Ne münis ne güzel çocuklardık
Açılmaz denilen kapıları açmaz
Saçılmaz denilen oyuncakları saçmazdık
Zaten kaç oyuncağımız vardı ki
En şanslımızın naylon bebeği
Belki bir tornet tekerleği
Tel taş çubuk sopa
Sabahtan akşam
Oyna babam oyna
Kimseler kem gözle bakmaz
Güneş bile bizi yakmazdı
Bağlar bahçelerdi oyun yerimiz
Erik kaysı vişne dolardı midelerimiz
Dualı şükürlüydü dede ninlerimiz
Bizi de Allah sevgisiyle yetiştirirlerdi
Dolar dolar diye çekilmedi o vakit zikirler
Doğru düzğündü akıllar fikirler
Yalansız dolansızdı ağızlar diller
Oturur diz kırıp sokağa
“Biçiçah hiyayyah” diye şakır durudu dillerimiz
Bu çocuk zikrinin hürmetine yağardı rahmet
Fışkırırdı bereket
Kabul görürdü bu zikir hattızatında
Tanrı katında
Evveliyatında
Donanırdı sofralarımız
Şad ve şadıman olurdu gönüllerimiz
İnsanlık zikrini dolar dolar diye çekiyor şimdi
Döllenmeyen tohumlar ekiyor şimdi
Sebzeler plastik
Meyveler lastik
Düşünceler olmuş skolastik
İfrit oluyorum şimdi
İtine bile aşkım aşkım diyor zındık
Hele denince
Naber fıstık
Harcamadan değil
İnsanlıktan kıstık
Elyaf oldu yorgan yastık
Bütün unları eledik
Erkekleri astık
Şuna kaşın kara
Buna açtın yara dedik
Hemen herkese küstük
Yakalarımıza konuşuyoruz şimdi
İyi saatte olsunlarla
Unutkan olduk hepten
Sahi dün yediğimiz neydi
Haydiiiiii
“Biz biz idik biz idik
Otuz iki kız idik
Kıran girdi bozulduk
Bir sıraya dizildik”
Şükran Uçkaç Yargı Sazsızozan
13 Eylül Ankara






















