Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Halil DAĞ

Demokrasi: Kapitalizmin Meşruiyet Aracı

Halil DAĞ Yazar Halil DAĞ
13 Mart 2013
Halil DAĞ, Zy YazarPortal ANONİM
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Nasıl ki NATO, kapitalizmin askeri güvenlik şemsiyesi olarak dizayn edilmişse, kapitalizmi ekonomik bir sistem olarak dünya gündemine getiren liberal demokrasi de kapitalizmin siyasal meşruiyet şemsiyesi olarak tasarlanmıştır. Söze biraz kitabın ortasından girer gibi olduk ama günümüzün en iyi yönetim modeli olduğu söylenen demokrasi için varılacak nihai yargı tam da budur.

Burjuvazinin Yükselmesi ve Güç Mücadelesi

Devlet modellerinin tartışıldığı günden bugüne demokrasi de sürekli tartışılmıştır. Bu tartışmalarda demokrasi, Avrupa rasyonalizminin doğuşuna kadar olan dönemde kötünün iyisi olmaktan öteye geçememiştir[1]. Para ve özel mülkiyet odaklı kendi sınıflarını yaratan Protestan kaynaklı aydınlanmacı akım, varlığını geçmişle hesaplaşmanın üzerine inşa ederken kendi meşruiyet dayanaklarını da yaratmaya çalışmıştır.

16. yüzyıldan sonra Avrupa siyasal sistemleri değişime uğramaya başlamıştır. Özel mülkiyeti öne çıkaran Protestan ahlakının toplum içerisinde öne çıkarmaya başladığı burjuvazi; hem egemen kral ile hem de aristokrasi sınıfı ile olan mücadelesini yeni kavramlarla yürütmeye çalışmıştır. Bu mücadele Fransız İhtilaline kadar sürmüş, 19. Yüzyıl ve sonrası burjuvazinin geri dönülmez zaferi ile sonuçlanırken siyasal sistemlerin adı da halkın kendi kendini yönetmesi olarak dönemin düşünürlerince tescillenmiştir. Bu tescil, elde edilen gücün literatürde de meşru bir anlam kazanmasından başka bir şey değildir.

Egemenliğin El Değiştirmesi

Bu mücadeleye neden gerek duyulmuştur?

En başta egemenlik sorunu bu mücadeleyi yaratmıştır. Bir kere eski çağdan o güne kadar egemenlik daima insanüstü referanslarla izah edilmiş, devletin başındaki kral da bir çeşit tanrı kral sıfatına sahip olmuştur. Hal böyle olunca, toplum içinde söz sahibi olmak için ya kral olmak ya da kralın çevresini oluşturan soy sopa dayalı aristokrasiye veya feodaliteye dahil birisi olmak gerekmiştir. Güce sahip olmanın yegane meşru yolu bu tür bir statüye sahip olmaktır.

1492, dünya sistemini kökünden sarsan başlangıçların yılıdır[2]. Bugün bile modern tarih bu tarihte başlayan coğrafi keşiflere indirgenmektedir. Gerçekten de bu tarihten sonra hızla gelişen merkantilizm ve ticaret, feodaliteye dayalı Avrupa’da yeni bir sınıfı ortaya çıkarmıştır. Bu sınıf hepimizin bildiği Protestan ahlakını arkasına almış olan burjuvazi sınıfıdır. Bu sınıf, öteki sınıflar gibi mülkiyeti babadan oğula elde etmemiş, bizzat şahsi girişimleri ile elde ederken, kendi aralarında örgütlü bir şekilde hareket ederek kısa zamanda diğer sınıflara göre daha varlıklı hale gelmişlerdir.

Burjuvazinin bu şekilde hızla yükselmesi doğal olarak ülkelerin iç siyasal sistemlerine de yansımıştır. O güne kadar iktidarı mutlak bir şekilde elinde tutan kral ve onun vassalları kadar zenginleşen, savaşlarla hızla borçlanma ihtiyacı hisseden bu sınıflara mali kaynaklar yaratan burjuva sınıfı doğal olarak elde ettiği mali gücün siyasal karşılığını da talep etmeye başlamıştır.

Burjuvazinin bu yükselişi sırasında düşünce çeşitli düşünce adamlarının bu sınıfın sözcülüğünü üstlendiğini görmekteyiz. Aydınları doğrudan bununla itham etmek belki ağır kaçar ancak aydınların bu dönemde güç paylaşımını bu sınıfların çıkarlarını toplumun çıkarlarının üstüne çıkacak mekanizmalarla güvenceye alma çabaları dikkat çekmektedir. Bu noktada iki önemli isim dikkati çekmektedir. Birisi devlet felsefesi konusunda en büyük isimlerden birisi olan John Locke diğeri ise iktisat biliminin duayenlerinden olan Adam Smith’dir. Her ikisi de geliştirdikleri kuramlarla burjuvazinin hem malını hem canını garanti altına almışlar, birisi yönetme imtiyazını burjuvaziye ihsan ederken öteki de iktisada mülkiyetin ayrıcalığına dayalı kuramlaş yerleştirmiştir. Bugün de hala temel referans bu iki düşünürün görüşleridir.

