Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hasan TÜLÜCEOĞLU

Dinde Reforma Doğru mu?

Hasan TÜLÜCEOĞLU Yazar Hasan TÜLÜCEOĞLU
23 Kasım 2010
Hasan TÜLÜCEOĞLU
2
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

İngiliz siyasetçi David Lloyd George’un İngiltere parlamentosunda mealen “Türklerin elinden bu kitabı (kur’an) almadığımız sürece Türkleri yok edemeyiz” dediği rivayet edilir.
David Lloyd George, doğru teşhis koymuştur. Özelde Türkler genelde Müslümanlar güç ve kuvvetlerini kitabı Kur’an-ı Kerim olan dinlerinden almaktadırlar. Onları her türlü mahrumiyet ve zorluklara karşı azim ve mücadeleden vazgeçirmeyen imanlarıdır. Allah’a, peygambere, helale harama, günaha sevaba, ahirete, cennet ve cehenneme olan yakin inançlarıdır.

Bu öz onlardan alındığında takılmış plak gibi boş yere dönüp hep aynı teraneleri çıkarıp duracaklardır ki son yüz yüz elli yıllık İslam dünyası tarihine baktığımızda bu gerçek görülür.

Hıristiyanlık asli hüviyetini korumuş haliyle havariler ve onların takipçilerinin onca davet çalışmalarına rağmen toplumlarca fazla rağbet görmeyip hep marjinal kalmıştır. Roma devlet yönetimi ilk dönem gerçek Hıristiyanlara hayat hakkı bile tanımamışlardır. Kuran’ın anlattığı ‘ateş çukurlarına atılanlar’ ve ‘yedi uyurlar’ bu gerçeğin ilahi dilde ifade edilmesidir.

Ne zamanki aslen Yahudi olduğu iddia edilen Pavlos, o zamanki çağdaş toplumların sahip oldukları üçlü bir tanrı inancını Hıristiyanlığa girdirdiğinde hakiki takipçileri büyük bir tehlike olarak görülüp işkence ve ölüme mahkum edilen Hıristiyanlık bu yeni tanrı inancıyla kısa sürede kabullenilip toplumlarda hızla yayılmıştır. Bilindiği gibi sonrasında Roma teslisle tahrif edilmiş Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etmiştir.

Ondokuzuncu asrın başlarından itibaren Avrupa’da doğu toplumlarını özellikle İslam ve İslami ilimleriinceleyenenstitüler kurulmaya başlanmıştır. İslam dini ve Müslüman toplumları tanıma amacıyla çok ciddi bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Tefsir, hadis, kelam ve İslam tarihiyle ilgili yerine göre ilk olma ve Müslüman bilginlerden daha derli toplu eserler bu çalışmalar sonrasında ortaya çıkmıştır. Örneğin ilk İslam tarihini bu oryantalistler yazmıştır. Bir kelimeden hareketle binlerce hadise kolayca ulaşmayı sağlayan concordance’ı batılı İslami ilimler araştırmacıları hazırlamışlardır. Elbette ki bunları İslam dinini öğrenip Müslüman olmak yada biz Müslümanlara kolaylık ve yardım olsun diye yapmamışlardır.

David Lloyd George’da meclisteki konuşmasındaki iddialarını batıdaki bu İslami araştırma enstitülerinin bilimsel verilerine göre dile getirmiştir.

Öncelikle madden kalelerini tek tek kaybetmiş İslam dünyası, sonrasında batının dini ikinci plana iten bilimsel verileri karşısında manevi bir felakete düçar kalmıştır.

Bu hengamede Bediüzzaman Said Nursi gibi bazı İslam bilginleri, bilimin dini reddetmediğini, İslami gerçeklerin bilimsel verilerle uyuştuğunu hatta İslam’ın ilmi çalışmaları teşvik ettiğini güçlü ifadeleriyle topluma anlatmaya çalışmışlardır. Topyekun inançsızlığa doğru giden Müslüman toplumlar bu alimlerin uyarılarıyla yavaş yavaş toparlanmaya başlamışlardır.

