Bugün size ünlü bir kalp cerrahının bizzat kendisinin yaşamış olduğu _ kısa bir hayat dersi olacak_ öyküsünü yazacağım.
O, ülkemizde bir çok açık/ kapalı kalp ameliyatlarını yaparak insanlara daha fazla yaşama şansı vermiş bir Türk doktorudur.
Bu kez onun ağabeyi hastalanıyor ve ambulansla bir devlet hastanesine kaldırılıyor.
Doktorumuz haberi alır almaz ağabeyinin kaldırıldığı hastaneye ulaşıyor. Acile varıyor. Kendisini tanıtıyor. Kimse onu ne tanıyor, ne bilgi verip umursuyor. Kapıcıdan, hastabakıcıya kadar hiçbir Allah’ın kulu onunla ilgilenmek şöyle dursun, hekim kimliğini bile iplemiyorlar.
Sonra yanında asistanlarıyla geçen iki profesöre yaklaşıyor. Yine kendini tanıtıp ağabeyi hakkında bilgi almak istiyor. Onlar da acili adres gösterip ilgisiz kalıyorlar.
Bu kez doktorumuz yeniden acile koşturuyor. Bakıyor ki acilde ağabeyi bir sedyeye konulmuş, başında kimse yok. Tedavisi yapılmış öylece sedyede titreyerek yatıyor. Yanına yaklaşıyor. Abi kardeş sarılıp öpüşüyor. Doktorumuz ceketini çıkartıp ağabeyinin üzerine örtüyor.
Tabi ünlü doktorumuz o dakika ;
” Bu kadarı da pes doğrusu! Hadi meşguller, diyelim ama hastanenin acilinde yoğunluk yoktu ki…”diyerek isyan ediyor.
Biz durumu sosyal medyadan onun kendi kaleminden aktardığı kadarı ile öğreniyoruz.
Durum hiç de etik değil…
.
Şimdi gelelim bu doktorun kimliğini açıklamaya. Ve bu olayın benimle olan duygusal ilintisine.
Bu nahoş ve hazin olayın kahramanının adı Prof. Dr. Bingür Sönmez’dir..!
Annemin açık kalp ameliyatını gerçekleştiren ve annemin ömrünü altı yıl daha uzatan kişidir.
Onu ilk kez 1992 senesinde İstanbul Florance Nightingale Hastanesinde tanımıştım.
Son derece centilmen ve mütevazi kişiliğine hayran olmuştum. Bugün bile onu ameliyathane kapısındaki güler yüzlü hali gözlerimin önündedir.
Başarılı profesör o yıllarda dahi sabırla anladığım dilde beni bilgilendiren empati duygusu oldukça gelişmiş bir doktordu.
Mutluluk ve hüzün karışık gözyaşlarımı parmaklarıyla sildiği o dakikayı, ben nasıl unutabilirim ki?
Şevkatli ve yumuşak sesi ruhumu sakinleştirmişti:
” Üzülme. Annemizin kalp damarlarını 72 yaşından 35 yaşına indirdim. Anneniz kalpten ölmeyecek.”
Umut ekmişti endişeli yüreğime.
Dualarımdan eksik etmediğim bir doktordur.
.
Prof. Dr. Bingür Sönmez’in bugün başına gelenler, bir gün sizin, bizim ve herkesin başına gelebilir.
Ne yazık ki ancak başa gelince anlaşılıyor.
Peki bu hazin ve etik olmayan durumlarla karşılaşmamak için ne yapılmalıdır?
DEONTOLOJİ ile…
Tıp fakültesinde okuyan bir doktor adayı tıbbi deontolojiyi ders olarak okuması, bilmesi gerekmektedir.
Peki nedir tıbbi deontoloji?
Deontoloji, bir mesleği uygularken mutlaka uyulması gereken ahlaki değer ve etik kuralları inceleyen normatif etik teorisidir.
Sağlık mesleklerinde çalışanların bilmek ve uygulamak zorunda oldukları etik ilke ve kuralların neler olduğunu belirtir. Kelime anlamı itibarıyla görev bilimi, mesleki davranış ve meslek ahlakı anlamına gelen “deontoloji” ise kısaca “yükümlülükler ve sorumluluklar bilgisi” olarak tanımlanabilir.
Deontoloji ilk kez C. D. Broad tarafından 1930 yılında yayınlanan beş etik teori türünde mevcut ve özel tanımlamayı netleştirmek için ilk olarak kullanılan bilim dalıdır. Bu terimin daha eski kullanımı Jeremy Bentham’a kadar uzanmaktadır.
Deontoloji tıbbi olarak ülkemizde 1988 yılında Yükseköğretim Kurumu’nun onayı ile Temel Bilimler Bölümü çatısında yer alan Morfoloji Bölümü’nün bir bilim dalı olarak yeniden kurulmuş ve dersler bir kez daha zorunlu ders kategorisinde yer alacak şekilde veteriner hekimliği müfredatına dahil edilmiştir.
Tıbbi ve felsefi anlamda olsun deontoloji ahlaki açıdan doğru bir davranış sergilemek için görev vaktinde hareket edilmesi gerekir.
Alman felsefecisi Kant deontolojinin üç önemli formülasyonu olduğunu belirtmiştir.
Bunlar şu şekildedir.
1_ Sadece evrensel bir yasaya dönüşeceğine karar vermiş olduğunuz kurala göre hareket edin.
2_ Kendi kişiliğinizde ya da herhangi bir kişide olsun ya da olmasın, yalnızca bir araç olarak değil, aynı zamanda daima bir son olarak insanlığı iyileştirecek şekilde davranın.
3_ Her akıllı varlık onun üstünlüğünden her zaman bir krallık oluşturmalı ve bu krallık daime bir yasama üyesi gibi davranmalıdır.
Kısacası;
Deontoloji bir sosyal bilimdir.
Deontoloji bir felsefedir.
Deontoloji etik bir bilimdir.
Deontoloji bilmini tam kavramayan mezun olmamalıdır. Ayrıca mezun olup çalışırken dahi hizmet içi bilimi olarak eğitimleri verilip tedavi ekiplerine hatırlatılmalıdır.
Kesinlikle başta sağlık çalışanların ve tüm meslek alanlarda deontoloji uygulanmalıdır.
Hasta ve hekim hakları birimleri bu doğrultuda kurulmuş bir birim olduğu da unutulmamalıdır.
Nokta.
Emine Pişiren/ Kocaeli























