Çözüm süreci bitmiş… Kimilerine göre zaten çözülme süreci olduğu için bitirilmesi iyi olmuş…
Kimilerine göre çözüm sürecini PKK
bitirmiş…
Kimilerine göre AK Parti’nin kendisi
bitirmiş…
Sonuçta bitmiş…
Ve ölümler başlamış…
Bundan ne anlıyoruz? Çözüm süreci öldürmeme süreci imiş…
Bitince ölümler başlıyormuş…
Kimileri işte bu bitirilmeden dolayı çok memnunlarmış… Ne de olsa silahların konuştuğu yerde savaş baronları ve hamaset konuşurmuş, çünkü…
****
Ve çözüm süreci başlamadan önce, Türkiye’nin tüm apoletli, apoletsiz savaşseverlerinin seslendirdiği aynı şeyleri şimdi, AK Parti kurmayları seslendirir olmuşlar…
Çözüm süreci devam ederken, sahayı boşaltanlar PKK ve KCK örgütlenmesine göz yumanlar şimdi sanki o süreci başkası yürütmüş gibi şahinleşmişler.
Ve bakın sosyal medyaya AK Parti milletvekilleri, parti yöneticileri tabanı resmen savaşsever olmuşlar…
7 Haziran’ın öcünü alıyorlarmış gibi mesajlar paylaşıyorlar…
****
Şahinleşmenin sinyallerini seçimler öncesinde AK Parti kurmaylarında, kadrolarında görmüştük…
7 Haziran akşamı şahinleşmenin nasıl dile getirildiğini de gördük…
Kürtler bir gecede hain mertebesine geçmişlerdi…
Kürtler bir gecede AK Parti’ye ihanet etmişler ve AK Parti’yi arkadan vurmuşlardı sanki…
Olan seçim tercihiydi.
Kim kendisini iyi anlatmışsa Kürtlerin oyunu almıştı.
Ve Kürtlerin büyük çoğunluğu oylarını HDP ve AK Parti arasında paylaştırmıştı.
Kürtlerin ana gövdesi HDP’ye oy verirken, azınmayacak bir çoğunulukta AK Parti’ye oy vermişti.
****
Seçimlerde HDP barajı aşamasa, yaşanacak süreç bugünkünden daha sert olurdu.
Cumanın gelişi perşembeden belliymiş…
Süreç, gözümüzün içine soka soka bitirildi.
Herkes bundan sorumludur. Ama öncelikle iktidar olanlar sorumludur.
Bakmayın siz karşılıklı babalanmalara, şahinleşmelere kazanacak olan çatışmasızlık sürecidir.
Son 10 yılda kazanılanları kimse kaybetmek istemeyecektir.
Çözüm süreci denilen süreci çatışmasızlık ve ardından da, uzun sürecek bir diyalog süreciyle beraber yıllarca devam edecek bir süreçti. Öyle birkaç yılda bitebilecek bir şey değildi. Çünkü kimse nasıl olacağını net olarak bilmiyordu… Başta devlet ve silahlı mücadelenin tarafları da… Bilselerdi zaten bugüne kadar çözülmüş olurdu.
****
Çözüm sürecini kimin bitirdiğini tartışmak anlamsızdır.
7 Haziran sonrası, 90′lı yıllara dönmenin tramvası en çok AK Parti’yi vurur. Şahinleşen bir AK Parti kaybeder…
Nasıl 90′lı yılların şahinleşen ve iktidarı paylaşan siyasi partileri yoksa, bugün iktidarda şahinleşecek her parti kaybetmeye mahkumdur.
****
Özellikle 7 Haziran sonrası ortaya çıkan, büyük toplumsal uzlaşmayı ret eden, diyerek erken seçim isteyen, parti içersinden CHP ile yapılacak koalisyona karşı çıkan şahinler var.
Ve bunlar çözüm sürecinde aynı zamanda, AK Parti içersin de şahin kanadı temsil ediyorlar. Ve bugün en çok onların sesi çıkıyor.