İkinci Abdulhamit’in batı sisteminde açtığı okullarda bir salgın gibi bilimsel hakikat adına din dışılık topluma yayılırken bu hengamede verilen kurtuluş mücadelesi sonrasında Osmanlı bir Avrupai devlet doğurmuştur.
Yeni cumhuriyetin sonrasında İngiliz siyasetçi David Lloyd George’un sözü hatırlandığında İngiliz siyasetinin bu yeni

Türk devletine kayıtsız kalmadığı kanaatindeyim.

Otuzlu yıllarda dini Hıristiyanlığa benzetmek anlamında dinde reformun tartışıldığını burada hatırlatalım. Sonrasında Türkçe ezan kanunlaştırılmıştır.

Başlangıçta bilim dünyasında, bilimsel buluşlar yapılıp devasa bilimsel uygulamalar gerçekleştikçe insanların Tanrı’dan uzaklaşacakları kanaati hakimdi. Harika bilimsel buluşların gerçekleştiği yirminci yüzyıl sonrasında gerçeğin böyle olmadığı hakim öngörünün tam aksine insanların giderek Tanrı’ya yani dine yöneldikleri gerçeği ortaya çıktı.

Bu gerçeğe paralel özünü hiçbir zaman kaybetmeyen Anadolu insanı geçen zamana doğru orantılı olarak dindarlığını korumaya devam etti. Toplumun her kademe ve mekanında bunu açıkça izhar etmekten de çekinmediler. Cemaatler gibi toplumsal oluşumlar ortaya çıkarken Erbakan’ın prototipinde siyaset sahnesinde de yerlerini aldılar.

Erbakan’la remizleşen dindar Anadolu insanının siyasi hareketi iki dönemdir devam eden, üçüncü dönemle finali oynayacağa benzeyen Ak parti iktidarını sonuç verdi.

David Lloyd George’un hem İngiliz hem de Amerika’ya hicret eden torunları, bizim geçmişimizi unuttuğumuz gibi geçmişlerini unutmayacak her nesil dünyayı şekillendirme ve yönetme arzusuyla çalışmalarına devam edeceklerdir; ediyorlar da.

David Lloyd George’un sözleriyle dile getirilen gerçeğin biz Türkler üzerinde o günden bu güne adım adım uygulanmaya çalışıldığına kesin inananlardanım. Başlangıçta horlanıp yok sayılan dindarlar, dinin global seviyede rağbet görmesiyle artık ön plana çıkarılır oldular. Beş vakit namazlı dindar bir başbakan sekiz yıldır bu ülkeyi yönetiyor. Benzer şekilde ABD’de hala dışlanan zencilerin torunlarından siyah Barack Obama devlet başkanlığı koltuğunda. Dindarlıkları nedeniyle yıllardır tutuklanıp mahkemelerde yargılanan cemaat mensupları şimdilerde dünyanın gündemindeler.

Bu gelişmeler sosyolojik gerçekler olabilir ama dünyayı kendi lehine şekillendiren ve yönetenlerin bu oluşumları pekte doğal haline bırakacaklarını düşünmek saf dillik olur.

Pavlos’un Hıristiyanlığa yaptığına benzer İslam dinine bilimsel müdahaleler yapılacaktır. Bunlar yapılırken dini değerlere hassas dindarlara bile gayet doğal gelecek sosyal ve psikolojik zemin oluşturulacaktır. Hıristiyanlığa benzeme adına dine yapılacak bu müdahaleler din adamları yoluyla değil de toplumda dindarlığıyla idol haline gelmiş şahıslar aracılığıyla gerçekleştirilecektir.

Burada gerçek kimliğiyle dışlanan Hıristiyanlığın, Pavlos’un müdahalesiyle şekillenen haliyle tüm toplumca rağbet gördüğünü tekrar hatırlatalım.

