Yaşantımın en büyük esintisi deneme sorularından kaynaklıdır. Esinti öyle geldi ki, bir daha yakamı bırakmadı. Üniversite hazırlık için deneme sorularına kendini atadım desem yeridir. Çünkü yıllarca tatil bilmedim, hazırlık adına deneme sorusu yazdım.
Yaşantımı irdelediğimde sevinmeli miyim? Yoksa hüzünlenmeli mi? Kolay değil yıllarca deneme sorusu hazırlamak.
Yıllar içerisinde yirmi soru bankası ve sınıf içi, çeşitli isimler altında test soruları düzenlemek. Onları belirli kompozisyonda sistemli hâle getirebilmek.
Sistem içerisinde ortalama, yılda altı tane yapılan “Deneme sınavları.” Her konunun tekrarı ve pekiştirilmesi için en az yirmi soruluk “Konu testleri,” ve bu testleri uygulamaya koyabilmek. Ortalama her konu için sekiz adet yapılır. Üniversite hazırlıkta biyolojide on sekiz konu vardır.
Bu kadarla da kalmıyor, “Ders tekrar testleri” ile yapılan farklı uygulamalar da değer buluyordu.
Yalnız konu testleriyle ilgili uygulanan soru sayısını hesap etmek istiyorum. İki bin sekiz yüz seksen soru. Bu sayıya deneme sınavlarının yüz seksen soru sayısını, ders tekrar için üç yüz soruyu eklersek, üç bin üç yüz elli adet soru edecektir.
Öğrenciye sene başında dersler başladığında verilen iki adet soru bankasıyla soru sayısının kaça çıktığını görelim. Soru bankasında iki bin dokuz yüz soru, konu anlatımlı soru bankasında ise bin iki yüz soru bulunuyor.
Buna göre bir öğrenci yılda; sekiz bin dört yüz elli soruyla karşı karşıya getiriliyor. Bu sayıyı öğretmen olarak çalıştığın kırk yıla göre değerlendirirsek, dört milyon dört yüz gibi bir sayıya ulaşıyorum. Ayrıca testlere girmeyen soruların sayısını hesaplamak mümkün olmadığı için bir şey yazamıyorum.
Üniversite hazırlıkta “Test sorusu” denildiğinde ne manaya geldiğini düşünebiliyor musunuz? Test sorusu hazırlıyorum, demek kolay bir işlem değildir. Bir ömür tüketiyorsun ve çalışman yalnız bu yönlü oluyor. İşte üniversiteye öğrenciyi hazırlamanın bedeli.
Çeşitli siyaset ve bilim insanları dershane öğretimine sıcak bakmazlar. Bu olayı yıllarını dershaneye veren değerli öğretmenlere sormuyorlar da eğitimci yazara soruyorlar. Ayrıca her şeyi bilen, bilim adamına! soruyorlar.
Dershane öğretiminin amacı, öğrenciye lise bilgisinin çok yönlü kullanılmasını öğretirken, soru çözümüne yaklaşımı sağlamaktır. Belleğindeki bilgilerle soruların çözümüne nasıl yaklaşacağını öğretmek öncelikle öğretmenin görevidir. Dershanelerin esasında başarısı da buradan gelmektedir.
Tekrar etmek gerekirse dershane öğretiminde lise müfredatına çok yönlü bakılır ve çözüm odakları geliştirilir. Yani dershanede, lise müfredatı doğrudan anlatılmaz. Fakat her kurumun içinin boşaltılması gibi bu kurumların da içi boşaltıldı. Şöyle ki, dershaneler lise takviyesine dönüştürüldü. Abartmak doğru değil ama “Lise konularını anlat ve soruları yandaşa ver,” dershane sistemiyle karşılaştık. Dilimiz döndüğü kadar anlattık ama yapabileceğimiz bir şey yoktu. Ülkeye darbe yapmaya kalkışanlarla nasıl yarışa girebilirdik.
Dershaneye gelen öğrenciyi başka dalgalara yönlendir, sonuçta şifreyi ver ve kazansın. Kimin ve kimlerin hakkı yeniyor, hiç düşündünüz mü?
Bu yazıyı okuyan herkesi vicdanıyla baş başa kalmaya davet ediyorum. Yıl boyunca velinin ve öğrencinin çektiği sıkıntıları düşünebiliyor musunuz? Şartlarını zorlayarak, çocuğunu okutmak isteyen ana ve babaların çektiklerini, örnek vermeme gerek duymuyorum.
Sınav zamanında heyecandan hastalanan ve bayılan öğrencilerin hakkını nasıl ödeyeceksiniz. Bari aklınızı başınıza alın da hala sorular çalınıyor demeyin. Sorular çalınmıyor, şifrelenerek veriliyor. Bunun karşılığı hangi dinde var acaba veya neye bağlıyorsunuz?
Ayrıca mülăkat diye bir ucube şekil çıkarttınız ki, dillere destan. Çünkü yazılı sınavdan doksanın üzerinde puan alanı, mülakătta katakulliye getirip eliyorsunuz. Nerede bilgi liyakat ve çalışan başarır mantığı.
Mülăkatı da geçtik, milli savunma üniversitesine Suriyelileri sınavsız alıyorsunuz. Nereden geliyor bu Suriye seviciliğiniz, resmen bu kadar ayrımcılık yapılır mı?
İlahi adaletten de kaçabilecek misiniz?
Bugünlerde gerçekleşen KPSS için yol ve bir parça ekmek parasını düşünen öğrencimi gözlerim yaşlı dinledim. Tekrar sınav için yol parasını bulabilir miyim? soruyor. Sırça köşklerde yaşayanlar şunu bilin ki, dinimize yaptığınızı kötülüğü Oryantalistler yapmamıştır.
ÖSYM diye bir kurumun denetimini meclis soruşturmasını yaptırmayanlar, aynı suçlamalarla karşılaştığınızda hangi adalete sığınacaksınız?
Seçtik sizi meclise hakkımızı koruyun, hırsızlığı önleyin diye ot yolmaya göndermedik ya.
Hak adalet, ahlak ve cumhuriyet ana unsurumuzdur.
ATATÜRK’ÜN “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir fendir.” Sözünü aklınıza kazıyın.
Hasan TANRIVERDİ























