Gölge, yakıcı ışınlardan korunma şemsiyesi.
Büyük şemsiye diye çınar ağacını seçtik. Çünkü çınar ışınlara sırtını dönmüştü.
Çınarın gölgesinde yer kaptık. Dalgaların esintisiyle de rahat bir soluk aldık. “Gölge” yeni sınıfımızın adı oldu. Resimlerimizi çizdik ve kemanımıza yay attık.
Kara kalem ile ışık gölge oyununu belirtmeye çalıştık. Vazoya göre gölgesi büyük oldu ama silmedim. Ağacın uç kısmının gölgesinin suya düştüğünü gösterin dediğinde apıştık kaldık. Meğer düşerse kırılırmış. Bir türlü fark edemedik.
Gölge sınıfta resim, konuşmalar arasında daha başarılı geçti sayılır. Resimlerimizi öğretmene teslim ettiğimizde sanki sanat eserine benzer resim çizmiştik.
Sanat eseri diye bayrak direğindeki Türk bayrağının gölgesinin çizimini yapacaktık. Öğretmenimiz, duygusallık bazen gerçeklerin önüne geçer, yanılırsınız diye hatırlatmada bulunmuştu. Herkes resim ödevi için bayrağın gölgesini yapmaya başladı.
Resim bittiğinde ikinci şaheserimizi çizdik ve öğretmene teslim ettik.
Müzik için solfej ve enstrümanlara geçtik. Müzik daha sıkıcı geçti. Notaları okumak kolay fakat şarkıya göre uygun sesi çıkartmak zor. Öğretmenimiz, bir sese karşı notaları sesli okuyun demişti. Dere kenarında bazen de dalgaların önünde; Do. Re ve Mi diye bağırdım ama hiçbir gelişme olmadı. Çünkü notalardan çıkan sesleri kardeşim bile beğenmemişti.
Kardeşimin yorumu, sesin var ama kulak yok demişti. Kardeşim öğretmenin bana dediğini nereden bilmişti. Kardeşime görmüyor musun kulağım normalden büyük kepçe dedim. Meğer kulağın görünen kepçe kısmı değil, içerideki sesleri algılayan alıcıların hassaslığı önemliymiş.
Ağacın gölgesinde üçüncü ders biyolojiydi. Biyoloji dersinde, konu kalpti. Kalbin görevini bir türlü kanı vücuda pompalar diyemedik. Sınıf sevgi, neşe ve aşıklara merkezlik ederden ileri gidemedik.
Öğretmen kalbimizin nerede olduğunu sordu ve bir ağızdan, “Göğüs” yerine “Gönülde” dedik.
Matematik dersi için hoca içeri çağırdı. Nereye yazacağız diye haber gönderdi. Bizim cevabımız ise havaya yazarız dedik. Öğretmenimiz geldi. Havada uçar dedi. Uçana kadar yakalarız dedik. Algılarımız güçlüdür, dedik.
Çınarın gölgesi matematiğe de ev sahipliği yaptı. Matematiğin akıl dersi olduğunu analitik düşünmenin esas olduğunu anladık. Kurallar zincirini bileceksiniz. Kurallar zinciri, zincir dişliden çıkarsa yolda kalırsınız, dedi.
Matematik ne kadar kolaymış meğer. Rakamları çarpıp çıkıyoruz. Gerek yok bir defa yazılsın yeter. Havaya yazılanları silmedik. Uzay geometriyi çizmedik. Analitik düşünemedik.
Notasız müzik dersi zevkli geçti ve çaldık söyledik.