Büyüme Nedir- Kalkınma ve Gelişme Nedir?..
Ekonomik anlamda büyüme, bir ekonominin bir dönemden diğerine daha fazla üretmesi demek.
Kalkınma, ülkenin temiz su, elektrik, ısınma, yol vb. gibi daha iyi bir fiziksel ortamda yaşamaya başlaması demek.
Bölüşümün düzelmesi, toplumsal refahın artışı, üretkenlikle beraber reel ücretlerin ve satın alma gücünün artması demektir.
Gelişme ise, bir ülkede hukukun üstünlüğünün, demokrasinin gelişmesi, yolsuzlukların azalması, eğitimin ve eğitim kalitesinin yükselmesi, ifade özgürlüğünün sağlanması demek.
Ülkede ciddiyetin, disiplinli çalışmanın, planlı üretmenin, nezaketin, güzel, iyi ve doğru bakışın çoğalması demektir Gelişme..
Bir ülkenin yüksek düzeyde büyümesi kalkınmış ve gelişmiş bir ülke olduğu anlamına gelmez.
Bazı toplumsal göstergelerde Çin ve Türkiye’ye bakalım;
Hukukun Üstünlüğünde 139 ülke içinde Çin 98, Türkiye 117’nci sıradadır.
Demokrasi Endeksinde 167 ülke içinde Çin 151, biz 104’üncü sıradayız.
Yolsuzluk Algısı Endeksinde 179 ülke içinde, Çin 78, Türkiye 86’ncı sıradadır.
İnsani Gelişmişlik Endeksinde 189 ülke içinde Çin 85, Türkiye 54’ncü sıradadır.
Sosyal ve Siyasal Göstergeler açısından bir karşılaştırma yapmak gerekirse, örneğin Çin’de bu göstergeler zayıf kalmaktadır.
Çin’de bunlar olmadığı için Çin gelişmiş ekonomi olmaktan henüz uzaktır.
Buna karşılık biraz daha zenginleşirse bu sayılanları talep eden bir topluma dönüşecek ve gelişmiş ekonomiler arasına girebilecektir.
Görüleceği gibi Çin, sosyal ve siyasal konularda Türkiye gibi alt sıralarda bulunuyor ve örnek alınabilecek bir durumda değil.
İki Ülke de siyasal ve sosyal göstergelerde birbirini örnek alacak durumda değildir.
Ekonomik göstergelerde ise Çin Türkiye’den oldukça iyi durumdadır;
Çin’de bugün tasarrufların milli gelire oranı yüzde 45 düzeyindedir.
Türkiye’de yüzde 20’ler seviyesinde kalmaktadır.
Çin’de işsizlik yüzde 4, enflasyon yüzde 0’ın altında eksi 0,3 oranındadır.
Ekonomi hep cari fazla vermekte, küresel rekabet endeksinde ise, 139 ülke içinde Çin 28’nci sırada, Türkiye 61’nci sıradadır.
Çin’i model almayı düşünüyorsak önce tasarrufları artırmamız gerekir.
Tasarrufları artıracak unsur reel faizdir. Çin’de güncel enflasyon yüzde 2,3 iken Çin Merkez Bankası’nın faizi yüzde 3,9. Türkiye’de ise güncel enflasyon yüzde 21,31 olduğu halde TCMB’nin uyguladığı faiz yüzde 15′ tir.
Bu durumda Türkiye’de tasarrufların artırılması ve sürdürülebilir cari fazla verilmesi mümkün bulunmuyor.
Çin’in döviz rezervi 3,4 trilyon dolar. TCMB’nin brüt rezervi 124 milyar dolar (swaplar hariç tutulduğunda net rezervi – 38 milyar.)
Çin’in ihracatında yüksek teknolojili imalat sanayi ürünlerinin payı yüzde 30’un üzerinde bulunuyor. Buna karşılık aynı oran Türkiye’de yüzde 3’ün altında.(Veriler IMF’nin World Economic Outlook Database October 2021’den alınmıştır.)
Çin son 35 yılda(1980-2015) hep yüzde 10’un üzerinde büyümüştür.
1998’de 1 ABD Doları=8.3 Yuan iken bugün 6.3 Yuan seviyesindedir.
Uyguladığı döviz kuru politikası, faiz politikası gerçekten yerlidir, millidir.
Bir yandan piyasa ekonomisi dinamiklerini dikkate almakta ama ona hiç teslim olmamaktadır.
Sağlıklı ve sürdürülebilir büyüme; kalkınma ve daha önemlisi gelişme göstergeleri ile bütünleşebilen bir politika olmalıdır.
Bizim önce üretkenlik odaklı bir büyüme ve kalkınmacı bir devlet yaklaşımına ihtiyacımız var.
Gelişmiş ülke olmanın yolu buradan geçer.





















