Çınar ağacı parkı ortalamış ve kartal gibi kanatları altına almıştı. Kasabada gölgesinde, neşe ve hüznünü paylaşmayan kalmamıştır.
Çınarın gölgesi dertleşme yeriydi, diyebiliriz.
Çınarın gençleştirilmesi ve yakalandığı bazı hastalıklardan korunması için budanması gerekiyordu. Budama işlemi için taliplinin olmaması belediye görevlilerini düşündürüyordu.
Çınarın altında budama gündeme gelince, yeni tayin olan arkadaş, tanıdığının budayabileceğini söyledi. Bu konuda gücü de yeterli cesareti de diye tanıdığını övdü.
Yarın tanıdığını alıp birlikte belediyeye gidilecekti. Yetkililere budamayı nasıl yapacağını anlatacaktı. Yetkililere kimsenin burnu kanamayacak ve hiçbir eşya zarar görmeyecek, diye garanti verdi.
Çınar ağacında, hastalığın etkisiyle kırılmalar görülüyordu.
Budama işleminin yapılacağı gün, parkı ziyaretçiler doldurdu. Çünkü ağaç, normal değildi. Her dalı bir büyük çınar ağacı kadar vardı.
Çay ocağı büyük kalaslarla korunacak fakat masa ve sandalyeler uzak bir alana taşınacaktı. Yüzyıllık çınar gençleşecekti. Gençleşirken bir zaman gölgesinde söyleşiler olmayacak, nağmeler söylenmeyecekti ama zamanla karşılığı alınacaktı.
Budama işlemini yapacak olan genç, güçlü ve deneyimliydi. Yanında iki kişiyi ve kalın kendir ipler getirdi. Belinde halatlar kancalar aynen dağcılar gibi kendini ağaca bağlayacaktı. Uzun boyunun avantajını kullanacaktı. Çoğumuz alttan başlayacağını zannettik. Genç çınara merdivenle çıktı oradan yukarı belindeki kancalı ipi de kullandı ve tırmandı.
Ağaç rüzgârda bir tarafa yatacak gibi sallanıyordu.
Kesilecek dala ip bağlanıyor ve düşmesi istenilen yere çekiliyordu. Motorla kesiliyor ve iki kişi de dalı iple kontrollü düşürüyordu. Bu şekilde kontrollü olarak ağacın yarısına kadar geldiler. Ağaçtaki kişiler indiler ve çay ile pasta yediler. Genç bir şey yemezsem enerjim tükeniyor, dedi.
Ne kadar güç harcanıyor ki, bir şeyler yemek zorunda kalıyordu.
Dinlendikten sonra tekrar ağaca çıktılar. Öğleyin geçmiş ağacın esas dalları duruyordu. İplerin bağlanmasıyla yerden de en az üç kişi çekiyordu. Dalların düşmesi büyük bir gürültü çıkarıyordu. Ağaçtakiler terden su olmuşlardı. Yaprakların açması durumunda kesilmesi çok daha korkunç olurdu. Çünkü yaprakların ağırlığı kontrolü kaybettirebilirdi.
Alt dallara geldiğinde tekrar inip dinlendiler, çay içtiler. Genç belimdeki ip olmasa rahat kesemem, ağaca bağlanıp güç ve dengemi sağlıyorum, dedi.
İpler son büyük dala bağlandı. Dal büyük bir ağaç kadar vardı. Bu defa beş kişi ipe asıldı ve dalı çay ocağından öteye düşürdüler. Böylece dallar kesilmişti.
Parkın ortasında asırlık çınar ağacı, dalsız budaksız ve çıplak kalmıştı. Gölgesinde mevsim geçmeyecekti ama hastalıktan da kurtarılmıştı.
Dallar kaldırılıp çevre temizlendi. Park sanki boşanmıştı.
Hasan TANRIVERDİ