Sevgili okurlarım, kendimizle birlikte yaşadığımız toplumun geleceğini düşünmek, insani görevimizdir. Bu görev bizim nasıl yetiştirildiğimiz ve nasıl donanımlı bir insan olmamızla eş değerdedir.
Şöyle ki, bir bebeğin dünyaya gelmesinden önce bilinmesi gereken bilgilerle birlikte, alınması gereken tedbirler kaçınılmazdır. Bedensel ve ruhsal bir bütünlük içinde dünyaya gelen bebeğin, kişilik ve karakter kazanımları aile içinde oluşmaya başlar. Yani anne karnında başlayan eğitim, dünyaya gelişten sonrada devam ettirilmesi gerekmektedir. Çocukluktan başlayan pozitif eğitim, çevre ve okulda aldığı eğitimle birlikte, kişinin donanımlı bir insan olmasını sağlar.
Böyle bir eğitim ve öğretiminin, kişide merak uyandırma, araştırma, inceleme ve deney yapma düşüncesini ön plana çıkarır. Bu kavramların aksine verilen negatif eğitim, toplumsal geleceğimizi aksi yönde etkiler. Huzurlu ve donanımlı bir toplumun oluşması için öncelikle çocuklarımızın çağdaş değerlerde, laik ve demokrat bir eğitim almasına bağlıdır.
Çağdaş, demokratik ve laik olmayan, Atatürk İlkelerine bağlı kalmayan ölçüler içinde oluşturulan bir eğitim sistemi sonucunda, toplumun huzur ve güveninden bahsetmek beyhudelik olur.
Düşünüyorum da, bu gerçekleri göremeyen ve düşünmeyen sorumluluk taşıyan insanların toplumu ileri düzeylere taşıması imkânsızdır. Çünkü toplumsal yaşamın değer yargısına derman olabilmek için, temel gerçekleri görmemize bağlıdır. Bu gerçeklerin hayata geçirilmesi süreci içinde, farklı düşüncelere sahip olan kişiler olabilirler. Tabi ki tek dize fikir ve düşüncenin oluşturulması da imkânsızdır. Kaldı ki farklı düşüncelerde iddiacı ve kavgacı olmak yerine, ortak akılda birleşerek toplumun refah seviyesi yükseltmek olmalıdır.
Eğer ortak akılların bir araya getireceği yapıcı ve ilerici düşüncelere fırsat verilmeze ise, toplumu modern bir toplum yapamazsınız. Şöyle ki, toplumu modern anlayışta bir toplum yapamadığınız takdirde, içlerinden birileri hayvanlaşır ve birbirlerinin boğazını kesip dururlar.
Bu gibi durumları önlemenin yolu, toplumu yönetenlerin akıl yolunu ön plana çıkarmaları gerekmektedir. Kısacası gelişen dünya düzeni içinde uyumlu bir toplum ve bu toplumun insanca yaşaması sağlanmalıdır. Şartlar ne olursa olsun mutlaka bu yol denenmeli ve başarılmalıdır.
Toplumun geleceği böyle bir anlayış üzerine kurgulanmalıdır. Cumhuriyetin devamlılığını ve demokrasinin güçlenmesini sağlamak, yaratıcı güce sahip olan bir eğitim modelini uygulamakla başarılabilir.
İşte o zaman modern ve çağdaş bir toplumu oluşturmuş oluruz. Böylece toplumsal barışın ve toplumsal geleceğimizin sağlam temeller üzerine oturtulması sağlanmış olur.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair





















