Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben..
Derviş ile kuşun o meşhur ve bir o kadar da ibretlik hikâyesini bilmeyen, duymayan, okumayan kalmamıştır kanaatindeyim dostlarım…
Ama ben yine de hafızalarımızı tazelemek amacıyla paylaşayım istedim affınıza sığınarak…
Bilmediğini bilmek, ya da neyi bilip bilmediğini, neyi ne kadar bildiğini bilmek ancak bilgiye ulaşmakla olur. Bu yolda okumaktan ve yaşayarak öğrenmekten geçer…
DERVİŞ İLE KUŞ
Bir gün yaralı bir kuş, Hz. Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır ve sorar.
-Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?
Derviş kendini savunur;
-Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;
-Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikayet ediyorsun!
Kuş kendini savunur.
-Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.
Hz. Süleyman:
Bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. “kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emir verir.
Kuş o anda;
“Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.
“Neden?”
Diye sorar Hz. Süleyman.
Kuş, işte o an ibretlik cevabı verir.
Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar… Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın… Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.
Kıssadan hisse, herkes payına düşeni alır umarım bu hikayeden…
Bu kisve meselesi çok önemli… Etrafımız o kadar çok aldatıcı kisveye bürünmüş sahte kimlikler ile dolu ki…
Mevlana Hazretlerinin dediği gibi: “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi.”
İnsanları tanımada ve sevmede her zaman bir ölçü olmuştur Hz. Mevlana: “Güneş gibi ol şefkatte, merhamette. Gece gibi ol ayıpları örtmekte. Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte. Ölü gibi ol öfkede, asabiyette. Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette…
Toprak, ibret almamız gereken ne güzel bir nimet… Ona çapa vurursun, sürersin, dilediğini ekersin ve o sana cömertliğin en güzeliyle karşılık verir. Üstelik tevazuunun en mükemmel örneğiyle serilir ayaklarımızın altına, “çiğne, üstümde zıpla” dercesine…
Eskiden insanlar, “güneşten şefkati, merhameti; nehirden cömertliği; topraktan tevazuu; geceden sırdaşlığı; bir mermer taşından faniliği öğrenirlermiş…”
Ve toprak gibi tevazuyla, alçak gönüllülükle en yüksek mertebelere ulaşırmış gönüllerde insanlar.
Ne kadar güzel bir şey… Ne kadar yüce bir duygu… Doğanın güzelliği ile bütünleşmek ve onların verdiği mesajları dinleyip uygulamak…
İnsanlar nasıl bir kişiliğe sahipse o şekilde gözükmelidir veya nasıl gözüküyorlarsa ona yakışır olmalıdırlar. Aksi takdirde iyi insanlar ise kıymetleri bilinmez, kötü kimseler ise haddinden fazla kıymet kazanırlar ve zarara uğratırlar.
Bunca yorgunluğuma rağmen, sonunu bilmeden umutla yol aldığım yetmiş bir yıllık uzun bir yolculuk sonunda şu fani dünyadaki hayatımızdan fazla bir şey istemiyorum dostlarım…
Herkes gerçek kisvesine bürünsün yeter… Bende huzur içinde gözlerimi kapatıp Rabbime kavuşayım…
Günlük hayatımızda, bazı kişilerden bahsederken; “İçi dışı bir”, “Ne ise o”, “Gizlisi saklısı yok”, “Özü sözü bir” “Dobra” gibi ifadeler kullanılırız. Bu kişilerin ortak özelliklerine baktığımızda iletişimde çok başarılı olduklarını, yakın ilişkiler kurduklarını, kendilerini açtıklarını görürüz. Ama herkes böyle değildir, bazen insanların saklamak istedikleri kendine özel şeyleri vardır, bazen de farkında olmadıkları özellikleri ya da belli bir ana kadar ortaya çıkmayan özellikleri olabilir. İletişimde en iyi olan sanırım Mevlana’nın da belirttiği gibi; olduğumuz gibi görünmek ya da göründüğümüz gibi olmak…
Olduğu gibi görünmeyen ve göründüğü gibi olmayan kimseye genelde ikiyüzlü deriz bilirsiniz?.
Olduğu gibi görünmeyen insan, illa bir yerde açık verir. “Zira en büyük sırlar bile ancak bir insan ömrü kadar da saklanamayabilirler”
Göründüğü gibi olmamak da aslında olduğu gibi görünmemenin bir başka tezahürü değil mi?
İkiyüzlülük, ihanetin bir çeşididir. “Hain ve zalim, ettiklerinin karşılığını dünyada görmeden ölmezmiş”
Her insan dışının güzelliği kadar iç güzelliğe sahip değildir. İyi arkadaşları, uzun süreli dostları ya da bir ömür geçirilecek eşleri seçerken yüzünün güzelliğinden ziyade iç güzelliğe de önem vermeli, buna göre bir seçim yapmalıyız. İnsanların görünüşüne kapılmadan sağlıklı kararlar almalı, karşımızdakini çok iyi tanımalıyız. Ve şu atasözümüzün de dediği gibi; “Yel gelen deliği kapamalı.” Kısacası herhangi bir durumda meydana gelen tehlikeye karşı vakit geçirmeden önlem alınmalıdır.
Yörüklerin bir sözü vardır; “Yürük ata kamçı değmez.” yani işini dürüst yapan, gücü yettiği kadar çalışan ve onu yeterlikle yapan kişiyi sıkıştırmak gerekmez.
Bir Çin özdeyişi ise der ki:
-Bilmeyen ve bilmediğini bilen, bilgiye açtır; ‘ONA ÖĞRETİN!’
-Bilen, ancak bildiğini bilmeyen uykudadır, ‘ONU UYANDIRIN!’
-Bilmeyen, ancak bilmediğini bilmeyen aptaldır; ‘ONDAN SAKININ!’
-Bilen ve bildiğini bilen liderdir, onu ‘TAKİP EDİN!’
Demem o dur ki… İnsana, insanlığa dair eksiklerimiz, kusurlarımız vardır elbet. Kusursuz olduğumuzu iddia etmiyoruz zaten…
Ama dostlarım bir şey var ki o şey hiç ama hiç eksiğimiz olmamalı. Ne diye sorarsanız. Her zamanki klasik sözümü derim sizlere. “SEVGİ.” Bu duygu gönlümüzden, yüreğimizden ve dilimizden hiç eksik olmamalı bir dua gibi…
İnsan sevdikçe mutlu olur, mutlu da eder…
Sevin çünkü hayat sevince, sevilince güzel ve diyelim ki her bir cümleye,” bu Vatanın sahipleri, yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Yeni haftanız da ve gelecek günleriniz her anı sağlık, mutlulukla geçsin, gün mavi, gün umut, gün ışık, gün sevinç, her gününüz şiirler/şarkılar-türküler tadında, pür neşe muhabbet olsun…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet, gecenizden doğan sabahınıza selam olsun…
#öskurşun#





