Paylaş
Etiketler: dindinde reformİslamreform
Önceki Yazı

Yarım Kalan Operasyon

Sonraki Yazı

Müzik Sadece Kalbe Değil Akciğerlere de Dokunabilir

Hasan TÜLÜCEOĞLU

Hasan TÜLÜCEOĞLU

İlişkili Yazılar

Göbeklitepe’de Hz. İbrahim Silüeti
Eğitim & Kültür

Göbeklitepe’de Hz. İbrahim Silüeti

09 Haziran 2025
5k
Medyada Dindar Görünümler
Film & Sinema Eleştirisi

Medyada Dindar Görünümler

30 Ocak 2025
5k
Hükme Akıl Erdirmek
Edebiyat

Hükme Akıl Erdirmek

07 Ocak 2024
5k
Alternatif Bilim Farklı Teknoloji
Bilim & Teknoloji

Alternatif Bilim Farklı Teknoloji

06 Şubat 2023
5k
Sonraki Yazı

Müzik Sadece Kalbe Değil Akciğerlere de Dokunabilir

Yorumlar 2

  1. Uğur ÖZALTIN says:
    15 yıl önce

    3 yıl önce yazdığım bir makalemi ekliyorum tam da konuyla ilişkili

    DİN VE BİLİM ÇELİŞMİYOR Kİ

    Francis bacon, bilimsel araştırma yönteminin felsefesel içeriğini saptayarak tümevarımı şöyle tanımlamıştır: “bilmek için sınamak, gözlemlemek, olayları çözümlemek ve sonra ayrı olaylardan genellemeler yapmak ve sonuçlar çıkarma yöntemi” .

    tümevarım yöntemi , bilimsel önemini 17. ve 18. yüzyıllarda kazanmış ve francis bacon, galile , newton ve john stuart mill’in katkılarıyla bir hayli gelişmiştir.

    diyalektik materyalizm, tümevarımla tümdengelimi, bilgi sürecinin, birbirlerini belirleyen ve kopmaz bir bağımlılık içinde bulunan yanları olarak görür; ayrı ayrı yeterli bulmaz ve bunlardan birinin saltıklaştırılmasına karşıdır. tümevarımla tümdengelimin bağımlılığı, kuramla kılgının bağımlılığı gibidir. deneysel verilerden kuramsal sonuçlar çıkarılırken (tümevarım) o kuramsal sonuçları deneyleyerek (tümdengelim) doğrulamak gerekir.

    Görünmeyenden görünene bakmak (tümdengelim “doğrulama”) görünenden görünmeyene bakmak (tümevarım “araştırma”)…

    Araştırma ve doğrulama ile TENZİH ve TEŞBİH arasında bir bağlantı var mıdır acaba ? Yoksa aynı konuların farklı zeminlerde dillendirilişi mi bunlar ?

    Görülmeyeni görülenlerle anlatmak yada görülenlerde görülmeyeni seyretmek.Görülemeyen görülebilenlerde seyredilebilir mi ? Parkın karşısındaki evin penceresinden dışarı bakan birisi dışarıdaki esen rüzgarın varlığını nasıl bilir ? Uçuşan yapraklardan eğilip kalkan ağaç dallarından ve yerlerde yuvarlanan gazete ve çöplerden değil mi ?

    Dünyanın yuvarlaklığı da aynı şekilde belirli mantıksal kurallarla açıklandı.Ay a seyahatinde hayali olmadığı düşünüldü ve gerçekleştirildi.

    Örnekten kurala hedefe varmak ve kuraldan örneğe bakabilmek.İnsan beyninin sayısal ve sözel ağırlıklı 2 lobuyla da bu konu ilintili bence.Sayıların sözlere çevrilmesi yada sözlerin sayılara döndürülmesi düşünen beyinlerin ilginç bir beyin jimnastiğidir.Sayısal ağırlıklı beyinler ile sözel ağırlıklı beyinler farklı çalışırlar.

