Ülke genelinde olduğu gibi kişilerin yaşamlarını sürdürdükleri memleketlerinde bizler gibi düşünerek hayatını idame ettirenler içerisinde göre kendisine yol gösterilmesi gereken bir hayli insan var diye düşünüyoruz.Ve bu düşünceden hareketle yol gösterilmeye ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz insanlarımıza yazdıklarımızla yol göstermeye çalışıyoruz. Ancak her ne hikmetse yıllar yılı ve halen biz yazıp yine biz okuyoruz. Olsun yazdıklarımızı tekrar biz okusak dahi doğru bilgiye ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz o insanlara doğruyu anlatıncaya kadar bıkmadan usanmadan yazmaya devam etmeliyiz.
Yazdıklarımızı kimse okumuyor, yazılanlara değer verilmiyor diye yazmaktan ve çizmekten vazgeçer isek yazarlığımızın toplum nezdinde ki farkımızın anlamı kalır mı? Onlar doğru diye öyle davranmaya devam edecekler, Bizlerde yaptıklarının günlük yaşamaktan öteye bir anlamı olmadığını, ülkenin ve bütün insanların sağlıklı ve güvenli geleceklerinin doğru yapmaya ve yaşamaya bağlı olduğunu anlatarak o ve onlar gibilerini kişisel çıkardan ziyade toplum çıkarı doğrultusunda bilgilendirmeye devam etmeliyiz ve edeceğiz.
Çünkü o insanlar hayatı hayattan aldıkları kadar görüp değerlendirdikleri için öyle davranmayı doğru kabul ediyorlar. Bu davranışlarının yanlış olduğunu anlayabilmiş olsalar, aldıklarına kul köle olmak yerine söylenenleri doğru değerlendirerek verilmesi gerekenlere destek verip ülkeyi ve insanları içine düşürdükleri bataktan çıkarmaya çok önemli katkı sağlarlar.
İşte bu nedenle ülkenin eli kalem tutan yazar ve çizerleri olarak yol gösterici olmaya ısrarla devam etmeliyiz. Bir gün gelir yazılanları ve çizilenleri hem okuyan, hem de anlayan çıkar.Tabi bu bahse konu gün, iş işten geçmeden gelir inşallah..
Kararsız, masum, mazlum, yol iz bilmez diyerek yazılarımızla yol göstermeye çalıştığımız insanlarımız rüzgâra göre yelken açarak gelen ağam, giden paşam misali her şeyi yani bal alacak siyasiyi ve ekibini bırakın bizi, dün bugün ve halen her kesten daha iyi biliyormuş da, biz kendimizi boşuna heba ediyormuşuz.
Atalarımız bırak başkasına acımayı sen kendine acı diye boşuna söylememiş. Biz aklımız sıra mağdur ve mazlum olarak nitelediğimiz birlikte yaşadığımız insanlarımıza faydamız olsun düşüncesiyle risk alarak gözümüzü budaktan esirgemeden yazıp çiziyoruz. Ama ne suyun gözündeki siyasiler, nede kendileri için saçımızı süpürge ettiğimiz masum ve mağdur diye tanımladığımız insanlar ne dün, nede bugün bizi galeye almıyorlar.
Görülen o ki, dün olduğu gibi bugünde kimsenin kimseye bir şey söylemesine, yazarak, çizerek yol göstermesine gerek yok. Hayatı bilmediği için yanlışa düşerek kendini ve ailesini mağdur ettiğine inandığınız insanlar rüzgâra göre yelken açarak her şeyi senden, benden ve bizden daha iyi biliyormuş da bizim haberimiz yokmuş..! İşte her şey gün gibi ayan beyan ortada. Ama gazın ayağı hiçte öyle değil..!
Biz ve bizim gibi düşünerek yüce Allah’ın biçtiği ömrü tamamlayıncaya kadar aklımız ve sağlığımız devam ettikçe Masum ve mağdur olarak tanımladığımız insanlara ülkenin ve insanların toplu çıkarı doğrultusunda görev yapacak seçilmiş ve atanmışlar için iyi ya da kötü diye söz etmeye, yazarak çizerek kâğıt kalem ve mürekkep hatta zaman harcamaya gerek yok diyemiyoruz.
Çünkü kendinden başkasını düşünmeyenlerin iş işten geçmeden akıllarını başlarına almaları için bizler gibi vatan millet Sakarya sevdasıyla yaşamlarını idame ettirenler ısrarla ve inatla doğruluğundan emin oldukları konuları yazarak ve çizerek ülkenin ve insanların ortak çıkarına hizmet edecek doğru adresi günlük yaşayan kesime göstermeleri gerekmektedir diyor, saygılar sunuyorum.
Ahmet Yenin
Bugün okumasa,yarın okur..!
