Dağlar sevdiği dağlar, keyfini kaçırmış, can arkadaşını elinden almıştı. Bir yıldan beri kafasını dağlara kaldırıp bakmamıştı.
Bakmamıştı çığ tepesine…
Tepeler karlı tepeler, birbirine geçit izni vermeyen tepeler.
Dağ sporları öğretmeni bir yıldır, korku ve hüznü birlikte yaşıyordu.
Öğretmen, masum göründüğüne bakmayın, buz gibi, iki üç metre karıyla dehşet verici bir çığ tepesidir, dedi. Yaklaşmayın, karşınıza korkunç manzaralar çıkarır. Uzaktan da izleseniz, keyif alırsınız, dedi.
Yola çıkmaya göz kesemediler. Bir haftadır yağan kar, her tarafı doldurmuş özellikle tepeler arasındaki yalaklar düzlenmişti.
Kar yeni, onun için, tepeler aşılmazdı…
Öğretmen, yılın acı anısını yad etmek ve kar yığınını vadide görmek için hazırlanalım, diyordu.
Çığ tepesi, sıra dağın en yükseğiydi. Tepe vadiye kadar, engelsiz devam ediyordu. Rüzgâra açık olması, çığa davetiye çıkarıyordu. Onun için çığ ile ilgili olarak, tepeyi gözetim altına alıyorlardı.
Vadi boyunca arabanın gittiği yere kadar ulaşıp dağların korku yüklü, tepeyi gördükleri yerde kalacaklardı. Kardan dolayı, yukarı çıkmak tehlikeli olurdu.
Bu şartlarda tepelere güven olmazdı. Kış mevsiminde, dağlar karar yemezdi. Böylece her an çığ beklemek gerekirdi. Tehlikeli olduğu için daha yukarıya çıkmayacaklardı. Öğretmen çığın başladığı yerde değil de sonlandığı yerde toplanırız, dedi.
Yalnız derede su çoğalmamıştı. Demek ki erime olmuyordu. Yer yer vadiye yığılan kar, korkutucuydu. Tepeye bakmak bile insanın içinde korku yaratıyordu. Bekleyişleri bile felaketi çağrıştırıyordu.
Dağın dorukları, sisle kaplıydı. Karın tehlikeli yönü ise çığ ve sel olarak karşımıza çıkmasıydı.
Geçen yıl dağcılar, çığ ile karşılaşmış ve ancak ikisi kurtulabilmişti. Spor için dağda bulunanlar ruh ve beden sağlığı yerine, canlarından olmuşlardı.
Tepenin eteğinden, karşıya geçmek istediler. İçleri neşe doluydu, adeta bayram sevinci yaşıyorlardı. Tehlikenin farkındaydılar. Fakat çığ onların geçmesine izin vermedi. Vermedi neşeli kalsınlar ve içlerinden geldiği gibi sevgiyi paylaşsınlar.
Spor öğretmeni çığın düştüğü saati beklemeyelim ve dönelim, dedi. Çünkü her an her yerden bir problem çıkabilirdi. Öğretmen toparlanın gidiyoruz, dedi.
Dağcılar için kar, sıcak ak deniz sahili demekti. Fakat çığ bir güç çığ bir felaketti. Almıştı ellerinden arkadaşlarını.
Günün anısına çekilen fotoğraf bile üzüntünün boyutunu gösteriyordu. Öğretmen tehlike hep dağlarda barınır. Çığ, büyük tehlike. Çünkü, az görülen ve hissedilmeyen fakat yaşanan, dedi.
Dağların varlığı çığ felaketini de taşıyor, demekti.
Hasan TANRIVERDİ