    Birçok test sonucunda, beynin sol lobunun, konuşma, matematiksel işlemler, diziler, sayılar ve analiz gibi konularda çok üstün olduğu, mantıklı ve doğrusal çalıştığı tespit edildi.
    Araştırma sonuçları beynin sağ lobunda da, ritm, hayal kurma, renkler, boyut, hacim, müzik gibi fonksiyonların icra edildiğini ortaya koymaktadır. Beynin sol tarafı bilgiyi mantıklı ve doğrusal olarak işlemekte, sağ lop ise artistik tarafı oluşturmakta, detaydan çok resmin bütünüyle ilgilenmekte ve bilgiyi şekil ve hayal gücüyle işlemektedir.
    Sağ lobun duygular, inanma ve hayallerin etkisinde olduğu ve fotoğrafik, yani bütünsel öğrendiği ortaya çıktı. Bu yüzden bilgiyi sıra ile işleyen sol lobun aksine sağ lobun öğrenmede çok daha hızlı ve etkili olduğu anlaşıldı. Ayrıca, insanın mucitlik ve üretkenlik kısmı sağ lob fonksiyonları arasında yer almaktadır.
    Sadece sol lobu gelişmiş olan ve bu lobu iyi kullanan insanların üretken düşünebilmesi sağ loplarını da geliştirmelerine bağlıdır (gerekir). Öğrendikleri konuları ve formüllerden yeni şeyler üretebilmeleri ancak beynin sağ lobunu işin içine katmaları ile mümkündür.
    Beynin her iki lobu birbirini tamamlayan fonksiyonlara sahiptir. Her iki lob arasında yoğun sinir lifinden oluşan ‘korpus kallosum’ ağ demeti bulunur. Bu ağ, beynin sağ ve sol lobu arasında sürekli bilgi alışverişinin yapılmasını sağlayan bir köprüdür.
    Sağ beyin yaratıcılığı, duygusallığı, seslere ve renklere, hayal gücüne, sezgilere ve soyut algılamalara daha yatkın çalışırken; sol beyin mantıklı, sistematik ve analitik düşünmeye, yazı ve sayılara, ölçme, değerlendirme ve eleştirmeye daha yatkın olarak çalışmaktadır. Beyinlerinin bir yarısını diğerine göre daha iyi kullanan kişiler, diğer boyutta çalışan yarıküre’nin yeteneklerine ihtiyaç duyduklarında zorlanırlar ve başarısız olurlar.

    ALNIMIZ – ÖN BEYİN

    Bilgilerin saklanması için asetil kolin adlı maddeyi üreten bazal ön beyin

    Dini terminolojide <> veya <> tanımlamalarını beyni tanıdıkça daha iyi anlamaktayız.Kitap : bilgi olarak düşünürsek BİLGİYİ SAĞINDAN veya SOLUNDAN ALMAK ve de <> ile <>hepsi birlikte düşünüldüğünde beynin çalışma düzeni ile dini kavramların hiç de ters düşmediği anlaşılmaktadır.

    Bilgilerin saklanması için asetilkolini üreten önbeyin ile <> birlikte düşünürsek yine ilginç sonuçlara varabiliriz.Secde de kan beyne hücum eder ve alnımız yerle bir olmuştur.Yerle bir olmak ne demektir ? Zelzele görmüş bina misali yerle bir olan harabe gibi hissetmek gerekir secdede.Kıyamdaki VAR dan , secdedeki YOKa.
    22 kasım 2007
    uğur Özaltın

    Din ve bilim çelişmiyor fakat DİN İLE SİYASET çelişiyor.
    Siyasetçilerin derviş rolü oynamaları dini anlayışı yozlaştırıyor ve İslam dinini hıristiyanlardaki gibi araya ruhban sınıfını sokuyor.
    Siyasetçiler bu vebal ile toprağın altına nasıl girecekler ve burada halkı aldattıkları gibi orda melekleri ve Allah ı aldatabilecekler mi onu gidince görecekler :>

  2. hasan tülüceoğlu says:
    15 yıl önce

    uğur bey’e yorumu ve aydınlatıcı bilgileri için teşekkür ediyorum. uğur beyle yorumunun son pararafında ifade ettikleriyle aynı görüşteyiz. bu ülkeyi demokrasiyi rafa kaldıracak dinci siyasetçiler tehlikesi bekliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap