“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” atasözünün hikâyesini bilenler bilir ama bilmeyenler için kısaca tekrar edelim. Köyün birinde bir çoban yaşarmış. Bu çoban her zaman doğruları söylermiş. Çoban, günün birinde hayvanları otlatmaktan dönerken köyün muhtarı ile yabancıyı görmüş. Muhtar hasta olan ineğini yabancıya satmak istiyormuş fakat çoban bunu bildiği için yanlarına giderek hayvanın hasta olduğunu söylemiş ve hayvan hasta olduğu için muhtar ineğini satamamış. Buna sinirlenen muhtar çobanı köyden kovmuş. Kovulan çoban, “ ben doğrudan yanayım, varsın beni dokuz köyden de kovsunlar. Ben doğruyum” demiş. Hikâyenin özeti bu. Kendi çıkarlarını gözeten kişilerin yanında doğru bir şekilde eleştiri yapan kişiler sevilmez. Bir yandan dürüst ol, dürüstlük büyük erdemdir deniyor. Diğer taraftan doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar deniyor. Doğruyu söyleyip erdemli biri mi olalım, yoksa köyden kovulmayan biri mi? Nasıl karar vereceğiz?
Çalana, dolandırana ve yanlış yapana değil doğru olana ceza veriliyor. Kendimi sorguluyorum. Fıtratım ve kişiliğim doğruluk mayasıyla yoğrulmuş. Sisteme ayak uydur. Yalaka ol. Sus. Yalana Yanlışa doğru diyerek alkış tut. Bunun teselli ismine politik veya uyumlu olmak mı deniliyor.
Öyle bir zaman yaşıyoruz ki suskunluğa mahkûm edildik. Ah bu suskunluk! Vicdanımızın huzura kavuşması, demokrasi, barış ve eşitlik için suskunluktan çıkmalıyız. Dokuz köyden kovulan olmalıyız. Umarsızlığımız ve korkuyla susuyoruz. Oysa sormamız, sorgulamamız ve düşüncelerimizi ifade edebilmemiz en temel haklarımızdan biri. Susmayan vekilleri, sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleri hedef alınıyor. Kimi zaman bir gecede çıkarılan yasayla yazana, çizene ve konuşana dezenformasyon yasası uygulanabiliyor.
Kadına şiddettin önüne geçemediğimiz her gün bir kadınımızın öldürüldüğü ülkede susalım..
Konya’da barınakta ve birçok yerde köpeklere yapılan eziyetlere susalım..
Küçük yaşta tarikat adı altına kız çocuklarının cinsel istismarına ve evlendirilmesine susalım..
Kamu görevlisine dokunulmazlığı var diye Milletvekili istediği gibi hakaret etsin susalım..
Ağaçlar kesilsin, binalar dikilsin, kuraklık gelsin susalım..
Liyakat sızlar her yerde istedikleri gibi yönetsinler yanlış yaptıklarını görelim ama susalım…
Adamı olanlar işe yerleşsin olmayanlar işsiz kalsın susalım..
Nüfusun yarısı kadınlar olmasına rağmen siyasetin %5 kadınsa yeterlidir diyelim ve yine susalım…
Hayır, susmayacağız!
Doğru bildiğimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Avazımız çıktığı kadar bağıracağız.