Burjuvazinin Çağrısı

Burjuvazinin demokrasiyi krallar ve feodaller karşısında ezilen geniş halk kitlelerine dayandırması, dinlerin ortaya çıkışları sırasında başta köleler olmak üzere güçlüler karşısında ezilen sınıflara çağrı yapmasını çok andırmaktadır. Dinlerin bu çağrısı kendi içerisinde özel bir mantığa dayansa da aydınlanma düşüncesinin statükoyu temsil eden yerleşik egemenlere karşı halka yaptığı bu çağrı tamamen bir yöntem aşırmasından başka bir şey değildir. Dinler deneyiminden kesin sonuç veren bir yöntem olduğu ortada olduğu için aydınlanma düşüncesi de kral ile halk arasında kapanmaz bir uçurum yaratan metafizik temalı egemenlik kavramı karşısına insan figürünü çıkarmıştır. Burjuvazi aydınları bu şekilde davranarak toplumların yönetiminin yine insanın kendi aklının hakkı olduğunu ileri sürmüş, statüko karşısında ezilen geniş kitlelere göz kırparak onlar için bir çekim merkezi olmayı ummuştur.

Liberal Demokrasinin Öncülleri

Aydınlanma çağının düşünürleri aslında kendi içinde birkaç gruba ayrılırlar. Ancak bunlar içerisinde günümüze açık bir etkisi olan grup öncülüğünü John Locke’un yaptığı siyasal liberalizm ekolüdür. Liberal demokrasi olarak da adlandırılan düşünce sistemini kuramlaştıran kişi Locke’dur. Kendinden önceki düşünürler tanrı kralı ortaçağın skolastisizminin daha da ötesine geçerek yüceltirlerken Locke, onlara bir tepki olarak ortaya koyduğu kuramını tanrı fikrine değil insan aklına dayandırmıştır.

Locke’un bu yaklaşımı doğal olarak tanrının yeryüzündeki vekili gibi kabul edilen, en azından Papalık onayıyla siyasal meşruiyet kazanan kralların ve onun dayandığı öteki sınıfların vazgeçilmez pozisyonuna büyük bir darbe olmuştur. Çünkü Locke, insanın toplum halinde yaşamasını sağlayan hukukun, kralın bir lütfu olarak görülmesini reddederek insan aklının en iyiyi ve en doğruyu bulacağını ileri sürmüştür. O’nun bu düşüncesinin bir sonucu olarak girilen sorgulama süreciyle, toplumlarda kutsallık atfedilen krala ve onun taifesine gerek kalmamıştır[3].

Ortaya çıkan bu yeni söylemde halktan kasıt, görünürde tüm insanlar olsa da çıkarı özenle korunanlar bakımından kralların ve aristokrasinin karşısında yükselen burjuva sınıfıdır. Bu sınıf yeni bir sınıftır ve düşünürler günün siyaset literatürünü ülkelerin yönetiminin meşru temellerini kendi sınıfını öne çıkaracak şekilde dizayn etmeye çalışmıştır. Halk egemenliği kavramı da bu kaygının bir sonucu olarak üretilmiştir.

Sonuç olarak, liberalizm ve onun siyasal sistemi olan demokrasi; mülkiyet imkanları genişleyen burjuva sınıfının değişen pazar koşulları sayesinde diğer sınıflar karşısında elde ettiği ekonomik üstünlüğe odaklıdır. Önerilen sistem, bu üstünlüğün devletçe tanınarak bunu koruyacak tutacak ayrıcalıkların hukuki güvence altına alınmasını amaçlayan bir meşruiyet aracıdır. Nihayetinde yeni düşünce sistemi, burjuvazi ve onun ayrıcalığını oluşturan mülkiyet odaklıdır.

Liberalizmin Önceliği

Derinlemesine incelendiği zaman açıkça görüleceği gibi liberalizmin ve demokrasinin temel gayesi sınıfsal üstünlüğü sağlayan mülkiyetin garanti altına alınmasıdır. Demokrasi ve onun felsefesi olan liberalizmin önceliği insan değildir, daima mülkiyettir. Mülkiyeti koruyacak olan ise devlettir, devleti harekete geçirecek olan ise yasadır. Bu yüzden demokrasilerde hukukun odak noktasının insan olmasını beklemek anlamsızdır. Odak noktasında daima varlığı burjuvazinin tekelinde olan mülkiyet ve onun meşruiyeti vardır. Hukuk sadece bir araçtır. Devlet ise bu hukuku burjuvanın çıkarına uygulayan bekçidir… bu noktada liberalizm ve demokrasi söyleminde çok keskin bir şekilde reddettiği Machiavelli’ye bile rahmet okutacak derecede Makyavelisttir…

Konuya demokrasinin devlet ve hukuk sisteminin ne olduğunu tartışmaya açarak devam etmek dileğiyle…

06.01.2012

https://twitter.com/#!/hdag77

Paylaş
Etiketler: demokrasiekonomiKapitaliziLiberalLiberal DemokrasNATO
Önceki Yazı

Yunusun Feyiz Aldığı Er’e Doğru Gitmek!

Sonraki Yazı

Terme Ağacı

Halil DAĞ

Halil DAĞ

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Göz Gördü Gönül Katlanmadı
Hasan TANRIVERDİ

Farklı Ülkeler

30 Mayıs 2025
5k
Şeytana Güç Adem’e Kahırdan Verildi…
Zy YazarPortal ANONİM

Şeytana Güç Adem’e Kahırdan Verildi…

25 Ekim 2024
5k
Kadın ve Çocuk Cinayetleri Neden Durdurulamıyor?
Zy YazarPortal ANONİM

Kadın ve Çocuk Cinayetleri Neden Durdurulamıyor?

25 Eylül 2024
5k
Çocukların Dostu Kitaplardır
Edebiyat

Çocukların Dostu Kitaplardır

07 Eylül 2024
5k
Sonraki Yazı

Terme Ağacı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap