Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Nezahat GÖÇMEN

Dilimizin Güneşi Feyza Hepçilingirler

Nezahat GÖÇMEN Yazar Nezahat GÖÇMEN
26 Mart 2020
Nezahat GÖÇMEN
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

“Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar?”  kitabının yanında öykü, roman, deneme ve çocuk kitapları yazarı; dilimizde bozulmaya dikkat çeken, aydın, güzel konuşan, sempatik insan.

Ülkemizin en önemli yazarlarından Feyza Hepçilingirler ile edebiyat ve dilimiz üzerine söyleştik.

Feyza Hepçilingirler ve hayatı

Hayatım… Anlatmak uzun sürer ama madem istediniz en kısa tarafından özetlemeye çalışayım. Ayvalık’ta doğdum. İlkokulu ve ortaokulu orada, liseyi İzmir Kız Lisesinde okudum. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu ile İstanbul Üniversitesi Türkoloji bölümünü bitirdim. Lise, üniversite ve dershane öğretmenliği yaptım. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden emekli oldum.

Yazmaya 15 yaşımdayken şiirle başladım, sonra öyküye yöneldim. Sizin az önce söylediğiniz “Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar?” dışında bir romanım daha var: “Tanrıkadın”. Dokuz tane öykü kitabım  (Sabah Yolcuları, Ürkek Kuşlar, Eski Bir Balerin, Kırlangıçsız Geçti Yaz, Savrulmalar, Öykünmece, İşte Gidiyorum-Göç Öyküleri, Arada Aşk Var-Kasaba Öyküleri, Anlar).  Şiirle başladım ama şiir kitabım yok. Şiir dışında araştırma, inceleme, deneme, anı, eleştiri, hemen hemen her türde yayımlanmış kitabım var. Son zamanlarda kendimi çocuk kitaplarına verdim.

İnsanı nasıl tanımlarsınız?

İnsanı tanımlamak mı? Eğitildiğinde ideal kimliğine ulaşabilecek biyolojik bir varlık, iki ayaklı bir hayvan türüdür. Dört ayaklı memelilerden beynini kullanma becerisi ile gülme ve konuşma yetileriyle ayrılır. Bu yetilerini kullanabilmesi konusunda eğitilmezse aslına döner; vahşileşir; içine doğduğu doğayı yok etmekle yetinmez, kendi türüne de zarar verir; kırar, döker, saldırır, parçalar. En iyi sonucu almak için kendisini sanatla eğitmek gerekir.

Benim bilinçaltımı oluşturan efsaneler var.  Deniz Kızı efsanesi, Hansel ve Gratel gibi.  Sizin çocukluğunuzu etkileyen efsane, masal ve öyküler hangileridir?   Nasıl çıktınız bu yola?

Bilinçaltını nelerin oluşturduğunu söylemek çok zor. Masal dinlemişliğim var ama o masalların bilinçaltımın oluşmasındaki rolünü kestiremiyorum doğrusu. Kendi çabamla bulduğum kitapları okudum. Ne buldumsa, hangisine ulaşabildimse… Yazarlığın nereden çıktığını soruyorsanız, içime ilk istek tohumunu kimin ya da neyin ektiğini tam olarak bilmiyorum ama kendimi bildim bileli yazar olmak istediğimi hatırlıyorum. Belki özenme, belki yeteneğin dürtüklemesi, belki yüreklendirme… Bir nedenle hayat yolumu bu isteğime göre çizdim.

Türkçe “Off” , Dedim “Ah!”, Dilim Dilim Anadilim, Off, Dilim adlı kitaplarınızda dilimizin hoyratça kullanıldığını anlatarak yankı uyandırdınız. Türkçede sıkça yapılan hataları kitap haline getirdiniz.  Bunları nasıl derlediniz? Dilimize katkısı üzerine ne söylemek istersiniz?

Türkçenin hoyratça kullanılmasından duyduğum rahatsızlık nedeniyle harekete geçtim. Hem yazar olarak hem de öğretmen olarak Türkçenin içinde soluk almak zorundaydım, bu yüzden olmalı, Türkçeye hak ettiği özenin gösterilmediğini gördükçe kendimi tepki vermek zorunda hissettim. Yanlış kullanım örneklerine gelince… Onları saptamak hiç zor olmadı. Keşke zor olsaydı ve ben yanlış bulmak için kıvransaydım ama şu anda bile o kadar çok yanlış yapılıyor ki bir gecede onlarcasını saptamak mümkün. Yanlışları göstermenin dilimize katkısını soruyorsanız yanlışların bile isteye yapılmadığını öncelikle kabul ediyoruz. Neyin, neden yanlış olduğunu bilmek, o kişiyi, bu tür yanlışlar yapmaktan alıkoyar diye düşünüyorum. Kitaplarımın katkısını soruyorsanız okuyanlarda Türkçe duyarlılığını artırdığını söyleyebilirim.

Öykü kurmak öykü yazmanın en önemli parçasıdır. Öykünüzün örgüsü için seçtiğiniz dünyada,  ne kadar süre kalıyorsunuz?

Kurgudan önce söyleyişi, anlatımın biçimini, dilini bulmalısınız. Nasıl başlayacaksınız? Kimin ağzından anlatılacak? Nasıl bir dil kullanacaksınız? Anlatım belirleyicidir. Kurgu sonradan gelir ve yazma süreci içinde değişebilir. Öyle yazan yazarlar olduğunu biliyorum ama benim anlayışımda öykü, bir çırpıda yazılan bir tür değildir. Bu bakımdan şiire benzer. Kullanılan her sözcüğün hesabı verilerek oya gibi işlenmeli, ilmek ilmek dokunmalıdır. Aylarca sürer bir öykünün yazılması. Yazılır, bekletilir, yeniden bakılır, yeniden okunur. Uzun iş yani…

Kitaba başlamak ve sonuna kadar aşamaları sürdürmek kolay bir iş değil. Bu başarı yolunuzda nasıl ilerliyorsunuz? ( tema, karakter, diyalog…)

Önce ne anlatacağınız… Sonra onu nasıl anlatacağınız… Bunlar elinize kalemi almadan / bilgisayar başına geçmeden önce düşünmeniz gerekenler. Yazmaya başladıktan sonra her şey değişebilir. Şiir için söylenen “İlk cümle Tanrı vergisidir, gerisi çalışmayla gelir,” sözü öykü için de geçerlidir. İlk hareketi veren ilk cümledir. Onu yazdıktan sonra dokuma tezgâhının başına geçtiniz demektir. Sonrası sabır, sebat ve dikkat…

Türkçe derslerinizi tek kişilik gösteri gibi sunduğunuz anlatılıyor.  Sınıfınız ile bir bütün haline geldiğiniz anda en büyük güce ulaştığınızı hissederek mi hareket ettiniz?

İyi bir öğretmen olmaya çalıştım ve öğretmenliği sonlandırıp emekli olduğuma göre, şimdi geriye dönüp bakabilirim ve tevazu göstermeden, bunu başardığımı söyleyebilirim. Anahtar sözcükler sınıfla bütünleşmek değil, işini severek yapmak ve en iyisini yapmak için çaba göstermek.

Diller arası sözcük akışı ve kullanımı Türkçemizi nasıl etkiliyor?

Diller arası sözcük akışı, özellikle iletişimin bu kadar çoğaldığı, her an bütün dünya ile iletişim kurabilme şansına kavuştuğumuz çağda her zamankinden daha hızlı, daha yoğun. Beni korkutan ve önlem alma isteğimi haykırmama neden olan bu alışveriş biçiminden çıkıp yalnızca alışa dönüşmüş olması. Biz boyuna alıyoruz. Kimseye bir şey verdiğimiz yok. Yalnız sözcük almıyoruz üstelik; çeviri bir dil ithal ediyoruz. “Nasıl hissediyorsun?” diye soruyor biri; karşısındaki “İyi hissediyorum,” diyor. Bu cümleler çeviri. (How do you feel – I feel good.) “Kendini” deriz biz. Hissetmek geçişli bir eylemdir çünkü. (Kendini nasıl hissediyorsun? – Kendimi iyi hissediyorum.) “Erzurum Gar” diye yazılmış kocaman. “Erzurum Garı” değil midir o? “Taksim Meydan” ne demek? “Taksim Meydanı”. Vurgularımız değişti, tonlamalarımız değişiyor. Birileri İngilizceleştirmeye çalışıyor Türkçeyi, başka birileri Arapçalaştırmaya. Kendi dilimize razı olamadık gitti.

 Sunumlarınızda sizi dinlemeye gelenleri gülümseten bir dile sahipsiniz. Sizi besleyen toplumsal olaylar nelerdir?

Gülümsetme isteği toplumsal olaylardan değil, onlara karşı direnme gücü verme isteğinden kaynaklanıyor. Tablo ne kadar karanlık olursa olsun karamsarlığa kapılmamak için direnmek gereğini duyanlardanım. İnsanlara bunu aşılamak için asık suratlı bir konuşmacı olmak yerine güler yüzlü olmayı yeğliyorum.

Kaç yıldır yazıyorsunuz? Kaç kitabınız var?

İlk öyküm 1979 yılında yayımlandı. Üzerinde adımı gördüğüm ilk toplu kitap 1980, ilk kişisel öykü kitabım 1981 tarihini taşıyor.  (Hesaplamayı size ve okurlarınıza bıraktımJ.) Okul öncesinden liseye kadar 27 tane çocuk kitabım var. (Adlarını teker teker saymayayım; merak eden internetten bakar, bulur nasıl olsa.) Türkçe “Off” dizisinin üç kitabına ek olarak altı tane Türkçe günlükleri, bir tane de Türkçe Dilbilgisi olmak üzere on adet Türkçe ile ilgili kitap; üç deneme kitabı (Sorulmadan, Bu Dağların Karı Erimez, Kar Altında Buğday Tanesi), bir inceleme (Öyküyü Okumak), bir eleştiri (Nasıl Pop-Yazar Olunur?), bir anı (Atascadero’nun Sincapları) Halide Edip’in, biri eski yazılı iki dergide kalmış yazılarını topladığım araştırma kitabı: Halka Doğru. Şimdi saydım: Toplam 55 kitabım varmış.

Herkesin anadiline karşı sorumluluğu olduğunu vurguluyorsunuz. Dilimiz konusunda özellikle gençlerin dilimize karşı sorumlulukları nelerdir?

Gençlerden önce onları yetiştirenlerin sorumlulukları var. Yabancı dilin önemi sık sık vurgulanırken anadilinin de çok önemli olduğunu kimse hatırlatmadı gençlere. Her dil kendi kültürüyle birlikte öğrenilir. Yabancı dil öğrenmesini ama kendi kültürünü de korumasını istiyorsak eğitimini buna göre vermeliyiz. Gençleri suçlamak haksızlık olur. Onlara bir sorumluluk bilinci kazandırdık mı ki onlardan bunu istemeye hakkımız olsun?

Kitap yazarken dikkat ettiğiniz püf noktaları nelerdir?

Kitap yazmanın püf noktası olmaz. Eğer kurmaca bir kitap (öykü, roman vb.) yazıyorsanız her türlü öğesinin yerli yerinde olmasını, istediğiniz duyguları uyandırmasını hedeflersiniz. Yazdığınız düşünsel içerikli bir kitapsa (deneme, eleştiri, inceleme vb.) orada da savunduğunuz görüşü tam yansıtabilmeye, çürütmeye çalıştığınız anlayışı dürüstçe ele almaya çalışırsınız. Püf noktası peşinde olmak, kolaya kaçmanın yollarını aramak anlamına gelir ki bence edebiyatın hiçbir türünde yeri olmamalıdır.

