
Nesimi gibi derisini yüzen gelsin işte meydan. Yol kalmasın gönül kalsın diyen erdemliliğe doğru yol alanlardır.
En zor okul hayat okuludur. Hangi sınıfta olduğunu bir sonra ki sınavın ne zaman olduğunu asla bilmezsin kopya çekmezsin. Çünkü herkesin kâğıdında ki soru ve cevaplar farklıdır.
Zirvede kartallarda bulunur yılanlar da, ancak birisi oraya süzülerek diğeri ise sürünerek gelmiştir.
Bir yer de küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batıyor demektir.
Eğitim sadece okumak değildir. Okudukları üzerine düşünebilme yeteneğidir.
Kuvvet’e dayanmayan adalet aciz. Adalete dayanmayan küvet ise zalimdir.
Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Görünüşle öz aynı olsaydı, bilime gerek kalmazdı
Sesini değil sözünü yükseltmeli insan, çünkü gök gürültüleri değil yaprakları yeşerten yağmurlardır.
Soru sormayı bilmek yaşam içinde dik durmaktır. Dört kapıyı açanlara aşk olsun.






















