İstanbul Harbiye Kültür Merkezinde Prof. Hasan Zeki KALAY ile birlikte Bal Festivaline konuk olduk. Türkiye’nin her bölgesinden balları tattık. Her birinde ayrı ayrı tat var. Hepsi de bir birinden lezzetli. Son teknolojiye uygun bal petekleri harika. Yeni ürünler… En çok dikkatimi çeken hap şeklinde polenler. Krem bile yapmışlar. Tamamen doğal.
Oradan ayrıldık, tam çıkarken:
– Bahçelievler tarafına giden var mı?
– Biz burada oturuyoruz. İstanbul’un göbeğinde.
– “Bizde Anadoluludan geldik, “bizim sayemizde rahatsınız, sağlamdasınız” diye espri yaptım.
Foterli bir adam benim bu sözüme alınır gibi oldu.
– Niye?
– Adamların (İngiliz’in Fransız’ın…) ekmeğini yiyorsunuz birde böyle konuşuyorsun.
– Hangi ekmekten bahsediyorsun; adamlar, iliklerimize kadar bizi sömürüyorlar, gafil idarecilerimiz yüzünden bütün varlıklarımız, yeraltı madenlerimiz, fabrikalarımız, özelleştirme adı altında onlara peşkeş çekildi. Sularımız, yaylalarımız sırada, varlık fonlarımız satışa hazır. Daha dün bizim olan adalarımıza pasaportla giriyoruz. Senin bunlardan haberin yok mu?
Doğru konuş bak bir gün bu işler değişir. Sakarya da yarım kalan işleri tamamlanır.
Adam işin kötüye gideceğini anlamış olacaktı ki hızla arkasına bakmadan yanımızdan uzaklaştı.
“Herhalde onun dedesi de İngiliz donanması Sarayburnu’nda görününce sevinenlerdendi”
Diye düşündüm.
Bizim dedelerimiz bu toprağa kanını akıtırken o alçak düşünceli adam İstanbul’un göbeğinde sefa sürüyor. Yazıklar olsun! Tabi bu cumhuriyete bağlı olanları, saygılı olanları tenzih ediyorum.
Ama bende ona diyeceğimi dedim.
Yusuf YILMAZ





















