Günümüzde dünyanın yaşadığı amansız bir salgın, Korona! Aşısı henüz olmayınca ve dünyada vaka sayısı hızla artıp insanlar ölmeye başlayınca, insanlar evlerine kapandılar, tıpkı kışın yuvalarına saklanan karıncalar gibi!
Roman kahramanı Vehbi orta yaşlarda iken, şehrin işlek yerinde bir giyim mağazası işletir. İşleri de çok iyidir. Vehbi’nin bir kızı ve bir oğlu vardır. Onları yurt dışına okumaya göndermiştir. Eşi ise oldukça müsrif bir kadındır. Vehbi’den cilve sonrası kopardığı paraları biriktirir, gereksiz eşyalar alır, aldıklarını komşularına gösteriş yapar. Ülkede ekonomik kriz başlayınca Vehbi sıkışır. Eşinden para ister, ancak eşi, olmadığını ve eşya alarak borçlandığını söyleyerek vermez. Dükkâna haciz gelir. Eve gelmek üzereyken eşi eşyaları İzmir’e kaçırır ve bir daha da dönmez. Eşi gibi akrabaları da uzaklaşmıştır. Vehbi önce deniz kenarında bir kasabaya bir arkadaşının yanına gider. Yaşı ilerleyince en sonunda Bursa’da bir huzurevine yerleşmeye karar verir. Orada on yılı aşkın kaldıktan sonra üniversiteye yakın öğrencilerin kaldığı bir apartda daire kiralar.
Korona virüs ülkemizde yaygınlaşmaya başladığında hükumet de bir takım önlemler alır. Onlardan birisi de okulları tatil edilen öğrencilerdir. Birçoğu yurt ve kiralık evlerinden memleketlerine geri dönmüştür.
Vehbi altmış dokuz yaşında ancak çok yıpranmış aynı zamanda astım hastasıdır. Salgından önce emekli edebiyat öğretmeni Melahat’la evlerine yakın bir parkta tanışırlar. Birbirlerine âşık olurlar. Salgın sonrası boşalan apartda Vehbi dairesinde yalnız kalır. Melahat ise kızı, damadı ve iki torunu ile yaşar. Öğretmen olan eşi, Doğu’da görev yaparken ders esnasında teröristlerce vurulmuştur.
Vehbi Bey’in astımı gittikçe kötüleşir ve öksürükleri artar. Zaman zaman hastalanır ve krizleri boğulma derecesine gelir. Melahat kızına henüz birlikteliğini açıklamadığı için odasında özellikle geceleri Vehbi ile gizlice mesajlaşır ve sessizce telefonlaşırlar. Bazı geceler ise ev ahalisi uyuduğunda gece sessizce Vehbi’nin evine kaçamak gider. Bir gece bekçiler yakalar ve onlara Alzheimer numarası yaparak kendisini Vehbi’nin evine kocası diye, teslim ettirir. Melahat artık bu kaçışlara dayanamaz ve durumu kızına açıklar. Kızı olumlu karşılar. Vehbi Bey’e annesiyle birlikte giderek tanışırlar. Kızı Vehbi’yi sever ve onun durumuna acır. Vehbi iki odası olan ancak tek odasında mutfak olan yerde gününü geçirir. Bina da kimse yoktur. Evi arka tarafta ve iki blok arasına sundurma yapıldığından gökyüzünü bile göremez. Burada astımlı hali ile yaptıkları; sabah kalkmak, televizyon seyretmek, kitap okumak, bulmaca çözmek, yemek ve tuvalet arasındaki geliş gidişlerdir.
Bu arada Vehbi ile Melahat’ın buluşmalarında hem felsefe, hem edebiyat hem de günümüz Korona’daki gelişmeler işlenir. Vehbi günlüklerini sevgilisine anlatır. Evlerini restorana çevirerek dışarı yemek özlemini giderirler, dans ederler, tavla oynarlar ve yaşama tutunmak için birbirine destek olurlar. Pelin’lerin evinde yaşam eski günleri anımsatır. Oyunlar ve birliktelikleriyle…
Diğer tarafta okullarına para gelmeyince, Hollanda’ya akrabalarının yanına yerleşerek orada anlaşmalı evlendirilen Vehbi’nin çocukları daha sonra bir evde birlikte yaşamaya başlarlar. Babalarını ararlar ancak uzun süre bulamazlar. Korona günlerinde onlarda dışarı çıkamaz. Bir gün birlikte Rotterdam’daki Türk Büyükelçiliğine giderek yardım isterler. Aldıkları cevap babalarının acile gittiğinde Melahat’ın formlardaki adıdır. Çocukları sosyal medya üzerinden yazarlar ancak Melahat sosyal medya kullanmadığı için yanıt alamazlar. Soyadından yola çıkarak onlarca kişiye yazarlar ve sonunda Melahat’ın kızı Pelin mesajı görür ve yanıt verir. Bu arada Vehbi iyice kötüleşir, hem buhar makinası hem de oksijen konsantratör cihazlarını kullanmak zorundadır. Cihazları Melahat, çocukları ile kameradan görüşebilmesi için telefonu kızı Pelin hediye almıştır.
Çocukları bir gün sürpriz yaparak işçiler ile birlikte Türkiye’ye Samsun’a uçakla gelirler. 14 gün Tokat’ta karantinada bir yurtta kaldıktan sonra babalarına giderler. Kapıyı Melahat açar…
Kitap çıkarsa, şimdiden keyifli okumalar diliyorum…

