İnanın her olumsuzluğu üst akıla, her olumluluğu da kendi akıllarına bağlayanların bugün seslerinin çok çıkmasının nedeni konjektürel durumdan kaynaklanıyor. 7 Haziran da kaybettiler… Ve görülen o ki, bir kez daha kaybedecekler, böyle gider ise…
****
Tüm olumsuzluğu üst akıla bağlayanlar bugün hala iktidarlar… Ve asıl soru şu: DAEŞ ve PKK terör odaklarını bombalamak için iktidar hangi uluslararası güçle ittifak yaptı, kimi desteğini istedi? Nato, batı ve Amerika…
Üst akıl bunlar değil miydi?
Hayatın gerçeği ile hamaset hiç örtüşmüyor…
Ve o üst akıl bugün çözüm sürecinin bitmesini değil sürdürülmesini istiyor…
Hayatın gerçekleri nasılda, her şeyi kumpas ve üst akıl üzerinden okuyanlara nanik yapıyor.
****
Sonuç olarak, dünde bugünde turnosol kağıdı, çözüm süreciyle ilgili ne söylediğiniz ve nasıl bir tutum aldığınızdır.
Çözüm sürecinin nasıl olması gerektiğini söylemek ayrı bir şeydir, tümden karşı çıkmak ayrı bir şeydir.
Çözüm sürecinden yana olmak, bu ülkenin topraklarında teröre karşı çıkmak, herkes için ayrımsız eşit ve özgür vatandaşlığı savunmaktır.
Çözüm sürecine karşı çıkmak, bu ülkenin topraklarında terörün sürmesini ve ülkenin asıl bölünmesine vede iç savaşın çıkmasını istemektir
Çözüm sürecine karşı çıkmak, bu ülkenin topraklarında dili, inancı, düşüncesi, kültürü ne olursa olsun tekçiliği savunmaktır.
****
Çözüm sürecinin daha sağlıklı devam edebilmesi, silahların toprağa gömülmesi ve ölümlerin durdurulmasının yolu büyük uzlaşmadan geçmektedir.
Bu olmaz ise, erken seçimin çözüm olduğunu ve milletin AK Parti’yi tek başına iktidara getireceğini düşünenlerin yanıldığını olası bir erken seçimde yine göreceğiz.
AK Parti kurmayları 7 Haziran öncesinde olduğu gibi, milleti okumaktan uzaklar… Zannediyorlar ki, AK Parti’ye küsen oy vermeyen, geçersiz oy kullananların partiye oy vereceğini zannediyorlar… Ders almamışlar, yazık…
AK Parti’nin koalisyon kurmamak için, seçimlerden güçlü çıkmak için ülkeyi kaosa sürüklediğine yönelik, olası bir erken seçimde muhalif söyleminin güçlü, sokakta karşılığının olacağının, kurmaylar farkında bile değiller… Yazık…
****
Dağı taşı bombalayanlar dün kazanmış gözüktüler…
Apoletliler gibi sözcükleri ağızlarından düşürmeyen, siyasetçileri milletin alkışladığını zannettik.
Ne yazık ki, kaybettiler…
Ve tabi ki o süreçte Türkiye de kaybetti…
Böyle devam ederse, bugünde aynı şeyleri yapanlar kaybedecekler. Yazık…
Son söz: “Çözüm süreci bitti” denilince biten bir şey midir? Bu olabilir mi? Çözüm sürecini bitirmek ülkeye kaosun hakim olması demektir. Türkiye’nin resmen bir terör batağına batması demektir.
Bir de şu İŞİD, PKK ayrımı yapanlara bir çift sözümüz olacak. Terör, “bizimki iyi ötekinin kötü” diye ayrım yapılacak bir duruş değildir. PKK’nın (ve diğer sol örgütlerin) ne kadar haklı gerekçesi varsa, DEAŞ’ın da o kadar haklı gerekçesi vardır…
Asıl olan tümden silahlı mücadeleye ve teröre karşı çıkabilmektir… Kendi terörünü savunmak, ötekinin terörüne karşı çıkmak sadece ve sadece ikiyüzlülüktür…
