Gün/aydın dostlarım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan… Kollarını aç___________________ Sevgiye başlangıcım ben…
Yepyeni bir haftaya, belki de yepyeni bir başlangıç için atılan ilk adım. Belki de yepyeni bir hayata, kim bilir?..
DEĞİŞİM!.. AMA NASIL?..
Heraclitus, “değişmeyen tek şey değişimdir” dediğinde MÖ 500’lü yılları yaşıyordu insanlık.
İnsan hayatında değişim karşı konulmaz bir süreçtir. Bize rağmen bir şeyler mutlaka değişir ve ayak uydurduğumuz sürece bu hayatın bir parçası oluruz.
Değişim hayatın karşı konulamaz kuralıdır. Doğa içinde barındırdığı milyonlarca tür canlıyla birlikte her an, durmaksızın değişir. Doğadaki canlıların hepsi varlıklarını değişebilme yeteneklerine borçludur. Değişime direnen canlılar elenir; uyum gösterenler soylarını devam ettirir. Doğanın kanunu böyledir.
Toplumsal değişim de doğa kanunlarına benzer. Biz istesek de istemesek de içinde bulunduğumuz çevre, koşullar, ilişkilerimiz, konumumuz değişir. Hayat bizi sürekli değişime zorlar
Değişime uyum gösteremeyenler yok olurlar ama insan aklı değişimi kabullenmekte zorlanır. Çoğu insan içinde bulunduğu ortamı hiç değişmeyecekmiş gibi görür, değişen koşullara uyum göstermek yerine mevcudu korumaya çalışır. Değişime direnir.
İnsan aklı değişimi kabul etmekte zorlanır. Çoğu insan içinde bulunduğu ortamı hiç değişmeyecekmiş gibi görür ve değişen koşullara uyum sağlamak yerine mevcut düzeni korumak ister. Bu da korkulara ve kaygılara neden olur, kişi kendini güvende hissedemez. Değişime direnç başlar.
İnsan değişim ve yenilik arzusuyla aynı oranda değişime direnme gücünü de barındırır. Hangi duygusu daha baskınsa o safta yer alır. Böylece değişim için mücadele edenler ve değişime direnenler, yani statikocular ipin iki ucundan asılır. Kazanan er ya da geç değişim olur. Çünkü değişim akıştır, harekettir ve yaşamın kodları durmaya değil akmaya, harekete odaklıdır.
Değişmemek akıntıya karşı kürek çekmektir. Çünkü akıntının götürmeye çalıştığı yeri daha önce hiç görmemiştik. Bilinmezlikten korktuğumuz için bildiğimiz bize zarar verse de tercih edilebilirdi…
Değişime direncin önündeki en büyük engel, alışkanlıklardır. Alışkanlıklar o kadar güçlüdür ki, insanlar onları aşmakta zorlanır. Değişimi yönetmek ve başarılı olmak için alışkanlıkların üstesinden gelmek gerekir.
Herkes değişimi ister, bir şartla. Kendisinin değil başkalarının değişmesi şartıyla.
Tartışmasız herkes dünyanın değişmesini istiyor. Ama kimse bunun için kendisini değiştirmeye yanaşmıyor.
Herkes evinin önünü temizlemeye başlamasıyla tertemiz şehirler oluşacağı gibi, herkesin değişimi yakalayarak karanlığın tek renginden kurtulup gökkuşağının muhteşem ahenkli görüntüsüne ulaşıp daha yaşanır bir cennet dünya kurması mümkündür…
Aç olan kişiye balık vermek suretiyle onu bir kez doyurmak iyilik yapmak değil. Ona balık tutarak karnını doyurmasını sağlayacak yöntemi öğretmek asıl iyilik.
Bunun için herkes ancak kendi bildiği şeyi öğretebilir. Kendi değişmeyen birisi değişimin ne olduğunu ve onun neyi sağladığını bilemez, veremez, öğretemez…
Eğer yaşamda olumsuzluklar görüyorsanız bilmelisiniz ki o sizin içinizde olandır. Dışarıda olan her şey size aynadır ve size içinizde olanı gösterir…
O halde siz sadece iyiyi, güzeli, barışı, sevgiyi, mutluluğu, huzuru gören hale gelin.
Kusur gören göze aittir…
Siz gül olun nasıl olsa kokunuz birilerine ulaşır…
Siz değişimi ve dönüşümü sağlayamazsanız çevrenize de bir şey yapamazsınız…
Eğer dudaklarınızın güzel olmasını istiyorsanız sevgi sözcüklerini daha çok kullanın, gözlerinizin güzel olmasını istiyorsanız kusurları değil güzelliklere bakın. Bedeninizin sağlıklı olmasını istiyorsanız sofranızdaki yemeklerin hepsini yiyeceğinize onları ihtiyacı olanlarla paylaşın…
Kalbimizin sesinin daha çok duyabileceğimiz bir yaşam için… Hayat başlar ve biter… Nasıl başlayıp nerede sona erdiği değil, ikisinin arasına neler sığdırabildiğimiz, hayatımızı güzelleştirebilmek için ne gibi sorumluluklar aldığımız önemlidir aslında.
Gerçek huzuru ve mutluluğu nefs veya egonun isteklerini tatmin ederek değil ruhunuzun ihtiyaç duyduğu, kalbinizin onay verdiği şeyleri elde ederek bulursunuz.
Bu ancak içinizdeki sizi aydınlanmanız olan kaynağı olan ışığı aramakla ve hakikati bulmakla mümkün olur. Bunu yaparken sizde bir değişim ve dönüşüm başlar ki bu egolarınızı kontrol altına almışsınızdır demektir.
Tüm bunlar içinse sevmek, sevmek ve Yaratandan dolayı tüm yaratılanları sevmek gerekir…
İçi bolca sevgi dolu, sağlıklı geçen bir haftanız olsun.
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım…’ Bugün ve bundan sonraki her gün, farkındalıkla dünyaya bakmanız dileğiyle…
Sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir… Her anını mutlu, umutlu, sağlıklı geçireceğiniz muhteşem bir Pazartesi gününüz olsun diliyorum… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun, gecenizden doğan sabahınıza selam olsun… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, Bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#























