Dijital Vicdan’sızlık!
Türk Dil Kurumu ile Ankara Üniversitesinin bu yıl içerisinde halk arasında anket oylamasıyla yapmış olduğu araştırma neticesinde 🏆 2025 Yılının Kelimesi: “Dijital Vicdan” 📌 olarak açıklandı!
TDK’ye göre ‘Vicdan’, ‘kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine düşünmesini sağlayan duygu’ olarak tanımlanır.
Ancak içinde bulunduğumuz dijital çağda bu kavram farklı bir boyut kazanmış durumda. İnsanlar çoğu zaman gerçek hayatta sorumluluk almadıkları ya da almak istemedikleri konularda, sosyal medyada bir paylaşım ya da beğeniyle ‘vicdanlarını rahatlatma’ eğilimine girerek aslında bir nevi ‘Dijital Vicdansızlık’ yaptıklarını da söylemek mümkündür. Yani gerçek hayatta karşısındaki insanın yüzüne ifade edemeyeceği bazı davranış ve hareketleri, dijital ortam aracılığıyla fırsatçılık yapıp sosyal medyadan yazarak, hem kendini tatmin etmekte hem de karşı tarafa hakaret etmekte.
Bir nevi klavye şövalyeliği yapmakta…
Bu durum, bireysel duyarlılığı pasifize ederek vicdanı ‘tıklanabilir bir işlem’e indirgemekte.
Bu da bazen vicdanları yaralamakta ve insanları hukuki açıdan hak aramak için adalet peşine düşürmekte.
Evet; ‘vicdani körlük’, ‘çorak’, ‘eylemsiz merhamet’ ve ‘tek tipleşme’ olarak karşımıza çıkan’ Dijital vicdan; aslında Sosyal Medyanın hayatımızı nasıl alt üst ettiğine de delalet, ahlakımızı, bilgi kirliğini, yargısız infazı, bir nevi saldırı mekanizmasına dönüştüğünü göstermekte…
Beğeni, paylaşım ve yorum yapan bireyler, bir ‘tıklama’ aracılığıyla insani görevlerini yerine getirdiğini hissetmekte. Merhamet ve insaf duygusunu ise sembolik görünürlükle sınırlamakta. Bu nedenle ‘dijital vicdan’ kavramı, çağımızda vicdanın dijital ortamda aldığı bu yeni, çoğu zaman yanıltıcı işlevi anlatan gerekli bir kavram olarak dilimizde yerini almakta.
Herhangi bir olayın gerçekliğini bozarak bireyde sanal bir vicdani rahatlama yaratmakta, sosyal ve bireysel sorumluluktan uzak tutmakta. Dijital vicdan, insanları somut gerçekler karşısında somut çözümler üretmekten alıkoyarak sorun alanının genişlemesine ve derinleşmesine neden olmakta. Buna da ‘Dijital Vicdansızlık’ demek pekâlâ mümkündür.
Mesela sosyal medyanın diline bir düşmeyin! İster tanındık ünlü bir yüz olun ister sıradan bir vatandaş. Eğer birileri sizin üzerinizden prim yapmak isterse, bu Youtuberler de olabilir veya sizi baykuş gibi ensenizden takip edenlerde… yalan-yanlış ve dahi iftira dolu hakaretvari yazılarla uydurma mesaj paylaşımlarla sosyal medyadan yayımlayarak hayatınızı kabusa çevirebilirler. Ki öylede yapıyorlar… Daha vahim olanı ise bu saldırıların önüne geçilememesi! Hukuki yola da başvursanız, ahlaksızlık öyle bir şey ki, birini durduruyorsunuz diğeri başlıyor!.. Çünkü sosyal medyada, dijital ortamda ne ciddi denebilecek düzeyde denetim var nede sosyal medya ahlakı!..
‘Vurun kahpeye’’ mantığıyla saldırıyorlar… Bu da bize Dijital Vicdansızlığın bu çağda tavan yaptığını gösteriyor…
Son söz; yaşadığımız çağın ahir zamanın fitne çağı olsa gerek; önceki makalelerimizde yazdığımız cümleyi bir kez daha buradan tekrarlayalım; Cinnet çağının hezeyanları hep bunlar…






















