Kar bahçeyi örttüğü halde, lahana aklındaydı. Lahana sarmasını bugün yarın diyerek ertelense de yapraklarını kırmayı sayıklıyordu.
Sarma için hazırlığa başlamıştı. Zili kaçıncı çalışta duydu. Gelen komşusuydu.
Komşu, karın kalkması, uzun sürmedi. Çocuklar bilse gelirlerdi, dedi.
Sağlık olsun, yaza gelirler, diyerek komşuyu, davet etti. Üç gün esaretinde kaldık, ama erimeye başladı.
Dere üstündeki kuru kızıl ağacı kestik. Babam, dallarını budadı. Ağacı böldü ve kapıya taşıdık. Mereğin arkasında, kuzineye uygun parçalara ayırdık.
Komşu, dün çarşıya gittim. İlaçlarımı yazdırdım. Eczanede denize uçan arabayı konuşuyorlardı. Arabadakiler maalesef boğulmuşlar. Yakın ilçedenmişler. Görevden dönüyorlarmış. Dizlerimin ağrısı geçmiyor. Ne yaptımsa gideremedim. Zeytin yağı sür diyorlar. Onu yapmaya başladım. Hareketsiz kaldığımın farkındayım.
Tencerenin tıkırtısı ile lahananın güzel kokusu içeriyi doldurdu. Pişmesi için biraz daha kuzine üstünde kaldı. Annem, komşuya lahana yemeden gidemezsin, dedi. Tencereyi giriş merdivenlerinin trabzanlarının üzerine bıraktı. Amacı biraz soğumasıydı.
Mereğin çevresini düzenledik. Yabani otları kestik. Kapının yanındaki çöp bidonuna attık. Çimenin tümünü gelberiyle sıyırdık, arkları temizledik ve çöpleri bidonuna yığdık.
Öğleyin geçmişti. Sarmanın kokusunu almıştık. İşimiz bitmediği için sesimizi çıkartmadık. Acıkmıştık.
Zili çaldık. Annem gülerek kapıyı açtı. Sarma için mutluydu.
Tencere buradaydı, siz mi aldınız, dedi.
Mereğin yanında ağacı parçalardık, dedik. Babam, bidonu çöp konteynırına boşaltmıştı.
Gözümüzün önünde tencere kayıptı. Annem kuzinenin üzerini belki on defa yokladı. Sarma tenceresi kayıptı. Babam bidondan sarma kokusu geliyordu, demesin mi.
Annemin ziyafeti kursağımızda kaldı. Eğlence dediğin işte bu diyecektik. Hazırlığımız tamamlanmak üzereydi.
Bir tencere sarma, kaşla göz arasında, böceklere gitmişti.
Sarma, ziyafeti böceklereydi.
Babam, kedinin çöp bidona düşürdüğü tencereyi, konteynırına boşaltmıştı.
Hasan TANRIVERDİ