İnsanların coğrafi bölgelere ve çağlara göre bazı kültürel yapılarla doğduğunu biliyoruz. En çok ilginizi çeken çağ ve kültür hangisidir?

Kendimizi gelişmiş, eski uygarlıkları ilkel ve barbar sayıyoruz. “Hitit Prensesi Arinna” kitabını yazarken Hititleri biraz inceledim. Anadolu topraklarında 3 500 yıl önce yaşamış bu uygarlığa sahip çıkmamak ve onu dünyaya tanıtmamak bizim ayıbımız. Tarihteki ilk yazılı antlaşmanın taraflarından biri olan Eski Mısır uygarlığını bütün dünya biliyor. O antlaşmanın öteki tarafı olan Hititleri ise hak ettikleri kadar dünyaya tanıtmak bizim görevimizdi ama biz bu görevi yerine getirmedik. Birleşmiş Milletlerin New York’taki merkezinin duvarında bir kopyası asılıdır: Kadeş Barış Antlaşması. Bu antlaşmanın altında mührü bulunanlardan biri, Hitit Kraliçesi Puduhepa. Kimilerine göre dünyanın ilk feminist kadını. İnceledikçe hayran olunası bir uygarlık Hititler…

Birçok dünya diline çevrilmiş, ödüle layık görülmüş kitaplarınız var.  Günümüz Türkiye’sinde dilimizle ilgili yazıya dökmek istedikleriniz var mı?

On tanesi yetişkinler için, iki tanesi çocuklar için, Türkçe konusunda yazdığım bir düzine kitap var. (Bu kitapları da az önce, sayenizde saymış oldum.) Türkçeye ne katkısı oldu bu bir düzine kitabın? Oldu mu? Umutlu olmaya çalışıyorum. Hiçbir emek boşa gitmez. Olmuştur. En azından bir farkındalık oluşturmuştur. Türkçeye karşı duyarlılık sağlamıştır. Daha da yazacak mıyım? Evet, elbette. Gücüm yettiğince yazmaya, uyarmaya, göstermeye, Türkçeye sahip çıkmanın gereğini, anadilin önemini anlatmaya devam edeceğim.

Dilimizin Güneşi, bir kültür tarihçisi olarak gelecek için ne söylemek istersiniz?

Geleceğin bugünden daha güzel olacağına inanmak ve bunu gerçekleştirecek çabayı göstermek zorunda olduğumuzu söylemek isterim. Umutsuz olmaya hakkımız yok.

Ve size bu güzel röportaj için teşekkürlerimi sunarak sözlerime son vereyim.

******

Diller ulusların zenginliğidir. “Hiçbir yabancı dil, anadilimizin sınırlarını aşamaz, onu geçemez.” diyerek dil bilincine önem veren, eseriyle hafızalarda iz bırakan değerli edebiyatçımız Feyza Hepçilingirler’e çok teşekkürler.

 

Paylaş
Etiketler: DilimizedebiyatFeyza Hepçilingirlergüneşİstanbul Üniversitesi Türkoloji bölümükitapöğretmenöyküromantoplum
Önceki Yazı

Maske Diyerek Geçme, Tanı!

Sonraki Yazı

Bir Proaktif Serzeniş: Kodlanmış Korona ve Sosyo Ekonomik Şovu

Nezahat GÖÇMEN

Nezahat GÖÇMEN

İlişkili Yazılar

Siyah Önlükten Yükselen Hüzün
Anma

Siyah Önlükten Yükselen Hüzün

10 Kasım 2025
5k
Çörek Otu
Doğa-Çevre

Çörek Otu

22 Ocak 2024
5k
Artık Yıl
Genel Eğitim

Artık Yıl

08 Ocak 2024
5k
Siz Hiç Sumak Ağacı Gördünüz mü?
Doğa-Çevre

Siz Hiç Sumak Ağacı Gördünüz mü?

22 Aralık 2023
5.2k
Sonraki Yazı

Bir Proaktif Serzeniş: Kodlanmış Korona ve Sosyo Ekonomik Şovu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap