Dilek GAPPİ
GÖZLEM
Her parti yaşanan gerçekleri kendi hedeflerine göre yorumlar. Yadırgamamak lazım, siyasetin özü budur. Aynı zamanda bu anlayış, eksik ve yanlışlıkların gerekçelerini de hazırlar.
Örneğin dürüstlüğü, mütevazılığı hedef alan, yalan söylememek üzerine kurulu dinsel temaları ön plana çıkaranlar bile, bu algılama içinde halkın gözünün içine bakarak gerçekleri saptırabilir.
Aslında bu davranışlar kandırmak amacıyla kullanılan kalkanlar da değildir. Sonuçta bunun adı politikadır, nasılsa hedeflenenler halkın, ahalinin faydasına olacaktır. Öyleyse hedefe varmak için söylenenlerin hepsi mübahtır.
*****
Mesela, ekonomik krizin Türkiye’ye teğet geçeceğini söylemek, ardından krizin derinleştiğine dair uyarıda bulunan her kesimi suçlamak, hatta ‘ölmeden kefen biçiyorsunuz’ diye hakarete varan açıklamalar yapmak “politik mübahlığın” verdiği cesarettir.
Oysa krizden etkilenen kesimler öncelikle dar ve orta gelirli kesimlerdir.
Şu an kriz yokmuş gibi, onbinlerce insan işsiz kalmamış gibi davranmak, ‘ölen ölür kalan sağlar bizimdir’ diye yaklaşmak ne etiğe ne de dinsel herhangi bir yaklaşıma sığar.
En azından halka ‘sizi anlıyorum, zor durumda olan vatandaşlarımızın olduğunu biliyorum, ancak bu kısa bir süreç olacak’ ahvalinden sözler dile getirebilmek takdir edilecek asıl yaklaşım olur.
Görünmesi gereken şu ki; şiirler okuyup, mapushanelerden seslenirken, ‘din kardeşiyiz’ diyerek en yumuşak, en hassas noktalarından yakalanan, bu yollarda beraber yürünülen arkadaşların çoğu şimdi işsizdir.
O yola devletin tüm olanaklarını ardına alıp devam eden bir kesim olabilir ama Sayın Başbakan’ın yola birlikte çıktığı vatandaşların şanslı olanları bugün ancak asgari ücretle bir ayı geçirme derdindedir. Diğerleri ya en başından işsizdir ya da her geçen gün milyonları aşan işsizler orduna eklenirler. Bugün yüzde 47,6’lık kesimin en az yüzde 30’unun altında 4×4’ler son model arabalar, başlarında versace eşarpları, yurtdışında okuyan çocukları yok….
O nedenle kriz yok, kriz teğet geçti gibi açıklamalar yerine hiç yoksa sorumluluk ve vicdan sahibi yaklaşımlar sergilemek çok mu zor ?
Kömürle, yeşil kartla gönül almak gerçekleri ne kadar örter ??
Beraber yürünenlerin büyük kısmı zam yağmurundan, işsizlik kaosundan hasta… Mitinglere katılan halka bakıp da özünde çaresizliğin yarattığı tabloyla avunmak da mümkün ama gerçek bu değil….
Bu siyasetin özüyle çakışmasa bile vicdanlarla birebir çakışan bir tablodur.
